Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Terk ettiğimden beri dünyanın güzel yerlerinde bulunduğumu söylemeliyim, Dr Watson" dedi. "fakat burası ile karşılaştırabileceğimi hiç sanmıyorum." "Daha önce kendi ilçesine küfür etmeyen bir Devonshire'le karşılaşmamıştım."diye belirttim.
Sayfa 276Kitabı okudu
"Bir şeyler oldu bana. Başkalarıyla bir arada olmaktan hoşlanmıyorum. Dükkânı bile sevmiyorum artık. Belki hiçbir şey yapmak istemiyorumdur ama sanmıyorum. Dünyada bir sürü insan var, hepsi bir şeyler yapıyor, hepsi yaşıyor. Sen hiç yerinde duramadığın için bilirsin. Evde oturmak bir işe yarar mı?”
Reklam
Sanırım en başta yapısının o zamana dek incelemiş olduğum Latince , Yunanca , Fransızca gibi dillerden baştan başa değişik olmasıydı. Bütünüyle dünyaya değişik bir bakışı anlatan , yepyeni bir dil oluşuydu. Bir de Türkçenin mantıklı oluşu beni kendine bağladı. Biliyorsunuz , Fransızlar dillerinin en mantıklı dil olduğunu söylerler ; oysa hiç de değil. Ama Türkçe gerçekten mantıklı bir dil. Sanıyorum benim için çok yeni oluşu yanında bir de bu özelliği nedeniyle Türkçeyi çekici buldum. Türkçe incelemelerim birçok yılımı aldı. Bu yüzden Türk edebiyatından daha çok Türk dili üzerinde çalıştım. Ama Türk edebiyatı ürünlerini okumaya başladığımda , çok güzel şeyler içerdiğini gördüm. Oysa bunlar Türkiye dışında hiçbir yerde bilinmiyordu. Naima'nın çok iyi bir yazar olduğunu düşünüyorum ama kimsenin bugün onu okuyacağını sanmıyorum. Sonra Halide Edip'i , Refik Haild'i , son zamanda da Haldun Taner'i keşfettim. Haldun Taner dünyanın en yaratıcı öykü yazarlarından biridir. Sabahattin ali.
Sayfa 196 - Prof. Dr. Geoffrey LewisKitabı okudu
"Doğrusu belki ikimizin de iyi ve güzel bir şey bildiğimiz yok; ama, gene ben ondan daha bilginim; çünkü o hiç bir şey bilmediği halde bildiğini sanıyor; ben ise bilmiyorum ama bildiğimi de sanmıyorum. Demek ben ondan biraz bilgiliyim, çünkü bilmediklerimi bildiğimi sanmıyorum."
Bir çocuğun anne babasının söylediği bir yalanı unutabileceğini hiç sanmıyorum.
Sayfa 50
ah! ben bundan sonra bir karı sevmek başkasını sevmek* -burçak’a evet işte sen gülüyorsun ve beni daha geniş bir salona almış oluyorlar gözlerim dönüyor sevdadan, merkezden değil tam beş milyon park oluyorum , mavzerler caba defterime tartışmasız bir kuzu çiziyorum da! şehri ispatlamaktan geliyorum heykeller hala bitmiş bak ben sana ay aldım al ay aldım bak ben sana hem fischer de sebt günü çekilmişti galiba bir defterime kuzu tartışmasız çiziyorum da! sana bir gülü olmamanın biyolojisinden soruyorum de ki : ‘sanmıyorum bu, bir beygirin metale meylettiğini bildirsin’ kalemi kurdelayla dersem babam annemi dövmesin defterime çiziyorum bir kuzu tartışmasız da! rimbaud okumuşuz gibi soluyor şurdaki tank bak hiç sevişmediğimiz için doğruluyor matbaa haydi gel şapkamızı türkiye’ye gömelim defterime bir çiziyorum tartışmasız kuzu da!
Reklam
"Onun yerinden kalktığını ve gözden kaybolduğunu düşününceye dek yürüyüşünü izledim. Ama karanlıkta siluetini görebiliyordum. Başını eğdiğini gördüm. Omuzları titremeye başladı. Daha önce babamı ağlarken gördüğümü hiç sanmıyorum."
Hangisiyle yüzleşmeyi tercih edersiniz, tam yüzünüze karşı bir saldırıyı mı yoksa yılan gibi yüksek çimlerin arasında olanı mı? Arkanız olmazsa önümüz olamaz, inişiniz olmazsa çıkışınız olamaz ve karanlığınız olmadan aydınlığınız, bayağılık olmadan saflık, kötülük olmadan iyilik olacağını da hiç sanmıyorum.
Bayağılık bir hamamböceğidir. Ölmez. Yuva yapar ve gizlenir. Onu öldürebileceğinizi hiç sanmıyorum.
Kanıtlar, kedilerin ilk olarak Mısır'da evcilleştirildiğine işaret ediyor. Mısırlılar tahıl depoluyorlardı, bu da kemirgenleri çekmişti, kemirgenler de kedileri. (Yaşadıkları bölge bazı vahşi kedilerin doğal yaşam alanı olsa da, böyle bir şeyin Mayalar'da yaşandıgma dair hiçbir kanıt yok) Bunun tam olarak doğru olduğunu sanmıyorum. Bütün hikaye bundan ibaret degil. Kediler kemirgen avcısı olarak ortaya çıkmadılar. Sansarlar, yılanlar ve Köpekler daha etkili kemirgen kontrol ajanlarıydı. Kedilerin birer ruhsal refaketci, birer Dost olarak ortaya çıktıklarını ve bu işlevden hiç saşmadıklarını düşünüyorum.
Reklam
-Burak geçen gün getirdiğin kitabı hiç beğenmedim. -Başka kitap getireyim Yalçın Bey ama neden beğenmediniz? -Kadın adamı terk etti. Hem de hiçbir şey söylemeden. Olur mu öyke şey? -Herkes olmasın ister ama hayat bu... Siz kitabı sonuna kadar okudunuz mu? -Aslında kadın adamı terk edince ben de kitabı terk ettim. -Yine mi Yalçın Bey? Bir kere de bitirin şu verdiğim kitapları, belki sonu tam da sizin istediğiniz gibi biter bir gün... -Hiç sanmıyorum Burak. Hem benim istediğim gibi bitse ne değişir ki? Hayatın içinde yaşadıklarımız değişmedikten sonra kitaplarda mutlu olsak ne yazar? -En azından mutlu olduğumuz bir yer bulmuş oluruz ve bence buna değer...
Sayfa 20
- Ne kadar ironik değil mi? Günlerden beri hasta hakkında sayfalarca yazı yaz, sonra tek bir paragrafta özetleyiver durumu. Çok pis bir iş bu. - Tin azından hâlâ nefes alıp verirlerken hastayı tanıma fırsatınız oluyor. Benim böyle bir ayrıcalığım yok mesela. - Sizin yaptığınız işi sevebileceğimi hiç sanmıyorum Dr. Isles. Bazen yaptığım işin farkında bile olmuyorum. Umurumda bile olmuyor. - Peki o zaman neden bu branşı seçtiniz? Neden ölüleri yaşayanlardan daha üstün tuttunuz? - Çünkü onları ilgiye değer buluyorum. Eğer konuşabilselerdi kesinlikle bize ölüm nedenlerini sormak isterlerdi.
Sayfa 300 - Martı YayıneviKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.