14 yaşımda okusaydım belki kurguyu severdim, etkileyici bulurdum ama bu yaşımda sevemedim. üç kitabın genel spoilerlı bir incelemesidir bu. ona göre okuyalım.
feyre arada güç sarhoşluğu yaşıyor, eylemleri o yönde ama yazar ya onun bakış açısından yazdığı için ya da bunu fark edemediği için böyle bir şey yokmuş ya da önemsizmiş gibi kurguya devam
Kar, yağmur, Peterburg Kasımı'nın şiddetli fırtınası ve sisinin neden olduğu tarifsiz korku, sanki gününü, akşamını, gecesini berbat etmek için düşmanlarıyla işbirliği yapmış gibi talihsiz Bay Golyadkin’in üzerine çökmüş, ona hiç acımamış, rahat vermemiş, iliklerine kadar ıslatmış, gözlerini açamaz hale getirmiş, dört bir yandan esmiş, sersemletip aklını başından almıştı, Bay Golyadkin bütün bunlara rağmen kaderin kendisine oynadığı son oyuna neredeyse hiç tepki vermemişti.
Ama belki de avangarddan ve deneyden söz etmeye başlayanlar sapı samandan ayıramayanlardır? Yeni estetik yapılar karşısında kafası karışanlardır. Bu gerçekten yeni şey içinde kendi yerini bir türlü bulamayanlardır. Ortaya kendilerine özgü ölçütler koyma becerisini gösteremeyerek her şeyi önce böyle bir kavram altında toparlayıp bir kenara atmaya çalışanlardır. Kim yanlış yolda olduğunu göstermek ister ki!
Bir keresinde Pablo Picasso'ya sanatsal arayışıyla ilgili soru soranlar aldıkları cevap karşısında kim bilir ne komik duruma düşmüşlerdi. Picasso hiç hoşlanmadığı soruya açık ve net bir cevap vermekte gecikmemişti: “Ben aramam, yalnızca bulurum!"
● Herkes kendinden zayıfları sarsa
Bu çarpık düzen anın da batar ya ●
Hep dua ediyorum
İnancımın çizdiği yoldan gidiyorum
Ey Allahım
Hep sevdiklerini sevdir diyorum
Haramzadeler bizi anlamaz
Bunca mazluma acımamış
Bize hiç acır mı
Verir mi hakkımız olanı
Onlar öyle olacak
Cehennemi böyle bulacak
Biz üzerimize düşeni yapalım
Bizden daha zayıfları kucaklayalım
İmtihan dünyası
Cennete böyle kavuşalım
Gökhan ER
I 23 Ocak 2024 I
Charlotte 13. Yaş gününde evlerinde çıkan yangında anne ve babasını kaybetmiştir.Ailesinden kalan tek kişi olan ablası Leah ise ailesinin ölümünden sonra bir çok hayalinden vazgeçmiş vücudundaki hasarlara rağmen hayatını kardeşine adamıştır. Fakat ona olan suçlayıcı hallerinden hiç bir zaman vazgeçmemistir.
Charlotte hem doğum günü hem de
Mahal Edebiyat, şimdiye kadar yayımlamış olduğu kitaplardan okuduklarımda, amatör ruhuyla profesyonelliğin iç içe geçtiği, nitelikli çalışmaların ortaya konduğu bir platform izlenimini bırakmakta bende. Aynı çatıda
Bizde unutur hiç yaşanmamış gibi ,hiç acımamış hiç inciltilmemis hiç kırılmamış gibi devam ederiz yolumuza sanki bir hayalmis bir rüyadan uyaniyormusuz gibi unuturuz gideriz.
Yu Hua’nın dilimize çevrilen ilk eseri Yaşamak, aslında yazarın kaleme aldığı ikinci kitabı. Bu kitabıyla James Joyce Ödülü kazanan Yu Hua modern Çin edebiyatının en önemli isimlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Yaşamak, 1966-1976 yılları arasında gerçekleşen Kültür Devrimi’nin bir ailenin üzerine düşürdüğü gölgeyi işliyor.
Kitapta kumar
Kur'an, çağının diliyle inmiştir. İlk muhatapları ister düşman olsun ister taraftar bu dili konuşuyorlardı. Bugün 21. yüzyılda İstanbul'da yaşayıp Youtube'a "Kur'an'da gramer hatası var." minvalinde video yükleyen kişiler kendi basit Arapçalarına öylesine güveniyorlar ki, 1400 sene önce o toplumda yaşayan şair olsun edip olsun hiç kimsenin fark etmediği gramer hatasını fark etmiş olduklarını söylüyorlar. Hatta ve hatta Kur'an'da bir, iki de değil 2500 tane hata olduğunu iddia ediyorlar.
Bu sayı 1 sayfada 4 hata ediyor. Yani Kur'an "Ben var bilmek sizin dil."Tükçesi gibi bir Arapça ile sert bir toplumsal çatışmanın ortasında edebi meydan okuyacak ve buna rağmen galip gelecek. Cehaleti anlamak çoğu zaman mümkündür ancak ahmaklığı anlamak güçtür.
“Sert bir karakterim var zannediyorlar ama zayıfım..Hiçbir şeyin acıtmadığını iddia etmeye çalışıyorum ama acıtıyor..herşey çok acıtıyor..Her ne kadar acıyı gizlemenin acı vermesini engellediğini düşünsem de, acıtmaz dediğim herşey katlanarak büyüyor, ve ben her zaman incinmediğimi söylüyorum..Bana asla zarar vermediklerini, içerde paramparça olduğumu bilsem bile de bunların bir anlamı olmadığını ve herşeyin yolunda olduğunu söylüyorum..eylemlere, sözlere hiç canım yanmamış gibi, hiç acımamış gibi gülümsüyorum..Bu küçük hayatın benim için ne kadar yıprandığını sanırım ifade edemiyorum..asla kendimden de öteye gidemiyorum, ve hiçkimse de bunun ötesini göremiyor..sanki herkes ve herşey beni geride bırakıyor..sanki ben herşeyin ardında kalıp ortadan kayboluyormuşum gibi hissediyorum”…
"İshak" Esas oğlan...
"Jülide" Esas kız...
...İshak;
Önce öksüzlüğü tatmış enn derinden. Anası kimdir, nedir, nasıldır, neye benzer bilmeden. Kendine göre ana resmi çizmiş. Gördüğü tanıdığı her kadında anasını aramış. Babası yaşadığı halde yetimliği de tatmış, üvey anası yüzünden. Herkesin sığdığı o eve sığdıramamışlar.