Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bundan 1129 yıl önce Hicri 309 Yılı. İlahi sırlardan Ledünni sırlardan bir haber olanların verdiği fetva ile gerçekleşmiş bir vahşetten söz edeceğiz. Öyle bir vahşet ki, bu zamana kadar, ne Firavunların, ne Engizisyon mahkemeleri ne yamyamlar nede vahşi hayvanlar böyle bir vahşete imza atmıştır. O vahşi hayvan bile avını boğar öldürür. Sonra
ONDÖRDÜNCÜ NOTA: Tevhide dair dört küçük remizdir. Birinci Remiz: Ey esbabperest insan! Acaba garib cevherlerden yapılmış bir acib kasrı görsen ki, yapılıyor. Onun binasında sarfedilen cevherlerin bir kısmı yalnız Çin'de bulunuyor. Diğer kısmı Endülüs'te, bir kısmı Yemen'de, bir kısmı Sibirya'dan başka yerde
Reklam
Hâlim
Bilmem hangi alemden bu toprağa düşeli; Yataklara serildim, cam kırığı döşeli… Kafam bir cenk meydanı, kokusu kan ve barut, Elindeyse düşünme, gücün yeterse unut! Takılıyor yerdeki gölgelere ayağım; Sanki arz delinecek ve ben yutulacağım. Bana yanmak düşüyor, yangın görsem resimde; Yaşıyorum zamanın koptuğu bir kesimde. Alırken dilenciyim, verirken de borçluyum; Kalmadı eşya ile aramda hiçbir uyum. Taş taş üstüne koysam, bozuk diyorlar, devir! Bir ok çeksem, diyorlar; peşinden koş ve çevir! Nefes alırken bile inkisar ve pişmanlık; Kimse edemez bana, benim kadar düşmanlık. İşte şüpheci aklı çatlatan korkunç nokta: O ki sonsuz var, nasıl aranır dipsiz yok’ta? Olur ve olmaz her şey, yokluk da O’nun kulu; Bu noktaya vardım mı, el tutuk, dil burkuldu. Allah’ı hakikate soran kafa ne sakat? Hakikat de ne; Hakkın muradıdır hakikat. Balonunu kaçırmış, çocuk gibi ağla dur! Rabbim böyle emretmiş, ya dize gel, ya kudur! Hayat bir zar içinde, hayatı örten bir zar; Bana da hayat yeri ‘Bağlum” köyünde mezar…
Hâlim
Bilmem hangi alemden bu toprağa düşeli; Yataklara serildim, cam kırığı döşeli... Kaam bir cenk meydanı, kokusu kan ve barut; Elindeyse düşünme, gücün yeterse unut! Takılıyor yerdeki gölgelere ayağım; Sanki arz delinecek ve ben yutulacağım. Bana yanmak düşüyor, yangın görsem resimde; Yaşıyorum zamanın koptuğu bir kesimde. Alırken dilenciyim, verirken de borçluyum; Kalmadı eşya ile aramda hiç bir uyum. Taş taş üstüne koysam, bozuk diyorlar, devir! Bir ok çeksem, diyorlar; peşinden koş ve çevir! Pp Nefes alırken bile inkisar ve pişmanlık; Kimse edemez bana benim kadar düşmanlık. İşte şüpheci aklı çatlatan korkunç nokta: O ki sonsuz var, nasıl aranır dipsiz yok'ta? Olur olmaz her şey, yokluk da O'nun kulu; Bu noktaya vardın mı, el tutuk, dil burkulu. Allah'ı hakikate soran kafa ne sakat? Hakikat de ne; Hakk'ın muradıdır hakikat, Balonunu kaçırmış çocuk gibi ağla dur! Rabbim böyle emretmiş, ya dize gel, ya kudur! Hayat bir zar içinde, hayatı örten bir zar; Bana da hayat yeri "Bağlum"* köyünde mezar... * Bağlum: Ankara'da Üstadın Şeyhi büyük Veli'yi toprağında barındıran mes'ut köy...
Tahtsız Padişah Şehzade Mustafa...
"Ey şeh-i kân-ı kerem sende ‘adâlet bu mıdur Şâh-ı ‘âlem olasın sende ‘inâyet bu mıdur ... Bir Urus câdûsınuñ sözin kulaġuña koyup Mekr ü âle aldanuban ol ‘acûzeye uyup Bâğ-ı ‘ömrüñ hâsılı ol serv-âzâdeye kıyup Bî-terahhum şâh-ı ‘âlem n’itdi Sultân Mustafâ Şâh-ı ‘âlemsin veli halk tutdı senden nefreti Kimsenüñ kalmadı hergiz saña
Büyüyen AyKitabı okudu
Alaaddin ve sihirli lambası hemen herkesin bildiği bir masaldır.Bu masalın işaret ettiği bir hakikat var:İnsanın istekleri sonsuzdur!Bu nedenle, insan isteklerini tatmin için sürekli bir sihirli lamba arar.İsteklere sahip olanlar daima bir lamba ararlar ve bulurlar.Hiç şüphesiz burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var: Her sihirli lambadan cin çıkmaz!Ancak sömürgeci kapitalizmin buradaki çözümü de dahiyanedir:Kişiye sihirli lambadan her an cin çıkabilir hissini kazandırmak:”Sihirli lambanı bul ve bekle; her an cin çıkabilir!(Size de çıkabilir!)Çağdaş yaşam her yanın sihirli lambayla doldurulduğu ve başında onları ovuşturan insanların bulunduğu bir gürültü meydanı…
Reklam
Her saat "İLK" bizden uzaklaşıyor Her nereye gitsek "SON" yaklaşıyor Mavera meydanı ve o durakta Şüphe "HAKIKAT'le kucaklaşıyor... 09.04.2004
Sayfa 101Kitabı okudu
Mesele birlik olduğu zaman insan bunun farkına vardığı zaman işte çetinlik burada başlıyor. Cümle alem belki sana savaş açıyor ama sen er isen sana her yer hakikat meydanı oluyor. Sırra erenler yolu yürüyenlerdir. O güzelliğe meftun olanlar sarhoş misali sadece vakit geçirirler. Sırra erme istemeyenler o sarhoşluğu sever ve isterler...
Gönderi kullanım dışı
" Bir insan ne kadar çok yeteneğe sahipse, derdi eskiler, karşılaşacağı sınavlar o kadar ürkütücü olur."
Sayfa 293Kitabı okudu
Evet dünya memleketini ve misafirhanesine gelen her bir misafir gözünü açıp baktıkça görür ki o kerem sahibi bir zata yakışacak surette gayet cömertçe bir ziyafet sofrası gayet sanatkarca bir sergi gayet haşmetli bir ordugah ve talim meydanı gayet hayret verici şevk uyandıran bir şehir ve temaşa sahnesi ve gayet manidar, hikmetli bir mütala
Sayfa 115
Reklam
Zünnun’un şöyle dediğini aktarır: ‘Tavaf ediyordum. Hüzünlü bir ses duydum. Meğerse o Kabe’nin örtülerine yapışmış bir kadının sesiydi. Kadın şu mısraları okuyordu: Sevgilim, Sen bilirsin Sevgilim, Sen bilirsin Bedenimin ve ruhumun erimesi Sırrımı ifşa ediyor Ey azizim! Sevgiyi gizledim Ama gönlüm ona dar geliyor Zünnun şöyle demiş:
Bulgurlu…
Nihayet, asıl Çamlıca demek olan Kısıklı Caddesi, solda Büyük Çamlıca, sağda, Kısıklı Meydanı'nda, Küçük Çamlıca yolları başlar ve etrafı yine şairane isimler sarardı. Karşımızda uzun Alemdağı Caddesi, sağ tarafta Suphi Paşa'nın kır menekşesi kokuları ve bülbül sesleriyle meşhur büyük korusu, daha ileride, Libâde, korunun arkasından geçen Bulgurlu Caddesi üstünde, sol tarafta Hanım Seddi denen bir yer vardı ki hakikat, o civardaki köşklerde bulunan hanımlar akşamları buraya gelirler. serili ehramlar üstünde otururlardı. Daha sonra ve Söğütlü çayırı gelirdi ki orada Hüseyin Cahit Bey'in hikâye ettiği köy düğünleri olurdu.
Günümüzde şuursuzluğun idâmesi için devreye sokulan tüm eylemeleri bir deyişle özetleyebiliriz : " Hayatı çoğaltmak . ” Hayatı çoğaltmak için ise yapılması gereken şey : "İnsanın isteğinin artırılması , beslenmesi ... İnsanın isteğinin sürekliliği için ihtiyaçlarını sürekli kılmak yeterlidir . Sürekli ihtiyaç hisseden insan sürekli
Sayfa 112
İnsanlar, hakikat çağrısına mecbur kaldıkları için değil, aksine hür iradeleri ile icabet etmek hususunda Rableri olan Allah(cc) katında sorumludurlar. Çünkü baskıcı tutum sonucunda müminler değil, münafıklar ortaya çıkar ve nifak ise açıkça küfre düşmekten daha çirkin ve rezil bir durumdur.
Sayfa 82 - 2. CiltKitabı okudu
162 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.