Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Aylak Köpek; Bütün sorunların içerisinde en büyüğü insanlarla uğraşmak! Kafka’nın şu meşhur sözünü hemen hemen hepimiz biliriz; “Edebiyat içimizdeki donmuş denizin buzullarını kıracak bir baltadır.” Bu söz, bu sıkıntılı zamanlarda edebiyatın insanın yaşamındaki yerini -ya da olması gereken yerini demem daha doğru olacak- bir kere daha bizlere
Aylak Köpek
Aylak KöpekSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 20212,741 okunma
Bu ülkeyi sevin,yoksa;"Her koyun kendi bacağından asılır"diye düşünürken yakında hepsi kendi bacağından asılmış koyunlarla dolu bir mezbaha olacağız ve insanlar bizi en fazla üç saniye bir MTV klibinde görecekler,Amerikan bayrağından yapılmış bikiniyle dans eden kızların arka fonunda...
Reklam
Düşün! Bize, matematik dünyasının kurgusal ve sonsuz olduğu öğretildi. Bunu kabul ederim.1'den sonra 2 gelir dendi. Bunu da kabul ederim. Ama sonra 1 ile 2 arasındaki sonsuzluğu düşündüm. Peki o nereye gitti ? İrrasyonel sayılar varken bir sayıdan sonra diğer bir tam sayı nasıl gelebilir? Eğer 1'den sonra virgül konursa ve bunun da kıçına sonsuz sayı konabiliyorsa 2 nasıl gelebilir? İşte! Soru bu! Yanıtsız bir soru. Ve işte matematiğin hatası! Dolayısıyla matematik yok. Onun üzerine kurulmuş bir dünya düzeni de yok.. Ama ben anlayabilirim. Anlayabilirim bu sorunu. Ve o zaman ortaya yaklaşık sayılar çıkar. Yani hiçbir sayı tam değildir. Hepsi tama yaklaşır ama varamaz. Demektir ki, 1,999......9'u bize 2 diye yutturmaya çalışan bir dünyanın çocuklarıyız.....
Şiir buydu işte, hepsi bu kadar! Şair terziydi kısacası. Hayatımızın yırtılan yerinde gerekirdi. İnsan olduğumuzu o anlatırdı bize.Acıyan yumuşak yerlerimize yaslanıp uçurur, bilinmezi bildirirdi.
Gigi ve Momo'nun bir masalı
"Bana bir masal anlatır mısın?" diye Momo yavaşça bir dilekte bulundu. "Peki" dedi Gigi. "Kimi anlatsın masal?" "Momo ile Girolama'yı en iyisi..." diye karşılık verdi Momo. Gigi biraz düşündükten sonra sordu: "Adı ne olsun?" "Belki Sihirli Aynanın Masalı?" Gigi başı ile olur dedi:
Etrafına bak, gördüğün üstün insanlar bunu hep iradelerinin kuvvetine borçludurlar. Tarihte şerefli yer almış ve ün kazanmış şahsiyetlerin hepsi bunu irade silahı ile feth etmişlerdir. Bu bir kaidedir ve istisnası yoktur.
Reklam
“hiç korkmaz mısın sen? Her zaman sakinsin.” “Yusuf ben duygu kelimesini sözlükten çıkaralı yıllar oldu. Sevmek, korkmak, küsmek ve kırılmak, öfke dışında her ne varsa beni terk etti. Hepsini mantığıma hapsettim sesleri çıkmıyor.” “Bu cevap karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum. Amma kızını seviyorsun, büyük efendiden korkuyorsun ve sana böyle bir kader yazan Allaha kırgınsın. Allah kusursuzdur. Ona kırılmak en büyük hatalardan biridir. Duygularının hepsi duruyor sadece sen kullanmamaya çalışıyorsun Bu duygular yoksa insan neye yarar ki?” Uğur UKUT (Tugvan-2 Kıyamet kızılı)
416 syf.
9/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Stephen King korku türünün ustası olduğunu 13 hikayesiyle yine kanıtlamış. Hikayelerin sayısının 13 olması kasıtlı mı yapılmış yoksa ilginç bir tesadüf mü bilmiyorum ama hepsi de gayet etkileyici hikayelerdi. Korkutucu yerine etkileyici demeyi tercih ettim çünkü korku filmleri gibi korku edebiyatı da beni korkutmuyor. Ama okurken ayrı bir zevk aldığım da bir gerçek. Hikayelerden sadece birisi durum hikayesiydi. Diğerlerinin hepsi bir olay üzerinden gidiyor. Bu 13 hikayeyi okurken sadece korkuyla karşılaşmayacaksınız. Gerilim, heyecan, merak, romantizm ve hüznü de göreceksiniz. Hikayelerin bazılarında Stephen King'in diğer kitaplarını anımsayabilirsiniz. Bana Yeşil Yol ve Hayvan Mezarlığı'nı anımsatan hoş hikayeler vardı. Kitabın sonunda bir de küçük sürpriz var. Stephen King her bir hikayenin nasıl oluştuğunu ve esin kaynaklarını anlatıyor. Stephen King severlerin hoşlanacağı bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Karanlık Çökünce
Karanlık ÇökünceStephen King · Altın Kitaplar · 2009496 okunma
Toplumcu Gerçekçilik Üzerine
Bizim bu dünya görüşümüz, siyasi, sosyal, felsefi, dinsel anlayışımız hatta dilimiz, şivemiz hep nereden gelir? Toplumdan gelir. Hepsi bize toplumdan gelir. O bakımdan, sanatçının tümünün kendisine ait veriler yoktur eserlerinde. Toplumdan aldığı izlenimleri, verileri, kendi dünya görüşünün süzgecinden geçirir; duygu yoğunluklu olarak, estetik kalıplar içinde, kurallar içinde ortaya koyar. O bakımdan sanat eserleri, sanatçının toplumdan aldığını kendi süzgecinden geçirip, kendi kalıbında yoğurup, kendi kalıbına döküp topluma geri vermesidir. İşte Marks da aynen şunu der, madem söz açtınız: “İhtiyaçlarımızın ve zevklerimizin kaynağı toplumdur.” Bizim estetik anlayışımız olduğu gibi, müzik anlayışımız da, şiir anlayışımız da, edebiyat anlayışımız da yani edebiyatın hangi türünden, şiirin hangi türünden hoşlanacağımız da tamamen toplumdan gelir.
Sayfa 30 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
"Beni seviyor musun?"dedi Marthe durduk yerde Mersault canlandı birden,kahkahayla güldü. "İşte çok ciddi bir soru." "Yanıt versene." "Ama canım,bizim yaşımızda insan sevmez ki.Karşılıklı hoşlanma vardır,hepsi bu.Daha sonra yaşlandığımız ve güçsüz düşdüğümüzde sevebiliriz.Bizim yaşımızdayken insan sevdiğini sanır.Hepsi bu ,daha ne olsun!"
Sayfa 50 - Can yayın eviKitabı okudu
Reklam
Halbuki bu imparatorlukta yaşayan diğer ırkların, diğer milletlerin hepsi kendilerini, kendi milletlerinin adıyla tanır ve öyle anarlardı. Benim okuduğum asker mektebine Yemen'den, Kürdistan'dan veya sarayla hısım akraba olan Çerkes köylerinden getirilen imtiyazlı çocuklar, hep milletleriyle öğünürlerdi. Bize yukardan bakarlardı. Fakat biz Türkler, kendimizi anlatmak için ırk hüviyetimizi hiçbir zaman dile getiremezdik. Irkımızı da bilmez, ya da inkar ederdik. Milletimizin adı geçmek lazım geldiği zaman kendimize sadece: -Osmanlı! der, geçerdik. Hatta dilimizin adı bile Türkçe değil, Osmanlıcaydı. Tarihimizin de Osmanlı tarihi olduğu gibi. Reddedilen, inkar edilen Türk adına kimsenin sahip çıkmaması için her tedbir alınmıştı. Umumi kanaate göre Türk kaba, görgüsüz ve kabiliyetsiz bir varlıktı.
Sayfa 60 - Remzi Kitabevi
143 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Çok sevdim... Acımasızca güzeldi, gerçekti... En çok canımı acıtan kısım şuydu: "Cenevre'de barlarda sokaklarda sevgilileriyle sarmaş dolaş yürüyen, dans eden, öpüşen şen kahkalar atan 13-14 yaşındaki kızları görünce içim cız ederdi. ilk gençlik yıllarımı benden çalmıştı türkiye ve onları başka hiçbir ülke veremezdi. zamanla içimi acıtanın bu kızların özgürlüklerinden cok mutlulukları olduğunu anladım. genç ve umut yüklü bakışlarla seyrediyolardı dünyayı; yanlarındaki delikanlılar onları sevgiyle hayranlıkla tutkuyla kucaklıyordu; hiç tokat yememişler ve büyük olasılıkla bir ömür boyu yemeyeceklerdi; doğup büyüdükleri topraklar gelişip serpilmelerini gerçek boylarına erişmelerini mevsimi geldiğinde çiçek açmalarını sağlayacaktı. daha şimdiden küçük birer tanrıçaydı hepsi. ülkemdeki erkekler kadınlara böyle bakmıyor biyle davranmıyordu. o yaşlardaki ilişkilerimden kalan , 'ne koparsan kardır' türünden cinsellik nedenini bir türlü çözemediğim aşağılanmalar, karşımda belieren zorbalar, timsahlar, cadı yakma törenleri, orospu yaftalarıydı...."
Mucizevi Mandarin
Mucizevi MandarinAslı Erdoğan · Everest Yayınları · 20131,387 okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.