Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ne eski bir tango melodisi, ne de siyah önlüklü bir mektepli kız resmi, hayır beni on sekiz yıl evvelki o tatlı hatıraları alemine atan, gazetede götürdüğüm iki satırlık, kupkuru, alalade bir kiralık ilanı oldu. o anda pendik sahilleri birden gözümde canlanıverdi. o köşk...o köşkün bizim bahçeye bakan penceresi...ve o pencereden mahinur...sarı
Evet, orda. Dedemin, babamın kemikleri gömülü toprakta. Yalnız orda. Doğduğum, topraklarda. Oranın göğü altında. Oranın insanları arasında hayat bütün sıcaklığıyla beni bekliyordu sanki. ... Ve işte, iki gün önce yılbaşı gecesi herkes mutlu, herkes şen ve mesut, yeni yılı karşılarlarken ben aç ve donuk, Sovyet elçiliğinin taş merdivenleri üstünde durdum. Ruslar nezaketle karşıladılar beni ve birkaç gün sonra Kırım'a dönebileceğimi bildirdiler. Yarın tekrar oraya gidiyorum. Mektubumu da inşallah yarın tamamlarım. Yazılacak birçok şeyler daha vardı. Ama yarın... Bugün çok, çok yorgunum.
Sayfa 91 - Ötüken Yayıncılık
Reklam
Herkes saadeti başka başka mecralarda bulur... İnsan vardır saadeti kavgada bulur, insan vardır saadeti heyecanda bulur, insan vardır saadeti sevgide, aşkta bulur... Zannımca sen saadeti huzurda bulacaksın, mesut olman için önce huzurlu olman lüzum ediyor...
Sayfa 438Kitabı okudu
Savaşsa mı (hayat bu mu), uzlaşsa mı (hayat yoksa bu mu) bilmiyor. Yaradılışının şifresini çözemedi; mesut tıkırtılarla işleyecek o mekanizmayi çalıştıran düğmeyi bulamadı. Belki de boyu yetişmedi. Babası ona kızdı, kibriti yakamadığı zaman da kızmıştı ve yaptığı resmi gösterdiği misafir, ''bana resmini anlatır mısın.'' dediğinde, ''sen baksana, kör müsün!'' demiş ve anlamıştı adam kördü ve bir anlık şımarıklığı bile bağışlamaz hayat, çünkü çok acımasız bütün insanlara karşı, körlere ve şımarık çocuklara karşı, resim yapan pastel boyalarla salondaki sehpanın üzerinde.
Alemde illetlerin en tehlikelisi, bir anda ve tepeden inme değil, yavaş yavaş seyredeni, nokta nokta hırpalayanı, sinsi sinsi acıtanı ve derece derece alıştıranı... Halimiz budur! Hali bu olan cemiyetlerde, istıraplı zümre birdenbire göze batmaz. O, kabuğuna çekilmiş, kapısını sürgülemiş, perdelerini indirmiş, mahrem bucaklarda encamına ağlamaktadır. Buna karşılık, açıkgöz ve fırsat ustası, "gemisini kurtaran kaptandır!" sınıfı, meydanlarda, Şen ve şâtır dolaşır, eğlence yerini doldurur ve ortalığa şeytani bir saadet cümbüşü manzarası verir. Bunlara bakan hükümetler de: --Herkes mesut ve hayatından memnun!.. Hangi buhrandan,dertten, illetten bahsediyorsunuz! Bu şikayetler kötü maksatlıdır ve memleket zararınadır! Demekten çekinmez. Halimiz budur! Medeni insanlık aleminde cemiyetlerin saadeti, biri maddi öbürü manevî, fakat iç içe, iki şeyle ölçülür: İktisadi refah... Ruhi ve ahlâkî nizam ve huzur... Türkiye, bugün, her iki bakımdan da gebertici, kahredici bir illet tablosu arzediyor ve kanser hastasının burnundaki sivilce budralama derecesinde komik tedbirlerden ileriye geçilemediğine şahit oluyor. Evet, bu böyle gitmez!
Sayfa 146 - Büyük doğu yayınlarıKitabı okudu
Herkes Kendi Talihinin İşçisidir
Sanço onu çok ümitsiz görerek: –Senyor Şövalye, herkesin başına aynı şey gelmez mi? dedi. Adamı idare ederken mesut değil mi idim? Bu geceli gündüzlü yorgunluklara karşı bir para kazanmadan evime dönerken beni mahzun görüyor musunuz? "Talih maymun iştahlı bir kadındır; bakarsın günün birinde bir kere daha yüzüne gülüverir insanın" diye kendimi avutup gidiyorum. –Sen bir filozof gibi konuşuyorsun Sanço dostum. Sen talihin kör gözlü bir kadın olduğuna inanıyor musun? Herkes kendi talihinin işçisidir sözünü hiç duymadın mı?
Sayfa 273 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Huzura ihtiyacın olduğunu düşünüyorum, huzursuz, sabırsız bir tabiatın var. Herkes saadetini başka başka mecralarda bulur kızım, insan vardır saadeti öfkede, kavgada bulur, insan vardır saadeti heyecanda bulur, insan vardır saadeti sevgide, aşkta bulur... Zannımca sen saadeti huzurda bulacaksın, mesut olman için önce huzurlu olman lüzum ediyor...
Alibaba'nın bu sayısı ile Markopaşa'nın 1.dönemi kapanacaktır. Bir yılı az geçen bu dönemde Markopaşa 23, Merhumpaşa 4 , Malumpaşa 5 ve Alibaba 4 sayı çıkabildi. 55 haftanın 36'sında çıktığına göre, 19 hafta gazete engellerle karşılaştı, yayımlanamadı. Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de içeriye girdi. Gazete üzerinde hükumetin, sıkı yönetimin,
Herkes Şen, Herkes Mesut
"(11 Aralık Cuma 1914) Her taraf şen ve herkes mesut. Sanki büyük harp bütün dünyayı sarsmıyormuş, Kafkas hudutlarından Mısır hudutlarına kanalı muharebeler meydana gelmiyormuş gibi herkes kayıtsız. "
Sayfa 38 - İş KültürKitabı okudu
Hayatımda sen varsın hâlâ O mesut günlerimizi Unutma hatırla İsmin nağme olacak Dudaklarımda her an Bazı günler acısı unutulmayacak Tek teselli yerimiz Kaybolan o aşkımız Kalbim hâlâ kanıyor Her an kapım çalınıp Seni dönecek sanıyor Sönükleşen gözlerim Hâlâ seni anıyor Donuklaşan dudaklarım Şimdi o nerede diyor Bilmem şimdi nerdesin Hangi çelik kasadasın Belki dönülmeyecek bir yerdesin Hıçkırıklar durmaz ki Sen gelmeyince bana Herkes seni arıyor yana yana Napolyon ne kadar haklıymış para, para, para... :)
Sayfa 27
Reklam
Büyük şehirlerin birisine gidip geldiği dönemlerde onu çeşitli ortamlarda gören ve uzaktan ince ince tetkik eden varlıklı bir kadın, birçok zengin insanların evlenme teklifini kulak arkası yapmış, onlara garip bir hor görme eşliğinde ironik cevaplar vermiş ve karşı koyamadığı garip bir rüzgârın etkisiyle üstada doğru yaklaşmıştı. Ondan ortalamanın üzerinde bir ilgi göremeyince çok şaşıran bu kadın bir gün “Kuzum söyler misin sen nasıl bir adamsın, herkes benim peşimde koşarken seni tutan şey nedir?” diye sormuştu. Üstat kendinden gayet emin ve vakur bir şekilde uzaklara doğru dalıp gitmiş ve dudakları ince bir gülümseme eşliğinde, önemsizce Cyrano de Bergerac’ın sevgilisi Roxane’ın kollarında can verirken söylediği şeyi söylemişti. “Bütün günahkârları sonsuz bir derinlikte eşitleyen o şey” dedi hüzünle başını yere düşürerek. Kadın bu sözden hiçbir şey anlamadı. Üstat kendinden emin “gururum” diye fısıldadı.
27 Mart 1930 günü sabahı, doğmakta olan güneşe bakmaktadır. Yanındakilere, edebiyat ve felsefe tarihine de altın harflerle yazılabilecek şu muhteşem sözleri söyler: “Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. Bağımsızlık ve hürriyetine
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.