Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ey İslâm yavruları! Bombaların nağmeleri, topların gürültüleri, uçakların uğultuları, tank sesleri, eğitiminizin nağmeleri olsun. Dünyanın rahat ve huzuru içinde yaşayan, lüks hayat süren ve mideleri şişkin kimselerin nağmeleri ve yatakları sizin büyüyüp gelişeceğiniz yerler olmamalıdır. Ve ey sen Müslüman hanım! Sana anlatmak istediklerim çok,
Sayfa 21
1161. Sa'd İbni Ebû Vakkâs radıyallâhu anh şöyle dedi: Bir gün Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ile beraber Medine’ye gitmek üzere Mekke’den yola çıkmıştık. Azverâ denen yere yaklaştığımızda Resûl-i Ekrem bineğinden indi. Sonra ellerini kaldırarak bir süre dua etti. Sonra secdeye kapandı, uzunca bir süre secdede kaldı. Tekrar ayağa
Reklam
Tanrıların ve ölümlülerin çağı Tanrıların yalnız yaşadığı çağ ile insan ilişkilerine ilahi müdahalenin sınırlı olduğu çağ arasında köprü kurma, tanrıların ve ölümlülerin birlikte hareket ettiği bir geçiş çağıydı. . Bunlar, grupların daha sonra olduğundan daha özgürce karıştığı dünyanın ilk günleriydi. . Bu masalların çoğu daha sonra
"Umudu korku izler. Bu iki duygunun birbirini izlemesine şaşma. İkisinin ruhu da kararsızdır, ikisi de geleceğin bekleyişi içinde endişelidir. İkisinin de en büyük nedeni, bugüne uymamamızdan, düşüncelerimizi hep ileriye atmamızdan ileri gelir. Bu yüzden insan türünün en büyük nimeti olan ileriyi görme niteliği, bir kötülüğe dönüşmüştür. Vahşi hayvanlar gördükleri tehlikelerden kaçarlar. Kaçıp kurtuldukları zaman da güven duygusu içindedirler artık. Oysa bize hem gelecek hem de geçmiş işkence eder. Elimizin altındaki birçok nimet zarar verir bize: Bellek, korkunun işkencesini geri getirir, öngörme onun önüne geçer. Hiç kimse sadece o günün sorunları yüzünden mutsuz değildir ki!"
Mirac
Hakk'ın, şanlı elçisine büyük bir hüzün gelmişti, Onun, bütün semaları gezeceği gün gelmişti. Akılların ermediği binbir lutuf, binbir nimet Görülecek kutlu gece ermiş idi en nihayet. Ağırlamak üzre onu, o sevgili Peygamber'i, Yere, göğe emir gitti, ne yapılsa vardı yeri. Toprakla su âleminde, hüküm süren kanunlara, "Çalışmayı
Sizler, kendinizden yukarı mertebelerdeki sıhhatli olanlara bakıp şekva (şikâyet) edemezsiniz. Belki siz, kendinizden sıhhat noktasında aşağıda bulunan biçarelere bakıp şükretmekle mükellefsiniz. Senin elin kırık ise kesilmiş ellere bak! Bir gözün yok ise iki gözü de olmayan âmâlara bak! Allah'a şükret. Evet, nimette kendinden yukarıya bakıp
Sayfa 125 - NesilKitabı okudu
Reklam
Allah'ın insana bahşettiği en büyük iki nimet olan akıl ve iradeyi yitirerek, kendini şeyhin bendesi ve köpeği haline sokacak kadar alçaltır. Müslüman bir şahısta olması gereken izzet-i nefsi ve şahsiyeti kaybeder.
Sayfa 203Kitabı okudu
Örneğin Polonya kökenli Amerikalı karım Marie ile Berlin'den Varşova'ya uçarken, Marie uçaktan, Almanya ile Polonya'nın gözle seçilemeyecek şekilde birleştiği düzlüklere bakıp, Polonyalıla- rın tarih boyunca akıl sağlıklarını korumalarını sağlayan kara mizahla, şöyle demişti: "Tank savaşı için bulunmaz bir nimet!"
Sayfa 265Kitabı okudu
O hâlde ölümün iyi bir şey olduğuna dair büyük bir umut bulunduğunu düşünebiliriz. Ölüm şu iki şıktan biridir. Ölüler ya hiç var olmaz ve hiçbir şey hissetmezler ya da söylendiği gibi ölüm bir değişimdir, ruhun buradan başka bir yere göç etmesidir. Hiçbir duygunun faaliyette bulunmaması, [40d] uyuyanın hiçbir rüya görmediği derin bir uyku olması durumunda, ölüm muhteşem bir kazanç sayılabilirdi. Bir insanın hiçbir rüya görmeden uyuduğu bir geceyi hayatının diğer gece ve günleriyle karşılaştırdığını varsayalım. Bütün hayatı boyunca yaşadığı kaç gün ya da gecenin bu rüyasız geceden daha güzel ve hoş olduğuna karar vermesi gerektiğinde, sadece sıradan bir insan değil, kralların en büyüğü bile olsa bu gün ve gecelerin çok az olduğunu görecektir. Eğer ölüm öyle bir şeyse, ben onu bir kazanç olarak nitelerim, çünkü bu durumda sonsuzluk tek bir geceden daha uzun değilmiş gibi görünüyor. Öte yandan söylenenler doğruysa, yani ölüm buradan başka bir yere göç etmek anlamına geliyorsa ve bütün ölüler oradaysa, bundan büyük bir nimet düşünebilir misiniz sayın yargıçlar?
Sayfa 61
Hûd
‌ الٓـرٰ۠ كِتَابٌ اُحْكِمَتْ اٰيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِنْ لَدُنْ حَك۪يمٍ خَب۪يرٍۙ Elif Lâm Râ. Bu Kur'an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır.
Reklam
Tutkuların sona ermesi, korku için bile bir deva sağlarmış: "Bir şey ummaz olursan, korkmaz da olursun." ... Umudu korku izler. Bu iki duygunun birbirini izlemesine şaşma. İkisinin ruhu da kararsızdır, ikisi de geleceğin bekleyişi içinde endişelidir. İkisinin de en büyük nedeni, bugüne uymamamızdan, düşüncelerimizi hep ileriye atmamızdan ileri gelir. Bu yüzden insan türünün en büyük nimeti olan ileriyi görme niteliği, bir kötülüğe dönüşmüştür. Vahşi hayvanlar gördükleri tehlikelerden kaçarlar. Kaçıp kurtuldukları zaman da güven duygusu içindedirler artık. Oysa bize hem gelecek hem de geçmiş işkence eder. Elimizin altındaki birçok nimet zarar verir bize: Bellek, korkunun işkencesini geri getirir, öngörme onun önüne geçer. Hiç kimse sadece o günün sorunları yüzünden mutsuz değildir ki!
Sayfa 42 - JaguarKitabı okuyor
Hûd
‌ الٓـرٰ۠ كِتَابٌ اُحْكِمَتْ اٰيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِنْ لَدُنْ حَك۪يمٍ خَب۪يرٍۙ Elif Lâm Râ. Bu Kur'an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır.
Tabiînden bazı zatlar, bir anda onu karşılarında görünce "Ne mutlu Resûlullah'ı (sas) gören bu iki gözün sahibine... Keşke senin yerinde olsaydık ey Mikdâd! Keşke senin yaşadığın zamanda ve zeminde biz yaşasaydık, o zaman biz de Allah Resûlü'nün sahâbesinden olur, bu şerefe nail olurduk." demişlerdi. Böyle bir temenniye Mikdâd b. Amr şöyle bir cevap vermişti: “Hayır, bunu istemeyin ve böyle demeyin. O zamanda yaşayıp o zeminde yaşayıp imandan mahrum da gidebilirdiniz. Biz nicelerini gördük ki böyle gittiler. Ama siz görmeden O'na iman ettiniz. Bu büyük bir nimet, size düşen ah vah etmek değil, size bahşedilen iman nimetinin şükrünü eda etmenizdir.”
Sayfa 264
Nisâ
‌ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَث۪يراً وَنِسَٓاءًۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذ۪ي تَسَٓاءَلُونَ بِه۪ وَالْاَرْحَامَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَق۪يباً Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden
Bakara
‌ ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. Bakara 2 ‌ اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak
414 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.