Jean Christophe Grange ismini eski çalıştığım okuldan bir arkadaş tavsiye etmişti. Rafta görünce ilgimi çekti ve Taş Meclisi romanını aldım. Açıkçası ne filmde ne kitapta fantastik konular beni cezebetmez, pek benlik değil. Bu kitapta da epeyce fantastik unsur vardı. Ama kitabın öyle bir dili var ki sevmediğiniz bir şey bile olsa akıp gidiyor kendini okutuyor. O kadar çok bilimsel kavram, fantastik unsur vesaire vardı ki bazı cümleleri, paragrafları çok idrak edemesem de sıkılmadan okudum diyebilirim. Açıkçası bazı yerlerde ters köşe oldum, ben üvey babadan bir şey çıkacak derken kadının annesi bütün bu kurgunun en kilit ismi oldu. Kurgu noktasında oldukça başarılı buldum. Yalnız dediğim gibi bu fantastik şeyler bana pek hitap etmedi. Kadının mesleğinin bile kitabın finalindeki çatışmada bir yeri olmasını başarılı buldum. Yılları yırtıcı hayvanları araştırmak ile geçen Dianne kartala, kurda ve ayıya dönüşen düşmanları ile mücadeleye girişiyor.
Bir şey daha dikkatimi çekti, Dianne kimle görüşmeye gitse onun cesediyle karşılaştı kitap boyunca bu da ilginç geldi bana. Ve evet ben de son sayfalara kadar kadının o korkunç gece tecavüze uğradığını düşünmüştüm orada da ters köşe oldum. Beğendim diyebilirim, fantastik olmasına rağmen bir şekilde kitabın içine girebildim.