Fakat onun dünyasında paranın yeri yoktu, daha hiç kimse onu üzerindeki o hep aynı, eski ceket dışında bir giysiyle görmemişti; sabahları, öğleden sonraları ve akşamları iki somun ekmek yer, sütünü içerdi, öğlenleri lokantadan getirilen az bir şey yerdi. Sigara içmez, oyun oynamazdı, evet hatta yaşamadığı söylenebilirdi, yalnızca gözlüğünün ardındaki iki gözü yaşardı ve o gizemli beynini sürekli kelimeler, başlıklar ve isimlerle beslerdi.