Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir gün aynada kendine bakarken fark edeceksin ki; gözlerindeki ışık çoktan sönüp gitmiş. İşte o an asla sana ait olmayan bir şeyin peşinden koşarken gençliğini nasıl da heba ettiğini anlayacaksın.
Kendilerine sunulan 70,80 yıllık ömrün ilk ve son onar yılı, çocukluğun bilinçsizliği ve yaşlılığın çaresizliği içinde geçtiğine göre, ellerine kalan 50 yılı, itişip kakışarak, dövüşerek, sonra da dövüşmenin getireceği yıkıntılara ve kayıplara hayıflanarak heba etmek için mi dünyaya yollanmıştı insanoğlu? Bogomil, Hristiyan, Musevi ya da Müslüman, ne olursa olsun, ne biçim bir kaderdi insanoğlunun ki?
Sayfa 401 - EverestKitabı okudu
Reklam
En güzel yıllarımı heba etmişim!
Sayfa 27 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Çoğu hayatlarını biraz olsun kendi kapasitelerine uygun hâle getirmeden önce iş işten geçene kadar beklemedi mi ? Başarının o yüce tanrısallığını kovalarken gençlik hayallerini heba etmedi mi ? Bu adamların çoğu şimdi nergis gübresi!
Sayfa 25
İşte aşk dedikleri
Bir zamanlar uğruna büyük düşünceler heba ettiği kızı düşündü. Nasıl bu kadar kısa sürede bitmişti duyguları – Ya da nasıl o kadar acı çekebilmişti bu kadar geçici bir heves için? Belki de sadece düşünmekti istediğim; o, düşüncelerime muhatap bir kuklaydı yalnızca.
"Başka birilerine dönüşürsek, köşe başında sevginin bizi beklediğine inandığımızda, hayatımızı o köşeyi dönmeye çalışmaya heba ederiz. Kendinden nefret etmek işte böyle hayata geçer. Kadınların kendini sevmesi kendini kabul etmekle başlar."
Reklam
"Bir sürü çiçek renklenir kimse görmeden, Ve heba eder kokusunu çöl ıssızlığına."
Sayfa 293Kitabı okudu
Bir sürü çiçek renklenir kimse görmeden, Ve heba eder kokusunu çöl ıssızlığına.
Sayfa 293Kitabı okudu
Elinizdeyken gençliğinizi kullanın. Günlerinizi sıkıcı insanlara kulak asarak, umut vaat etmeyen geleceği iyileştirmeye çalışarak veya hayatınızı cahillere, sıradan insanlara adayarak heba etmeyin.
Devletlere başkanlık etsin diye yerleştirilmiş hizmetlilerden oluşan bir siyaset ordusunun, dünyanın değişik köşelerindeki insansı halklarının hayatlarını, bir kaç şirketin her şeye sahip olabilmesi için nasıl da heba edebildiklerini açıkça sunuyordu.
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
Kibar kibar gezinip duran o güleç yüzlü adamların, herkese göz yaşartıcı bir sevgiyle yaklaşan hanım hanımcık teyzelerin, namus ve ahlâk söz konusu olduğu vakit mangalda kül bırakmayan bazı insanların, bazı çıtkırıldım gençlerin ya da yaralı bir kedi görünce gözyaşlarını tutamayan sevimli ve yufka yürekli amcaların ne tür dolaplar çevirdiğini öğrenmek çok fenâ sarsıyor onu.
Sayfa 58 - Everest YayınlarıKitabı okudu
"Bir gün, inanması zor olsa da, hepimiz nefes alıp vermez olacak, soğuyacak ve öleceğiz!" Dramatik bir şekilde sustu. "Ayağa kalkın," dedi, "ve altmış yetmiş yıl önce bu okula başlamış çocuklara bakın. Çekinmeyin, gidip bakın." Çocuklar ayağa kalkıp salonun duvarlarını kaplayan sınıf resimlerine doğru gitti. Geçmişten onlara bakan genç adamların yüzlerine baktılar. "Hiçbirinizden bir farkları yok, değil mi? Gözleri umut dolu, tıpkı sizin gibi. Harikulade şeyler yapacaklarına inanıyorlar, pek çoğunuz gibi. Peki, bu tebessümler nerede şimdi çocuklar? Umuda ne oldu?" Çocuklar resimlere baktı; yüzlerinde ciddi ve düşünceli bir ifade vardı. Keating bir o fotoğrafı bir bu fotoğrafı göstererek odada fişek gibi dolaşıyordu. "Çoğu hayatlarını biraz olsun kendi kapasitelerine uygun hâle bile getiremeden önce iş işten geçene kadar beklemedi mi? Başarının o yüce tanrısallığını kovalarken gençlik hayallerini heba etmedi mi? Bu adamların çoğu şimdi nergis gübresi! Yine de biraz daha yaklaşırsanız fısıldadıklarını duyabilirsiniz çocuklar? Hadi," dedi, "eğilin. Hadisenize. Duydunuz mu?" Çocuklardan çıt çıkmıyordu, bazıları çekine çekine fotoğraflara doğru eğildi. "Carpe Diem," diye fısıldadı Keating. "Anı yaşayın. Hayatlarınızı olağanüstü kılın."
Sayfa 25 - Bilge Kültür Sanat Yayınları
Minnet duygusu feci bir şey ... , onun insanda nasıl bir tahribata yol açtığını bana kalırsa ancak yaşayan bilir. Aslında sadece tahribata yol açmakla kalmıyor, insanı eksilte eksilte gönüllü bir köleye de dönüştürüyor bu duygu. Her şeyi yapmaya hazır oluyor bu köle, coşkulu oluyor, yaralı oluyor ve yarasını da her zaman kendi elleriyle kendisi kanatıyor...
Sayfa 54 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.