Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çocuklarımızla Etkili İletişim Kurmada Kur'ani Referanslar
Müslüman kimliğine sahip olan kimseler için iletişim, kuru bir bilgi alışverişinden çok öte bir şeydir. Buna ebeveyn ve evlat olma rolleri de eklenince mevzunun mozaik yapısı daha da çeşitlenmektedir. Zira Müslüman bir anne babanın evladı ile etkili ve etkin bir iletişim kurmasının dini birtakım gayeleri vardır. Bu da salih ve insanlığa faydalı bir evlat yetiştirme arzusu ve kaygısıdır. Kur'an bizi şöyle uyarmaktadır: "Mal ve çocuklarınızın sizin için birer imtihan olduğunu ve büyük mükafatın Allah katında bulunduğunu bilin." [ Enfal, 8/28 ] Çocuk demek, kimlik ve şahsiyet inşası sürecinde adım adım ilerleyen bir birey demektir. Çocuk demek, geleceğin annesi, babası, öğretmeni, idarecisi, doktoru, esnafı, yardımseveri vb. evsafı taşıyacak olan kimseler demektir. İyi bir inşa sürecinden ve etkileşimden geçmemesi durumunda; geleceğin hırsızı, zalimi, gaspçısı, sömürücüsü, asalağı, başına buyruğu vb. kötü sıfatların sahibi suç makinası bir yetişkin demektir. ... Gülüşüne dünyaları verdiğimiz, ağladığında uykularımızın kaçtığı o küçük masum bedenlerin ileride böyle bir noktaya gelmesi asla istenmeyecek bir durumdur. Bu süreçte bizim hiçbir ihmalimizin olmaması gerekmektedir. Bu sebeple onlarla hiç kopmayacak ve eskimeyecek bir iletişim kurmalıyız. Bu ise; ancak manevi kimlikler ve sorumlulukları göz önüne alarak Kur'an ve sünnet gibi referansları kullanmakla mümkündür.
Sayfa 25 - E-KitapKitabı okudu
“ - Senin yayınların nereye gidiyor yani?.. Özlediğin dünya görüşüne uyulursa hırsızın elini kesmek gerekeceğini unutuyor musun? Bu asırda, elsiz ve kolsuzlardan mürekkep bir cemiyet nasıl hayâl edilebilir?” Dönmeye verdiğim cevap: - Senin gibi çeyrek aydınlar ve papağanvârî ezberlemeciler, hadiselerin ruhunda yatan sır ve hikmetleri nasıl görsün?.. Biz, elleri ve kolları kesik insanlardan mürekkep bir cemiyet inşası yolunda değiliz! Asıl cemiyetin elleri ve kolları kesilmesin diye tek tek fertleri hedef tutucu, içten yetiştirici ve dıştan engelleyici sağlam ve sıhhatli bir cemiyete talibiz. Onun içindir ki, hırsızlık yapılsın ve mukabilinde el ve kol kesilsin, fikri ile değil, hırsızlık yapılmasın ve el kesilmesin gayesiyle bu cezayı benimsiyoruz. Sizin cemiyetinizde herkes hırsız ve kolları yerindedir; bizimkindeyse kimse hırsız değil ve kolları yine yerinde… Hangisi üstün?..”
Reklam
"Ahlak kurallarına bağlı bir okulda kopya çeken çocuk ya da kimsenin kapısını kilitlemediği bir kentteki hırsız gibi, dolandırıcıların da işi dürüstlük ve güvenin hüküm sürdüğü bir ortamda daha kolaydır."
Sayfa 231Kitabı okudu
/şeriatta hırsızlık ,cezası/
Bundan bir hayli zaman önce , bir dönme bana şöyle demişti: -Senin yayınların nereye gidiyor yani?.. Özlediğin dünya görüşüne uyulursa hırsızın elini kesmek gerekeceğini unutuyor musun? Bu asırda, elsiz ve kolsuzlardan mürekkep bir cemiyet nasıl hayâl edilebilir?.. Dönmeye verdiğim cevap: - Senin gibi çeyrek aydınlar ve papağanvâri ezberlemeciler, hadiselerin ruhunda yatan sır ve hikmetleri nasıl görsün?.. Biz, elleri ve kolları kesik insanlardan mürekkep bir cemiyet inşası yolunda değiliz! Asıl cemiyetin elleri ve kolları kesilmesin diye tek tek dertleri hedef tutucu, içten yetiştirici ve dıştan engelleyici sağlam ve sıhhatli bir cemiyete talibiz. Onu içindir ki, hırsızlık yapılsın ve mukabilinde el ve kol kesilsin, fikri ile değil, hırsızlık yapılmasın ve el kesilmesin gayesiyle bu cezayı benimsiyoruz. Sizin cemiyetinizde herkes hırsız ve kolları yerindedir; bizimkindeyse kimse hırsız değil ve kolları yine yerinde... Hangisi üstün?.. Şu var ki, hırsızlığa mâni bu tedbirin, bir de içten, iç terbiye ve telkinle beslenmesi şart...
Bundan bir hayli zaman önce, bir dönme bana şöyle demişti: -Senin yayınların nereye gidiyor yani?.. Özlediğin dünya görüşüne uyulursa hırsızın elini kesmek gerekeceğini unutuyor musun? Bu asırda, elsiz ve kolsuzlardan mürekkep bir cemiyet nasıl hayâl edilebilir?.. Dönmeye verdiğim cevap: -Senin gibi çeyrek aydınlar ve papağanvârî ezberlemeciler, hadiselerin ruhunda yatan sır ve hikmetleri nasıl görsün?.. Biz, elleri ve kolları kesik insanlardan mürekkep bir cemiyet inşası yolunda değiliz! Asıl cemiyetin elleri ve kolları kesilmesin diye tek tek fertleri hedef tutucu, içten yetiştirici ve dıştan engelleyici sağlam ve sıhhatli bir cemiyete talibiz. Onun içindir ki, hırsızlık yapılsın ve mukabilinde el ve kol kesilsin, fikri ile değil, hırsızlık yapılmasın ve el kesilmesin gayesiyle bu cezayı benimsiyoruz. Sizin cemiyetinizde herkes hırsız ve kolları yerindedir; bizimkindeyse kimse hırsız değil ve kolları yine yerinde... Hangisi üstün?.. Dönme, apışıp kalmıştı.
HURRİYET VE İTİLAF NASIL DOĞDU NASIL ÖLDÜ? Dersaâdet-(Akşam) Matbaasında tab olunmuştur 1335-1919 Türk milletinin bana verdiği Mebusluk vazifesini -ki ben istememiştim; zorla kabul ettirilmişti- güzel yapmak için hekimliği, yani sanat ve maişet ve istikbalimi bile bırakıp kendimi büsbütün millet ve politika işlerine vermiştim. Nice sarp
Reklam
Hz. İsa'nın dediği gibi "ilk taşı günahsız olan atsın!" Loto oynayan birini eleştirmek kumarbaza düşmez. Sigara içeni eleştirecek kimse, ayyaş olmamalıdır. Asalak tabiatlı birini ille de biri eleştirecekse, bu hırsız olmamalıdır. Alimin eleştirmeni cahil değildir.
Almanya'ın Bergama İlgisi
Almanların Bergama'ya olan ilgisi, 1865 yılına kadar uzanmaktadır. Bu yıldan başlayarak 1871 yılma kadar devam eden izinsiz kazılar sırasında çıkarılan tarihsel buluntular, yine izinsiz olarak Osmanlı sınırlarından çıkarılarak, Berlin'de sergilenmiştir. Arkeolojik hırsızlıkta sınır tanımayan Almanya, bu defa Bergama'daki kültür hazinelerinin "ruhu”nu oluşturan Zeus Sunağı'na göz dikmiştir. 1877'de başlayan kazılarda elde edilen tüm buluntular, —Zeus Sunağı dahil— numaralanarak takip eden yirmi yıllık süreçte Berlin'e kaçırılmıştır. Mesleki etik kurallarım ihlâl eden çok sayıda hırsız arkeologdan söz edilmektedir; ancak, Bergama'daki tarihsel eser hırsızlığı ve kaçakçılığında tüm bu suçları işleyen-işleten bizzat Alman Devleti'nin kendisidir, tıpkı Osmanlı ve Mısır'daki tarihsel hazineleri yağmalayıp Londra'ya kaçırtan İngiltere gibi. Almanya Bergama'yı o kadar yağmalamıştır ki, sadece Zeus Sunağı'nı sergileyebilmek için ayrı bir müze yapmak gereği doğmuştur. İşte, Pergamon Müzesi'nin 1910'da başlayan inşası, ancak 1930'da tamamlanabilmiştir. Bu müzeyi her yıl ziyaret edenlerin sayısı, Bergama'yı ziyaret eden turistlerden onlarca kat daha fazladır.
Rumeli Hisarı’nın İnşası
Fatih Sultan Mehmet’in ilk taşı 3 Nisan günü koyması rastlantı değildir. O gün Hz.Muhammed’in doğum günüdür. Son taşın konulduğu 12 Ağustos ise Regâip kandilidir. Bu zaman aralığı 132 gün olup, hisarın yapımı özellikle bu zaman diliminde tamamlanmıştır. Çünkü, II.Mehmet imzasını yalnızca taşlarla İstanbul Boğazı’nın kıyısına değil, gün hesabıyla da tarihe atmak düşüncesindedir ve bunu da başarmıştır. Rumeli Hisarı’nın inşasını kapsayan 132, ebced hesabıyla Muhammed kelimesinin sayısıdır!
Sevgili kardeşlerim. Buraya size, beyaz adama meydan okuduğumu söylemeye geldim. Beyaz adamı, dünyadaki en büyük katil olmakla suçluyorum. Beyaz adamı, dünyadaki en büyük köle tüccarı olmakla suçluyorum! Bu dünyada beyaz adamın gittiği hiçbir yerde barış ve huzur görülmemiştir. Gittiği her yeri cehenneme çevirdi. Gittiği her yere yıkım götürdü. Onu bu yüzden suçluyorum. Onu, dünyadaki en büyük insan taciri olmakla suçluyorum. Onu, dünyadaki en büyük katil olmakla suçluyorum! Bu dünyadaki en büyük hırsız ve zalim olmakla suçluyorum! Beyaz adamı dünyadaki en büyük hain olmakla suçluyorum! Dünyadaki en büyük sarhoş ve pislik olmakla! Suçlamaları reddedemez. Suçunu inkâr edemez! Bu suçların kanıtlarıyla yaşıyoruz! Siz de, ben de kanıtız. Siz Amerikalı değil Amerika'nın kurbanlarısınız! Buraya gelmek sizin seçiminiz değildi. Siz, siyah adam ve siyah kadınlar, "Bizi alın da Amerika'yı birlikte inşa edelim." demediniz. Size,"Zenci, gemiye bin seni Amerika'nın inşası için götüreceğim." denildi. Burada doğmak sizi bir Amerikalı yapmaz. Ben Amerikalı değilim. Siz Amerikalı değilsiniz. Siz Amerika'nın kurbanı olan, 22 milyon siyah insandan birisiniz. Siz ve ben biz hiç demokrasi görmedik. Georgia'daki pamuk tarlalarında demokrasi görmedik. Burada demokrasi yok. Harlem sokaklarında, Brooklyn sokaklarında, Detroit sokaklarında ve Chicago'da demokrasi görüyor musunuz? Burada demokrasi yok. Hiç demokrasi görmedik! Tüm gördüğümüz ikiyüzlülük! Biz bir Amerikan rüyası görmüyoruz. Yalnızca Amerikan kâbusunu yaşıyoruz. Malcom'u dinleyen kalabalık: Malcolm'u seviyoruz! Malcolm'u seviyoruz!
Reklam
Sevgili kardeşlerim. buraya size, beyaz adama meydan okuduğumu söylemeye geldim. beyaz adamı, dünyadaki en büyük katil olmakla suçluyorum. beyaz adamı, dünyadaki en büyük köle tüccarı olmakla suçluyorum! bu dünyada beyaz adamın gittiği hiçbir yerde barış ve huzur görülmemiştir. gittiği her yeri cehenneme çevirdi. gittiği her yere yıkım