Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
192 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Uzun süredir okuma listemde yer alıyordu. Açıkçası beklediğimden çok farklı buldum. Dindar bir ailede yetişen ancak zamanla tersine bir dönüşüm yaşamış olan yazarın, bu eserinde inancı sorgulamanın ötesinde, kendi düşünce hayatında idama mahkûm ettiği görülüyor. Kitapta anlamakta zorlandığım, katılmadığım hatta abartılı bulduğum pek çok husus
Çürümenin Kitabı
Çürümenin KitabıEmil Michel Cioran · Metis Yayınları · 202110,4bin okunma
Kabullenmek boyun eğmek mi demek?
~•~ Birçok insan için kabullenmek olumsuz bir anlam ifade ediyor, sanki savunma halini bırakmak ya da boyun eğmek gibi anlamlara çekiliyor. Daha da kötüsü sanki vazgeçmek gibi algılanıyor. Ama boyun eğmekle kabullenmek arasında hayati öneme sahip bir fark var: Boyun eğmek mücadele etmeden her şeye razı gelme haliyken, aktif kabullenme elinden geleni yaptıktan sonra artık yapacak bir şey yok deyip cesaretle kabullenmektir. ~•~
Reklam
Muhafazakârlar, şimdinin iyileştirilebileceğinden kuşku duyar ve geleceğe, şimdiki zamana uygun bir biçim vermeye çalışırlar. Onların geçmişle ilgisi şimdiyi güven altına almak içindir. "Süreklilik hissini, bugün kırdığımız potların insan doğasına özgü olduğunun, yeni modalarımızın son derece kadim sapkınlıklar olduğunun, tehdit altındaki sevilen şeylerin geçmişte de bir o kadar sarsıldığının teminatını istiyordum." Muhafazakârlar ne kadar da şüpheciler gibidir sahiden! "Var mı kimsenin, 'Bak bu yeni!' diyebileceği bir şey? Her şey çoktan, bizden yıllar önce de vardı." Şüpheciler için de şimdiki zaman, olmuş ve olacak şeylerin toplamıdır. "Ne var idiyse, olacak odur; ve ne yapıldı ise, yapılacak odur; ve güneşin altında yeni bir şey yok." Liberallere göre şimdiki zaman, geçmişin meşru çocuğudur ve daha iyi bir geleceğe doğru devamlı olarak büyümekte ve gelişmektedir; öyle ki, onlara göre şimdiki zamana zarar vermek geleceği sakatlamak anlamına gelir. Demek ki her üçü de şimdiki zamanın üzerine titremektedir ve tahmin edileceği üzere, fedakârlık fikrini benimsemekte istekli değildirler. Fedakârlığa dönük tavırların en iyi ifade edenler şüphecilerdir: "Çünkü canlı bir köpek ölü bir aslandan daha iyidir. Çünkü yaşayanlar öleceğini biliyor, ama ölüler hiçbir şey bilmiyor.. güneşin altında yapılanlardan bir daha payları olmayacaktır."
“Yaratıklar, gülün ve korkmayın. Artık dilsiz ve akılsız olmadığınıza göre sürekli ciddi olmanıza gerek yok. Çünkü adalet gibi, şakalar da ifade yoluyla gelir.”
“Senin zırvalarına ayıracak zamanım yok. Yarın dailerin huzurunda yargılanacaksın. Çarptırılacağın cezayı da zaten biliyorsun. Bir daha benimle konuşamayacaksın. Annene ne söylememi istersin?” “Bana böyle bir baba seçtiği için ona teşekkür ettiğimi söyle. Bir hayvan bile yavrusuna daha iyi davranırdı.” “Çünkü bir hayvan da ondan. Ama
19. BölümKitabı okudu
1984'teki uydurma dil veya aldatma dili ne kadar az kelime kullanılırsa insanların görüşlerini o kadar az ifade edecektir gerçeğine dayanır. Ancak bunun daha da ötesi var çünkü 5 duyuya dayalı bu realitede biz düşünce eyleminde kelimelerle ifade ediyoruz. Kullanılan dili sınırlamak özgürce düşünme imkanınıza yok edecektir.
Reklam
Turan: Hocam çok emek verdiğiniz "İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi" açıldı ve ziyaretçileri kabul ediyor. Müzenin açılışının üzerinden yaklaşık iki ay kadar süre geçti. Ne tür tepkiler aldınız? Sokaktaki insanın, bilim dünyasının, Avrupa'nın tepkisi... Sezgin: Bir Alman hanımla İngilizce konuştum. Ona, müzeyi nasıl bulduğunu, neler gördüğünü sordum. Bana, "gözlerine inanamadığını" söyleyerek, "Biz, Müslümanların bu kadar ileri olduklarını bilmiyorduk" dedi. Sonra da o hanım bana şunu sor- du: Peki Müslümanlar medeniyet tarihinde bu kadar ilerledilerse neden şimdi bu kadar gerideler?" Bu çok zor bir soruydu. Cevabı yok, demiyorum ama çok zor bir soru. Orada kadıncağıza bir şeyler söyledim. Bana inandığını söyledi. Müsaade ederseniz beni en fazla duygulandıran şeyi söyleyeyim. Bir gün Müzeye eşimle gittim. Eşim Alman bir şarkiyatçıdır. İslam ilimleriyle uğraşan Müslüman bir Alman. Benim bütün başarılarımda büyük payı olan birisidir. Çok üzüntülü günlerimde daima bana cesaret veren, yardım eden, bu müzenin kurulması için beni mütemadiyen teşvik eden insan odur. Türk halkı karşısında, ona olan şükran borcumu ifade etmeyi bir vazife addediyorum.
Sayfa 100Kitabı okudu
"Nereden geldiğim, diğerlerinin nereden geldiği zerre kadar umurumda değil. Nerede ve kiminle olduğum, insanlık gururu, barış ve adalet umurumda benim. Biri nereden geleceğini seçemez." "Kökenlerinizi reddediyorsunuz yani?" "Kendimi onlarla ifade etmeye ihtiyacım yok. Önemli olan, nerede doğduğumuz değildir, birey olabilme yetimizdir. Bir yerde doğmak kişisel duyguların, yemek yeme zevkinin, koku duygusunun, müzik ve manzaraya dair tercihlerin belirleyici faktörü olabilir, fakat ben doğduğum yerin olduğum bireyi etkilemesine asla izin vermem."
Sayfa 126
Venizelos, Yunan birlikleri Anadolu'nun içlerine doğru ilerlerken bir yandan da Ermeniler'i Trabzon üzerindeki taleplerinden vazgeçirmeye çalışmaktaydı. Nihayet Venizelos bu çabalarında başarılı olmuş ve 11 Ağustos 1920'de Aharonian ile anlaşmıştı. Buna göre Ermeniler, Trabzon üzerindeki taleplerinden vazgeçmişlerdi. Bunun
Sayfa 85 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Düşünün
İrade nedir, diye sordu. - İnsanın karar verdiği şeyi yapabilme gücüdür. Bu ayrıcalık tüm varlıklar içerisinde sadece insana özeldir. Bu ayrıcalığa sahip olması ona sorumluluk da yükler. Düşünme sorumluluğu. Düşünme çok ama çok özel bir yetidir. Canlı-cansız bütün varlıklar arasında düşünme yetisine sahip tek varlık insandır. Bu özelliğiyle
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.