Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
‌❝Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferuatına kadar bunu sezeriz. Fakat hiçbir şey idrak etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh herşeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.‌❞
... Ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizim muammanın derinliklerine atar ve boğar.
Sayfa 44 - ÖtükenKitabı okuyor
Reklam
mutluluktan neredeyse kahkaha atacaktı. Ama bu hayatta hiçbir şey uzun sürmez; ikinci kez duyduğu mutluluk da ilkine oranla pek cansızdı. Üçüncü kez duyacağı mutluluk biraz daha zayıflayacaktı, en sonunda da yok olup gidecekti. O da eski ruh haline dönecekti, tıpkı taşların suda sektirilmesiyle oluşan halkaların bir süre sonra kaybolması gibi...
Tasavvuf da ki uruç, devir nazariyesi... yorumda
Plotinos'un evreninde iki hareketin var olduğunu gör­mekteyiz: Bunlar biri yukarıdan, Bir' den, birlikten aşağıya, çokluğa, çok ola­na, duyusal-fiziksel dünyaya inen hareket, diğeriyse bunun tersine olarak aşa­ğıdan, Ruh'tan yukarıya, çokluktan birliğe doğru giden harekettir. Birinci ha­reket bize ezeli olarak aşkın ilkesinden, İlk İlke'den, Bir veya Tanrı'dan çıkan canlı gerçekliğin düzenli yapısı ile ilgili akılsal bir açıklama sağlar ki, buna Plotinos'un felsefi tasarımı diyebiliriz. İkinci hareket ise varlığın veya gerçek­liğin her aşamasını yaşaması ve onda etkin olması mümkün olan bireysel in­san ruhunun, birbirini izleyen sürekli bir arınma ve yükselme süreci sonunda evrenin ilkesi olan İlk ilke'ye ulaşıp onunla birleşmesi ve böylece kendisi için mümkün olan mutluluk ve kurtuluşa erişmesinin yolunu gösterir ki, buna da Plotinos'un dinsel tasarımı diyebiliriz.
Sayfa 89 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Memleketini güzel bulan insan daha yolun başındadır; her yeri kendi yurdu gibi gören insan güçlüdür; ama bütün dünyayı yabancı bir ülke gibi gören insan mükemmeldir. Yolun başında olan ruh sevgisini dünya üzerindeki tek bir noktaya sabitlemiştir; güçlü insan sevgisini her yere yaymıştır; mükemmel insan ise sevgisini söndürmüştür. St. Victorlu Hugo
Sayfa 20 - MetisKitabı okudu
Maniheizm
Maniheizm, Sasani İmparatorluğu'nda İranlı vaiz I. Mani (216-274) tarafından kuruldu. Doğu'da Çin'e ve Batı'da Roma İmparatorluğu'na kadar yayıldı ve dünyanın en yaygın dinlerinden biri ve Hristiyanlığın en büyük rakibi hâline geldi. Part mirasından Mani Güney Babil'de doğdu ve yirmi dört yaşında, iki vahiyden ikincisini aldıktan sonra vaaz vermeye başladı. Kendisine Buda, Zerdüşt ve Hz. İsa da dâhil önceki peygamberlerin öğretilerini bütün halklar için evrensel bir dinle tamamlayan bir Işık Havarisi olarak gördü. Maniheizm, ruh ya da ışığın iyiliğinin kötü madde ve karanlığa karşı olduğunu öğreten düalist bir dindi. İnsan ruhları maddeye karışmıştı: Çileci bir hayat süren insanlar ışığa ve cennete geri döneceklerdi ancak bedensel şeyleri kucaklayanlar maddi dünyada yeniden doğacaktı. Aziz Augutine 387'de Hıristiyan olmadan önce Maniheistti. Maniheizm, on dördüncü yüzyıla kadar Çin'de varlığını sürdürdü ve on ikinci yüzyıl Fransa'sındaki sapkın bir Hristiyan mezhebi olan Katharları etkiledi.
Sayfa 322 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Demet Aşkın yazdı... EFELYA & ŞİİRKENT'İN NARÇİÇEĞİ YA DA FERHAT İLE ELİF... "vakit çiy demi adını fısıldıyor gecenin dudakları neredesin..." Yazar ve şair Mehmet Binboğa'nın ilk romanı olan Efelya'yı bir gecede bitirmiştim. Efelya'da hikâye; Erzurum- Eskişehir, Italya
Bugün e düşen kitap: EFELYA // Mehmet Binboğa Mühür Yayınları, İstanbul, Eylül 2020 ** " bir ilkokul bahçesidir gözlerin çocuklar teneffüste..." Şiirleri ve mizahi öyküleriyle tanıdığımız Mehmet Binboğa' nın ilk romanı Efelya, adından da anlaşılacağı üzere, modern zamanların gizemli ve düşsel bir aşk öyküsünü konu alıyor. Bir nevi çağdaş Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı' sını buluyorsunuz satırlar arasında. Gittikçe yalnızlaşan günümüz insanının, imkansız bir aşka sığınmasını destansı bir dille anlatmış Mehmet Binboğa. Yalın ve şiirsel dili, okuru sıkmayacak kadar uzun cümleler ve zaman zaman şiirlerle, zaman zaman ince bir mizahla bezediği sayfaları romanı daha da okunası kılıyor. Eskişehir ve İtalya betimlemeleriyle bir şehri ve bir ülkeyi okuruna ilk kez ya da yeniden gezdirerek, hem zamana hem de mekana rehberlik ediyor Mehmet Binboğa. Belli ki yayımlanmak üzere olan bu dizinin ikinci kitabı; "Şiirkentin Nar Çiçeği" ni de aynı ilgi ve heyecanla okuyacağım. Kitaptan notlar: "... Bana bak Ferhat, kafamı kızdırma; kalkar giderim! Yahu ben o kahvaltıları on yıldır hazırlamaktan bıktığım için sana aşık oldum; belki bu hayatta başka bir yaşam, başka bir ruh var sandım. Ne bileyim başka bir iklim mümkündür diye şiirlerinin peşinden sana kadar geldim. Bizim geleceğimiz yok anla artık ve "an" ı yaşa! Yok öyle kahvaltı sofraları, eşli dostlu misafirler, sanat edebiyat sohbetleri.. Unut sen bunları, öyle hayaller de kurma lütfen.. "
Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hâdise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiç bir şey idrak edemeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatamaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.
"Anladınız mı beni? Çarmıhtakine karşı Dionyssos..."
Bugüne değin “doğru” (Wahrheit) dedikleri ne varsa yalanın en kötüsü, en iki yüzlüce, en iğrendirici biçimi olarak açığa çıkarılmıştır: o kutsal “sözde neden”, insanlığı d ü z e l t m e k , gerçekte yaşamın iliğini, kanını emecek bir kandırmaca olarak töre bir kan emicilik olarak ortaya çıkarılmıştır: Törenin ne olduğunu bulan, onunla birlikte
Ecrasez l'infame! : Ezin alçağı! (Voltaire'in kiliseyi kastederek söylediği söz.)Kitabı okudu
Reklam
Bizler birlikte yaşıyoruz, birbirimizi etkiliyor ve tepki gösteriyoruz; ama her zaman ve her koşulda kendi başımızayız. Şehitler savaş alanına el ele girerler; tek başlarına çarmıha gerilirler. Birbirlerine sarılmış aşıklar bireysel coşkularını umutsuzca tek bir yüce benlik halinde kaynaştırmaya çalışırlar, ama boşunadır. Doğası gereği her vücut bulmuş ruh tek başına acı çekmeye ve zevk almaya mahkumdur. Duyular, duygular, iç görüler, hayaller… Bütün bunlar özeldir; sembollerle ve ikinci ellerin aracılığı olmadan iletilemez. Deneyimler hakkında bilgi alışverişinde bulunabiliriz ya da bilgi toplayabiliriz, ama deneyimin kendilerini değil. Aileden ulusa her insan grubu bir ada-evren teşkil eder.
SİHİR BAKANLIĞININ EMRİYLE İkinci bir emre kadar Ruh Emici'lerin her gece Hogsmeade sokaklarında devriye gezeceğini müşterilerimize hatırlatırız. Bu önlem Hogsmeade sakinlerinin güvenliği için alınmıştır ve Sirius Black yeniden yakalanır yakalanmaz kaldırılacaktır. Bu bakımdan alışverişinizi karanlık basmadan önce tamamlamanız önerilir. Mutlu Noel'ler!
aşırı önemli diğer konu: iki defa okumak
Repetitio est mater studiorum.* Herhangi önemli bir kitap (ilk okumanın ardından) hiç vakit kaybedilmeden bir kez daha okunmalıdır. (…) kitap ikinci kez okunurken kişinin içinde bulunduğu ruh hali ve zihin yapısı ilkinden farklıdır, dolayısıyla çoğu kez başka bir izlenim elde edilir; muhtemeldir ki muhteva başka bir ışıkta görünür. *(Tekrar, öğrenimin anasıdır.)
Yeni-Pythagorasçılar Tanrı'nın Akıl'dan üstün, onu aşan bir ilke olduğunu söylerler ve böylece or­taya attıkları varlıklar hiyerarşisinde birinci yeri Tanrı'ya, ikinci yeri Akıl'a, üçüncü yeri de Ruh'a verirler. Bu ise daha sonra Plotinos'un da bu konuda­ ki ana görüşü olacaktır. *****
Sayfa 35 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Gurur yıkımdan önce, kibirli bir ruh da düşüşten önce gelir
Özdeyişler Kitabı’nın ikinci derlemesinde, 16:18 ayette şöyle özetlenir: Gurur yıkımdan önce, kibirli bir ruh da düşüşten önce gelir. Kral Süleyman’a ait olduğu söylenir.
Sayfa 626
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.