Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cihanşümûl Bir Şefkat ve Merhamet
Hayrat ve hasenätta görüldüğü gibi Osmanlı da şefkat ve mer- hamet, hayvanlar ve bitkilere kadar uzanmıştır. Hayvanları ve bitkile ri himayede bütün Osmanlılar, adeta bu hususta kurulmuş mevhum bir müessesenin gönüllü üyesi gibidirler. Ez-cümle: a. Hayvanlara haddinden fazla yük taşıtmak känûnen yasaklanmıştır. Zabıta kuvvetleri bu yasağı ihlal
Sayfa 507 - Erkam yayınlarıKitabı okudu
Oğuz menkıbesi, Uygurca bir metinde,
Oğuz doğduğu zaman yüzü mavi, ağzı ateş gibi kırmızı gözü, saçı ve kaşları siyah bir dünya güzeliydi. Annesinin memesinden ilk sütü emdikten sonra, bir daha emmedi. Yiyecek istedi, lakırdı etmeğe başladı. Kırk günde büyüdü: dolaşıp oynuyordu. Oğuz’un ayakları öküze, vücudu kurda, göğsü ayıya benzerdi. Böğürleri kıllı idi. At sürü­sü güder, beygire
Reklam
“Lea hayvanları severdi, onlar da bunu hissederlerdi. Onlardan hiç korkmazdı. En azgın köpekler bile onu görünce uysallaşırdı. Bunun üzerine, “Bak baba, beni sevdi!” diye bağırırdı. Sanki başkalarında bulamadığı için hayvanların sevgisine muhtaçtı.
Mısra 10: Tutunamayanların... Garip Yaratıklar Ansiklopedisinden: Tutunamayan (disconnectus erectus): Beceriksiz ve korkak bir hayvandır. İnsan boyunda olanları bile vardır. İlk bakışta, dış görünüşüyle, insana benzer. Yalnız, pençeleri ve özellikle tırnakları çok zayıftır. Dik arazide, yokuş yukarı hiç tutunamaz. Yokuş aşağı, kayarak iner. (Bu
Sayfa 212 - İletişim Sinan Yayınları, Birinci Bölüm
Ekber Şah’ın Yaptırdığı Deneyler:
“...yeni doğmuş yirmi bebeğin ebeveynlerinden satın alınarak izole edilmeleri ve ses seda çıkarmayan hizmetçiler tarafından bakılmalarını emretti. Birkaç yıl sonra çocukların hiçbir dili konuşmadıkları ya da herhangi bir dine inanmadıklarını görünce, ‘konuşmanın çağrışımlarla öğrenildiği, aksi takdirde insanların meramlarını anlatamayacakları’ sonucuna vardı. Ekber üreyip üremediklerini, üreyebiliyorlarsa yavrularının nasıl olacağını gözlemlemek için de farklı türden hayvanları melezlemeyi denedi.”
Sayfa 199 - Kronik KitapKitabı okudu
Bir seyyahla, onun çölde karşılaştığı yırtıcı hayvanları anlatan o şark masalını kim bilmez ki! Seyyah, yırtıcı bir hayvandan kurtulmak için kendini kurumuş bir kuyuya atar. Tam o anda, kuyunun dibinde onu yutmak için ağzını açmış bekleyen bir ejderha görür. Yırtıcı hayvan tarafından parçalanmamak için yukarı çıkmaya cesaret edemeyen ama ejderha
Sayfa 68 - Karakutu YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Tanrı “insanın dünyadaki kötülüğünün çok fazla olduğunu görünce… İnsanı ve dünyayı yarattığına pişman oldu, bundan gerçekten de üzüntü duydu. Ve Tanrı dedi ki; dünyanın çehresinden yarattığım insanı yok edeceğim; hem insanları hem de hayvanları, sürünen şeyleri ve de gökyüzündeki kuşları yok edeceğim çünkü onları yarattığıma pişman oldum”.
Şeytan insanın kalbinde süse düşkünlük olduğunu görünce, bu yoldan tohum atar ve tohumların yumurtlamasını sağlar. Şeytan böyle şeylere karşı zaafı olan kimseyi durmadan yeni evler yapmaya, yapıların duvar ve tavanlarını türlü türlü geleneklere göre süslemeye ve odaların genişletmeye çağırır, çeşit çeşit kıyafetler ve binek hayvanları ile bezenmeye davet eder ve insanı ömrü boyunca bu çeşit arzuların esiri halinde tutar.
İbrahim Aleyhisselâm; yer yüzünde gezip dolaşan hayvanları görünce, kendi kendine: “Her halde, şu yaratıkların, bir Rabb’i, olması, gerekir!” dedi.
Sayfa 147 - Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları / Yeni ŞafakKitabı okudu
Şeyhin kerametlerinin sonu gelmez. Hizna Şeyhi'nin yardımıyla Şeyh Abdulhakim, bir kaç seçme, iyi hırsız peydahlar. O günden itibaren köylülerin koyunları, davarları azalır, kaybolurlar. Şeyh derhal iştiareye yatar, suua bakar, kitap, hadis karıştırır ve çığlık atar. Bir süre sonra da kayıp hayvanların yerini söyler. Köylüler şeyhin gösterdiği yere gidip kayıp hayvanlarını gözleriyle görünce, korkudan dillerini yutar, hayvanları şeyhlerine bağışlar.
Reklam
Allah da onlara “Aşağılık maymunlar olun!” buyurdu. Araf 166
Hayvanat Bahçesi, Şamil'de fevkalade büyük bir heyecan uyandırdı. Böyle hayvanların var olduğunu hayal dahi etmemişti. Maymunlarla tekrar tekrar el sıkışan Şamil, sevinçle gülümsedi. Aileme bir mektup yazıp bu hayvanları anlatmalıyım, diyordu. Bogoslavsky'e "Bunların kim olduğunu biliyor musun?" diye sordu. Bogoslavsky, maymun olduklarını söyledi. ''Tamam ama daha önce?" diye sordu Şamil. "Bunlar, önceden Yahudiydi. Allah'ı kızdırdılar. O da, onları maymuna çevirdi. Kitabımızda böyle yazıyor" dedi inançla. Hiçbir söz, onun inan­cını sarsamazdı. Hayatında hiç ıstakoz ve kerevit görmemişti. Tiksinerek bir tanesini eline aldı ve inceledi. Istakoz kıskaçlarıyla parmağını sıkıştırınca, onu yere attı; ancak merakla izlemeye devam etti. Istakozun yan yan gittiğini görünce ürperdi. "Şeytan da böyle görünüyor olmalı" dedi korkuyla. Bogoslavsky ıstakozun çok lezzetli olduğunu söyleyince Şamil, duraksadı. Sayısız savaşa giren kahramanın beti benzi attı. On sekiz kılıç darbesine da­yanan vücudu irkildi. "Belki gavurlar için öyledir; ama benim için değil" dedi.
Tanrıça İnanna, Gilgameş'e daha Huluppu ağacını kestirdiği zaman göz koymuş­tu. Fakat o sıralarda Tanrıça'nın bir sevgilisi vardı. B ir gün her nedense ona kızmış ve ondan ayrılmıştı. Gilgameş'i, canavarı öl­dürüp elini yıkadıktan ve kendisine eski düzeni verdikten sonra ilk gören Tanrıça İnanna oldu. Çok yakışıklıydı.
Ekber Şahın bilimsel merakı
Ekber evrene yönelik keşiflerini yerleşik Asya veya Avrupa kültürleriyle sınırlandırmamıştır. 1582'den sonraki bir tarihte köklü bir felsefi tartışmayı çözmeyi denedi ve insanoğlunun yaratılıştan gelen ve diğer bütün dil ve dinlerin kendisinden türediği doğal bir dile ve inanca sahip olup olmadığını bulmaya çalıştı. Bunun için yeni doğmuş yirmi bebeğin ebeveynlerinden satın alınarak izole edilmeleri ve ses seda çıkarmayan hizmetçiler tarafından bakılmalarını emretti. Birkaç yıl sonra çocukların hiçbir dili konuşmadıkları ya da herhangi bir dine inanmadıklarını görünce, "konuşmanın çağrışımlarla öğrenildiği, aksi takdirde insanların meramlarını anlatamayacakları" sonucuna vardı. Ekber üreyip üremediklerini, üreyebiliyorlarsa yavrularının nasıl olacağını gözlemlemek için de farklı türden hayvanları melezlemeyi denedi. Dahası elkimya (alchimie) ile altın üretme ve esoterik yollarla ölümsüzlük elde etmede ustalaşmak için çaba harcadı.
Sayfa 199Kitabı okudu
Noel'den sonra otoyol kıyısına atılmış o ölü ağaçları görürsün. Yılbaşı süsleri hala üstlerindedir. O ağaçları görünce, arabaların altında kalmış hayvanları düşünürsün Ya da seks saldırılarının kurbanlarını, donlarını ters giymiş, ağızları siyah izolasyon bandıyla kapatılmış insanları."
_Bir insanı anlamak istiyorsanız onun amaçlarına bakın çünkü bireyin gelecekten beklentileri, hayatını şekillendirir. Bireyin hayatı, barındırdığı aşağılık duygusunu telafi edip üstünlük kurma çabası ile geçer. Her amaç, bir yoksunluktan doğar. Örneğin, bir kız arkadaşın olsun mu istiyorsun. Bu durumda bir kız arkadaşın yoksunluğunu
176 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.