Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ya sekiz ay evvel yalan söylemişti: His birliği aldanışı vermek için. Ya dün yalan söylemişti his kopuşu azabı vermek için. Yahut da hakikaten değişmişti.
Muhammed Hamidullah
“Fransız müzisyen Abdullah Gilles Gilbert’i (v. 1980’lere doğru) ilk defa, İstanbul’da üniversitede çalıştığım sırada tanıdım. O, turist olarak geldiği Türkiye’de zaman zaman Kur’ân’ın tilâvet edildiği toplantılara katılırdı. Okunan metnin bir şiir değil de düz yazı olduğunu öğrendiğinde öylesine heyecanlanıp etkilenmişti ki, sonunda Müslüman
Reklam
Sultan ile veziri ateşin başında iliklerini ısıtıyor, hoşbeş ederekten köylünün pişirdiği yemeklerle de güzelce karınlarını doyuruyor. Nihayetinde köylü bunlara birer tabak ayva tatlısı getiriyor. Sultan ile veziri patlamışlar yemekten zati, o yüzden kibarca geri çeviriyorlar ikramı. Köylü diyor, dünyada olmaz yiyeceksiniz... Sultan diyor
Kendisine kitap okunmuş çocuk
Okuldan önce kendisine kitap okunmuş çocuk, hem kitap okunmamış yașıtlarına göre çok daha büyük bir bilgi birikimiyle gelir hem de daha iyi bir deneyim temeliyle, genişlemiş bir hayal gücü kapasitesiyle ve en değerlisi de entelektül merakla ya da hakikaten daha fazlasını bilme arzusuyla doludur.
Psikolojinin beden üzerindeki etkisine verilebilecek ilginç bir örnek de şudur: Uyutulan ya da hipnoz edilen sağlıklı bir kişinin kolu sarılmış ve kişi uyanınca kolunun yandığı, bu yüzden sargılı olduğu söylenmiştir. Belli bir süre sonra kişinin sargısı açıldığında kolunda hakikaten yanık izleri olduğu görülür.
Bugün bizim vazifemiz de; -En yakınlarımızdan başlayıp tebliğ ve irşad faaliyetlerine imkânımız nisbetinde gayret etmek veya destek olmaktır. -Ulaşabildiğimiz her yerde hak ve hakikatin sesini yükseltip bâtılı susturmaya çalışmaktır. -Etrafımızdaki mânevî yangınlardan insan kurtarabilmektir. Aksi hâlde, ulaşma imkânımız olup da gaflet ve
Reklam
arkadaş, şuna da bi' uyanayım artık ya... "sensiz yaşayamam" ne demek? la mümkün mü bu? ya böyle şahsiyetsizliği, aşikâr bir yalanı söyleyebilenin iki cesur sebebi vardır bence... bir yalan götüne karargâh kurmuştur, tıbbın kendisine koyduğu teşhis; mitomanidir. iki söylediği yalanın muhatabının akıla saygı duymuyordur. ikisi de
Sayfa 29 - celil nalçakan
Bana öyle geliyor ki, hakikaten yapabileceğimiz bir tek iş vardır, o da ölmek. Bak, bunu yapabiliriz ve ancak bu takdirde irademizi tam bir şey yapmakta kullanmış oluruz. Ben ne diye bu işi yapmıyorum diyeceksin! Demin söyledim ya, müthiş bir gevşeklik içindeyim. Üşeniyorum.
"Bilâ tefrik-i cins ü mezhep" bu ne demektir biliyor musunuz! "Hiç bir cins, hiç bir mezhep yok, yalnız Osmanlılık var!" demektir. Tanzimat cinsin, mezhebin arasında müsavat ilân ederek, onların ya hiç olmamasını, yahut bir olmasını istemiştir. Bu büyük emeli yalnız kâğıtlara yazmış, kanunlara geçirmiş, yani hayalde bırakmış, fiile çıkaramamış. Meselâ o yekpare, yekvücut Osmanlılık için tek bir lisan, tek bir milliyet, tek bir din, tek bir terbiye, tek bir tarih, tek bir maarif ibda edememiş. Lâkin bu nasıl mümkün olurdu? Pekâlâ mümkün olurdu! Eğer mümkün olmasaydı Osmanlılık yalanını ihtira etmekten ne fayda çıkacaktı? Hakikaten ben de düşündüm. Unsurların hepsini kaynaştırıp tek bir lisan ile konuşturmadan, tek bir terbiye ile, tek bir maarifle yetiştirmeden "yekpare, yekvücut" bir müessese temin olunamazdı? Evet mutlaka Tanzimatçılar bu hayali hakikat yapacaklarına kaildiler. İlk defa kendilerinin mensup oldukları Türk milletini Türklere unutturdular. "Türk" kelimesini tarihlerinden, edebiyatlarından, "Türkiye" kelimesini coğrafyadan kaldırdılar. İşte muvaffak oldular. Demek bir millet kendi müessesatını, anavatanını, lisanını, hatta milliyetinin ismini bile unutabilirmiş.
Sayfa 213 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
Dedemin Saati
Bugün dedemin saati bana miras kaldı. Bir garip adamdı, saatinin pili bitince pil taktırıp kullanmak yerine saat takmaktan vazgeçerdi. Kaldırmış koymuş bir kutuya saatini. Hayat ince tevafuklardan ibaret hakikaten. Kol saatinin durduğu âna gözüm çarptı. Hastaneden bizi vefat haberi için aradıkları saatle aynıydı. Belki de üzüntüden fazla anlam
Reklam
“Bana öyle geliyor ki, hakikaten yapabileceğimiz bir tek iş vardır, o da ölmek. Bak, bunu yapabiliriz ve ancak bu takdirde irademizi tam bir şey yapmakta kullanmış oluruz. Ben ne diye bu işi yapmıyorum diyeceksin! Demin söyledim ya, müthiş bir gevşeklik içindeyim. Üşeniyorum. Atalet kanunu icabı sürüklenip gidiyorum.
224 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Merhamet Yorgunluğu
Hepimiz seçemediğimiz bir toplumun içinde var oluyoruz . Burada önemli olan ise kendimizi yaşadığımız toplumun hikayelerinde var etmek mi yoksa yaşantımızda o hikayelerden uzaklaşıp kendimizi yeni bir hikayenin parçası Sayabilmek mi? Başka birisine acı verebileceğin bilinci beni ahlaklı davranmaya iter diyor yazar . Bizim ahlak anlayışımız bir başkasına acı veriyorsa mesela sırada bekleyen insanların önüne geçemiyoruz. Ahlak aslında yaşanılan hayatı gerçek kılar çünkü sadece gerçek dünyada acı vardır vardır ve yaşanılan haksızlıklar can yakar. Eğer bir insan hakikaten merhametliyse kendisine etrafındaki insanlara ve ülkesine zarar veremez mesela ormanları yok edemez ormanları yok ederse ülkesinde yaşayacak olan gelecek nesillere de acı vermiş olacağını öngörebilir ya da bir meydandaki bir Çeşme’ye ya da parktaki bir oturağı zarar veremez her şeyden önce bunun ahlaki erdeme sığmadığını bilir. İşin Özü aslında şu beni inciten şey bir başkasını incitebilir diye düşünebilmeliyiz.
Yavaşla
YavaşlaKemal Sayar · Timaş Yayınları · 20159,4bin okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
Bakır Gök, Latin Amerika ülkelerinin yazgısı olmuş -ya da oldurulmuş- şiddeti işleyen çok iyi bir roman. Meksikalı yazar Emiliano Monge, isim belirtmeden kendi ülkesinin kırsallarında, küçük bir kasabayı yerleştirmiş romanın merkezine ama tüm Latin Amerika genelini yansıtıyor anlattıkları. Sömürgecilik ve kölelikle dolu geçmişin gölgesinde, yerli
Bakır Gök
Bakır GökEmiliano Monge · Yapı Kredi Yayınları · 201526 okunma
kızılcık şerbeti
Sana bir şey diyeceğim, Ben sende çocukça, Duygularım kalbimin sokaklarında, Şımarınca elde durmuyor her şey, İşte anla beni, Aşk bu kadar basit değil. Ne kadar güldük seninle,
İşte bu otel odasında herkesten ve her yerden uzakta, istediğim kadar yazasım ve çalışasım var. Bu özgürlük bir gün sunulur mu ya da bu özgürlük yolunda mı çalışmalı bilmiyorum. Ama bunu şu an yapmak istiyorum, şu yaşımda.... İnanın boş vakit her şeydir. Boş vakitte kendinize ve erdemli bildiklerinize çok zaman ayırırsınız ve hakikaten yaşarsınız, hakikaten çalışırsınız.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.