Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yönetici olan oydu, kadındı. Özel- likle Clay'in muhteşem suratındaki ifadeleri izlerken, onu okşarken gözlerinin yukarı doğru kaymasından bunu daha iyi anlayabiliyordu. Bu sırada Clay, Julia'nın avucunun içinde ileri geri gidip geliyordu. Julia boşta kalan elini süveterine sonra da sütyeninin kenarına daldırarak daha önce oraya
Sayfa 94
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
Reklam
"Emin misin? Çünkü içini kendi aletime saklıyo- rum. Kendimi tutmam zor olacak, ama yapabilirim. Peki ya sen?" diye sordu bacaklarının arasına ateşli ve ıslak bir öpücük kondurarak. Julia inleyerek ileri geri hareket etmeye başladı. "Evet, dilin muhteşem şeyler yapıyor bana." "Benim yöntemimle yapmalısın Julia."
Sayfa 39
"Bu... o kadar da kötü değil. Devam et." Danii onu kavra- mıştı, kıvrık pençeleriyle sanki gitmesine hiç izin vermeyecekmiş gibi tutuyordu. "Çok sıkısın. Bir yumruk gibi sıkıyor." İyice içine yerleşince, Daniela'nın alışması için kıpırdamadan durmaya çalıştı. İnanılmaz bir iradeyle, Daniela altında kıvranmaya başlayın-
Sayfa 318
Aile, aile, aile...
Aile... aile... aile... Ne kadar modernleşirsek modernleşelim, fark etmiyor. Biz, bu coğrafyanın kadınları, hep aynı parçalanışı ve kafa karışıklığını yaşıyoruz. Hür olacağız, evet, fakat aileye sadakat bizim elimizi, kolumuzu hep sımsıkı bağlayacak. Bu yüzden müsavi olamıyoruz erkeklerle." “Hiç de değil. Ben doğduğumda, çok uzun zamandır erkeklerle eşit yasal haklara sahiptik. Cinselliğimizi de idrak etmiştik, çok şükür. En azından bizler, büyük şehirlerde ve batı bölgelerinde yaşayan kadınlar, eğitimli, özgür ve eşittik.” “Her şey mükemmelse, neye başkaldırıyordu o bahsini ettiğin Gezi'deki çocuklar?" Her şey mükemmel değil. Kazanılmış haklarımızı kaybetmekten, daha da ileri evrensel haklara ulaşmaktan vazgeçip geriye dönmekten, ilkel bir Ortadoğu ülkesine dönüş- mekten korkuyoruz." "Tekmil haklarımızı aldık, demedin miydi? "Haklarımız var ama giderek kâğıt üzerinde kalıyor. Adalet sistemi darmaduman, eğitim sistemimi altüst oldu. Sanat çok geri plana itildi. Tiyatrolarımız kapanıyor. İstanbul'daki opera çoktan kapandı bile. Kadına evinde oturup çocuk doğurması ve sadece çocuğuna bakması için müthiş bir teşvik var. Kadınların lehine öyle yasalar çıkıyor ki, artık..
Sayfa 235 - EverestKitabı okudu
51. Eyalet ve Gerçekler (uzun ama buna değer)
Jeffrey'ye bakıp yeniden oturmasını işaret etti. Kendisi de yerine geçti. Profesör, Amerika sizce de bir şekilde yolunu kaybetmedi mi? Atalarımızın dağlara taşlara kazıdığı idealler yozlaştırılmadı mı? Unutturulmadı mı? Değersizleştirilmedi mi?" Jeffrey başıyla onayladı. "Bu görüşte olanların sayısı her geçen gün
Reklam
Kalçalarını kavrayıp tekrar itti. Onun rahmine yaptığı hot akmuda içini dolduran müthiş haz patlamasına bayılıyordu. Ateti kökünden ucuna kadar zonkluyor, kesesinden hiç durma- gelen sıvı yavaş ve kesintisiz bir biçimde dışarı akıyordu. Elleriyle onun kalçalarına bastırırken kendi kalçalarını bir kere daha tutup penisinin başını onun sıkı rahim
Sayfa 46
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Lucienin kamı göğsüne yaslanmış, bacakları kollarının lam altından geçerek sırtına dolanmıştı. Ve ikisinin arasında kalçaları sıcak vajinasını karın kaslarına dayıyor, orgazm olmak için yanıp tutuşuyordu. Vücudunu öperek yukarı doğru çıkıyor, kadınının kontrolsüz seslerini dinliyordu. Kalbinin üzerine son bir öpücük kondurarak başını kaldırdı ve
Sayfa 93
Reklam
Zandra'nın yüzünü avuçlarına alarak onu daha büyük bir arzuyla öpmeye başlarken dudakları, Zandra'nın nefesini keserek başını döndüren bir yoğunlukla dudaklarında gezindi. Bu adam öpüşmeyi her erkekten daha iyi biliyordu. "Sen de açsın, değil mi?" diye fısıldamayı başardı Zandra, gözlerini yumarak. "Evet."
Sayfa 135
Hudson, gögüslerımi okşayarak bacaklarımın arasından tüm sertliğiyle kapılarıma bastırmaya başladı. Darbeleri daha sertleş- tiğinde ve her selerinde biraz daha güçlendiğinde inleyerek daha fazlasını bekledim ama henüz olmasını istediğim yerde değildi. "Hudson." Bu biraz yalvarma, biraz ağlama gibiydi. "Lütfen, sana ihtiyacım
Sayfa 170
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Chambord Kontu (V. Henri) olayını hatırlıyor musunuz? Bu da bir kral, lejitimist [iktidarın meşruluğunu soya dayandıran monarşi taraftarı]... İspanya'da Don Carlos'un yaptığı gibi, o da aynı dönemde Fransa'da iktidar arayışına girmişti. Hatta birbirlerini aynı aileden, aynı kökten sayabilirler, ama ne kadar farklı! Biri inançlarına
Sayfa 296 - 297, 298, 299,300, 301,302,303Yapı Kredi Yayınları
Osmanlı'nın yönetim şekli
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
343 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.