Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Platon etrafımızda, doğada gördüklerimizi idealar dünyasında -ve dolayısıyla insan ruhunda- var olanların yansımasından ibaret sayar.
Platon ve İdealar Kuramı
...içinde bulunduğumuz dünyanın duyusal-bireysel nesnelerinin de bu tür modelleri örnekleri olduğunu kabul etmemiz gerekir. İşte bunlar İdealardır; yani duyularla değil, ancak akılla, düşünce ile kavranması mümkün olan şeylerdir. Bu İdeaların özellikleri nelerdir? Onlar ezeli, ebedi, hareketsiz, değişmez şeylerdir. En önemli özellikleri ise tümel ve madde-dışı olmalarıdır. Bir örnek vermek gerekirse bu dünyada doğan, büyüyen, ölen, birbirinden farklı bireysel-duyusal milyarlarca insan olmasına karşılık, İdealar dünyasında; doğmamış, ölmeyecek olan, asla değişme içinde bulunmayan tek bir ”İnsan” İdeası (kendinde insan) vardır. Platon, duyusal dünyadan ayrı bir yerde bu varlıkların olduğunu düşünmekte ve insanın kendi zihni ile bunları bilebileceğine inanmaktadır. Bunun doğal bir sonucu, Platon’un, insan zihninin de aslına bakılırsa bu, duyusal olmayan dünyaya ait bir varlık olduğu, ancak ondan bir nedenle “düşmüş” olduğu görüşü olacaktır. O halde, insan zihni veya insan ruhunun kendisi de “tinsel”, yani maddî-olmayan bir dünyaya ait olan maddî-olmayan bir tözdür.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Être; Akl-ı Evvel, Faal Akıl, Nur-u Muhammedi
Platon böylece iki dünya görüyordu: 1) Duyularla kavradığımız değişen, görünüşlerden ibaret olan, oluş (devenir) dünyası: Buraya işittiğimiz, duyduğumuz, dokunduğumuz, doğan, büyüyen, dağılan ve değişen canlı ve cansız bütün şeyler, bu şeyler ile ilgili insanların duyguları, hayalleri, tasavvurları girer. Biz bu değişen oluş dünyasının içinde yaşıyoruz. Kendimiz de ondan bir parçayız. Orada sabit, tümel hiçbir şey görmüyoruz. 2) Fakat bir de akılla kavradığımız, değişmeyen, asıl öz ve gerçek olan, varlık (Être) dünyası vardır. Bu dünya ötekinin üstündedir. Onu duyularımızdan hiçbirisiyle kavrayamayız. Ona yalnız duyularımızdan sıyrılmak ve akıl gözüne yükselmek suretiyle ulaşabiliriz. Fakat hakiki varlık yalnız bu dünyaya, yani idealar dünyasına aittir. Platon’a göre idealar değişmeyen varlıklardır. Onlar duyular dünyasında gördüğümüz her şeyin ilk örnekleri (arketip) veya önceden var olan örnekleridir (prototip).
Sayfa 193 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Platon'a göreyse, idealar dünyasında var olmayan hiçbir şey doğada da var olamaz.
Sayfa 124 - PAN YAYINCILIK, 56. BASIMKitabı okudu
İnsan doğadaki biçimleri algıladıkça ruhta yavaş yavaş zayıf bir hatırlayış gerçekleşir. İnsan bir at görür-ama mükemmel olmayan bir at. Bu ruhun bir zamanlar idealar dünyasında görmüş olduğu mükemmel atı belli belirsiz hatırlaması için yeterlidir. Böylece ruh asıl evini özlemeye başlar tabii. Platon bu özleme eros diyordu. Bu sözcüğün anlamı sevgidir. Yani ruh kendi asıl kökenine yönelik bir tür "aşk dolu özlem" hissetmeye başlar. Artık bedeni ve duyusal olan her şeyi yetersiz ve önemsiz saymaktadır. Sevginin kanatlarında idealar dünyasındaki yuvasına uçmak ister. Bedenin zindanlarından kaçıp kurtulmayı arzular.
200 syf.
·
Puan vermedi
"Her şeyi bilmektense, kendim olmaya çalıştım..."
"Sokrates, M.Ö. 470 yılı civarında Atina’da doğdu. Genellikle “Gnothi Seauton” ilkesini yani “Kendini Bil” felsefesini savunması ile bilinir. Öğrencilerinde Platon ise yazılı eser bırakmayan Sokrates’e, sürekli eserlerinde yer verir. Sokrates’in Savunması kitabında Sokrates’e yapılan suçlamalar, Sokrates’in bu suçlamalara verdiği yanıtlar, bu
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Yayınları · 202052,6bin okunma
Reklam
Platon'a göre en yüksek gerçek, akıl aracılığıyla düşündüğümüz şeydir. Aristotales ise en yüksek derecedeki gerçeğin duyularla algılanan ya da duyumsanan şeyler olduğundan emindir. Platon etrafımızda, doğada gördüklerimizi idealar dünyasında -ve dolayısıyla insan ruhunda- var olanların yansımasından ibaret sayar. Aristotales tam tersi görüştedir: İnsan ruhunda bulunan şeyler, doğadaki varlıkların bir yansımasıdır.
Sayfa 124Kitabı okudu
Platon daha da ileriye giderek, ruhun bir vücuda yerleşmeden önce de varolduğunu söylüyordu. Ruh önce idealar dünyasında varolur. Ruh bir insan vücuduna girer girmez mükemmel ideaları unutur. Böylelikle bir süreç başlar, evet, muhteşem bir süreç! İnsan doğadaki biçimleri algıladıkça ruhunda ufak kıpırdanmalar olur. İnsan bir at görür - mükemmel olmayan bir at yani. Bu, insanın ruhunda, ruhun bir zamanlar idealar dünyasında gördüğü mükemmel "at" konusunda ufak bir kıpırdanma olmasına yeter. Böylece insanın içinde, ruhun gerçek yuvasına bir özlem uyanır. Platon bu özlemi EROS diye adlandırır. Eros, sevgi demektir. Yani ruh, gerçek yuvasına "sevgi dolu bir özlem" duyar. Bu andan itibaren hem vücut hem de duyularla algılanan her şey mükemmelliğini yitirir ve önemsizleşir. Ruh sevginin kanatlarında "yuvasına", idealar dünyasına doğru yola çıkar. Ruh, "vücudun zindanından" kurtulur.
Sayfa 91
İdealar Dünyasında
Kendi kafasıyla düşünen hürdür, adaletine inandığı bir dâvâ için dövüşen hürdür. Hürriyet fetihtir, başkalarından dilenilmez.
Sayfa 197Kitabı okudu
331 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
" Nihayetinde bu dünyada mutlak manada sahip olduğumuz hiçbir şey yoktur " Kitabın benim için en ilgi çekici kısmı bu cümleydi. Çoğu satırında düşündüren ve hayattan soyutlayan cümlelerle dolu bu kitapta beni etkileyen yukarıdaki cümle oldu. Platonun dediği gibi gölgeler dünyasında yaşadığımızı varsayarsak evet bu dünya idealar dünyasıdır öyleyse gerçek nedir, varlık nedir? Bu dünyada sahip olduğumuz tüm özellikler gerçekten var mıdır, yitirince mi varolurlar// değerlerini anlarız? Felsefe yapmayalım neyse hocam. Çok etkileyici bir kitap
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,5bin okunma
Reklam
160 syf.
·
Puan vermedi
Sevgili Descartes'ın kaleme aldığı bu kitap beni çok heyecanlandırmıştı.. tam olarak hayal ettiğim gibi çıkmadı ama yine de Sezarın hakkı Sezara..  Descartes kitapta o kadar incelikle ve gözlem gücünün doruklarına vararak öyle bir inceleme yazmış ki şaşırmamak ve saygı duymamak elde değil.. tutkuların ya da öfke, sevgi, keder, sevinç vs. gibi duyguların insan bedenindeki yansımalarını, etkilerini tarif ediş şekli tam manasıyla kitabı kendi zamanının başyapıtı yapmaya yeter de artar bile..  Kitap benim için fazla teknikti, bilimseldi, maddiydi.. ben metafizik okumak istiyordum oysa ki.. gerçek manada bilimin tanımlayamadığı, görüşün ötesinde kalan ruhun tutkularını, hezeyanlarını, çırpınışlarını, savaşlarını okuyarak taşıdığım ruhu tanımlamak istiyordum ya da tanımak.. aslında öyle derin bir varoluşa sahibiz ki bu dünyadaki halimiz o derin varoluşun izdüşümü sadece.. Sevgili Platon'un da dediği gibi  idealar dünyasında saklı asıl gerçeklik ve ben küçük dünyam başımı her döndürdüğünde biraz daha iyi anlıyorum Platon'un ne demek istediğini.. Aklım, kalbim, idrakim sınırlandırılmış olsa da yine de sezinleyebiliyorum ruhumun bir yolculuk halinde olduğunu; geldiği ve gideceği bir yer olduğunu.. John locke'un sandığı gibi boş bir levha değil zihnimiz.. Aslında her şey orada ama üstü örtülmüş.. Evet; kalbimiz, aklımız, gözlerimiz, kulaklarımız, bedenlerimiz sınırlandırılmış olabilir ama ruhumuz değil.. O her şeyi biliyor yalnızca ona kulak vermeyi öğrenmemiz gerekiyor.. 
Ruhun Tutkuları
Ruhun Tutkuları
René Descartes
René Descartes
Ruhun Tutkuları
Ruhun TutkularıRené Descartes · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,194 okunma
Duyular dünyasında öncelikle geçerli olan bilgi her şeyin "aktığı", hiçbir şeyin sağlam ve kalıcı olmadığıdır. Duyular dünyasında hiçbir şey varlığa sahip değildir, birçok şey oluşup var olur ve sonra da yitip gider. Diğer kısım idealar dünyasıdır. Aklımızı kullanarak bunun hakkında kesin ve emin bilgiye sahip olabiliriz. Yani idealar dünyası duyular aracılığıyla bilinemez. Buna karşılık idealar (ya da biçimler) ebedî ve değişmezdir.
Sayfa 102Kitabı okudu
Ruh bizim vücudumuza gelip yerleşmeden önce de, var olmuştur. Bir zamanlar idealar dünyasındaydı ruh. Ama bir insan bedeninde yeniden kendine geldiğinde, mükemmel ideaları unutmuştur artık.Ve sonra bir şey olur, harika bir süreç başlar. İnsan doğadaki biçimleri algıladıkça , ruhta yavaş yavaş zayıf bir hatırlayış gerçekleşir. İnsan bir at görür ama mükemmel olmayan bir at. Bu ruhun bir zamanlar idealar dünyasında görmüş olduğu mükemmel atı belli belirsiz hatırlaması için yeterlidir. Böylece ruh asıl evini özlemeye başlar tabii. Platon bu özleme Eros diyordu. Bu sözcüğün anlamı sevgidir. Yani ruh kendi asıl kökenine yönelik bir tür "aşk dolu özlem" hissetmeye başlar. Artık bedeni ve duyusal olan her şeyi yetersiz ve önemsiz saymaktadır. Sevginin kanatlarında idealar dünyasındaki "yuvasına" uçmak ister. Bedenin zindanından kaçıp kurtulmayı arzular..
Bu ruhun bir zamanlar idealar dünyasında görmüş olduğu mükemmel atı belli belirsiz hatırlaması için yeterlidir. Böylece ruh asıl evini özlemeye başlar tabii. Platon bu özleme "eros" diyordu. Bu sözcüğün anlamı "sevgidir"...
"Şimdilik bir Platon hayranıyım ama ideaların ya da örnek biçimlerin başka bir gerçeklikte var oldukları konusunda haklı olduğundan pek emin değilim. Elbette ruhumuzda var bunlar ama şu anki düşünceme göre, bu çok farklı bir şey. Şunu da üzülerek itiraf etmeliyim ki ruhumuzun gerçekten ölümsüz olduğuna henüz yeterince ikna olmuş değilim. Şahsen benim daha önceki yaşamımdan hatırlayabildiğim bir şey yok. Eğer ölen babaannemin ruhunun idealar dünyasında rahat ettiğine beni inandırabilirseniz çok sevinirim."
163 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.