Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türkiye Birincisi Asla yeterince iyi olamadım. Aileme, anneme babama, onların bana harcadığı paraya layık olamadım. Hayır, serseri değildim, geri zekalı da değildim, bir amacım da vardı ve bunu gerçekleştirmek istiyordum. Çalışkan olmak... istiyordum. Çalışkan olmak için oturup çalışmak lazım ben de biliyorum, söyledim ya geri zekalı değilim.
Çok Güncel..!
Bir zamanlar memleketin birinde bir Başkan vardı. Bir zamanlar memleketin birindeki bu Başkan'ın özelliği, memleketi muhbirlerle doldurmuş olmasıydı. Memleketteki nüfusun her üç kişisinden birisi profesyonel muhbirdi. Geri kalan nüfusun yarısından çoğu da amatör muhbirdi. Profesyonel ve amatör muhbirlerden başka gönüllü muhbirler de vardı.
Reklam
İnsanın atası olan ve iki ayağının üzerinde doğrulan ilk primat, bu hareketi yaparken, başını hemen yanındaki ağacın kalın dalına çarpıp beyin travması geçirdi. Ve genetik olarak nesilden nesle aktarılan bu travmanın, insanlık tarihini değiştiren iki sonucu oldu. Öncelikle, beynin büyük bölümü kullanılamaz hale geldi. Dolayısıyla o primatın
Sayfa 361Kitabı okudu
Kitaplığımı yerleştiriyorum. Evet, aynen öyle. Kitaplar henüz raflarda değil; düzenin hafif sıkıcılığı onlara daha dokunmadı. Sıraların önünde ileri geri yürüyüp dostane izleyicelerin önünde teftiş etmiyorum onları. Bundan korkmanıza gerek yok. Aksine, ağzı açık kutuların, talaş kokusuyla ağırlaşmış havanın, yırtık kağıtlarla dolu zeminin karmaşasında bana katılmanızı isteyecem.
2.kitap32.bölümden
“Hayır, bilmiyor; ona çalma diyorlar ama o çalıştığı fabrikanın sahibinin onun ücretini ödemeyerek emeğini çaldığını, hükümetinse memurlarının eliyle rüşvet alarak hiç durmadan onu soyduğunu görüyor.” İgnatiy Nikiforoviç, kayınbiraderinin sözlerini sakin bir biçimde: “Buna da anarşizm denir,” diye tanımladı. “Ne dendiğini bilmiyorum, ama böyle
Kimsenin yaşantısını beğenmedim: kendime uygun bir yaşantı da bulamadım. Turgut’u da hor gördüm bu arada. İstediği gibi yaşamasına karşı koydum. Sonunda uzaklaştı benden. Ona Burhanlık yaptım. Evlenmesine karıştım. Sonra evlerine gitmedim. Şimdi gitmek isterdim. Özür dilemek, kendimi olduğu gibi bırakmak isterdim. Ne yazık bütün bunları
Sayfa 666 - İletişim
Reklam
Deliler Boşandı.
Arisontopolis devlet radyosu, akşam yayınlarında şu haberi veriyordu: '' Allo allo...Sayın dinleyiciler! Şimdi aldığımız bir habere göre, şehrin en büyük akıl hastanesinden elli deli bugün kaçmayı başarmışlar ve şehre dağılmışlardır...Son dakika alınan haberden askeri kuvvetlerin de işbirliğiyle polisin bütün arama taramalarına rağmen akıl
Büyük Fransız Devrimi'nden önceki gibi bir akım. O zaman, doğaya dönelim deniliyordu. - Evet! diye başını salladı Kafka. Ama bugün daha ileri gidiliyor. Hayvana geri dönülüyor. Böylesi, insanca yaşamaktan çok daha kolay. Herkes sürüye katıldığından ötürü güvenlik içerisinde, kentlerin yollarından geçip işe, yemliklerin başına ve eğlenceye gidiyor. Tıpkı büroda olduğu gibi, sınırları iyice çizilmiş bir yaşam. Böylesi bir yaşamda mucizeler değil, yalnızca kullanma talimatları, doldurulacak başvuru formları ve kurallar var. Özgürlükten ve sorumluluktan korkuluyor. O nedenle insanlar, kendi yaptıkları parmaklıkların ardında boğulmayı yeğliyorlar.
Bundan 87 yıl önce bugünlerde, TBMM’de kabul edilen bir kanunla ‘hain’ ilan edilen bazı kişiler yurtdışına sürülüyordu. Bundan 73 yıl önce yine bu günlerde ise TBMM’de bu kişileri affeden kanun kabul edilmişti. Neredeyse herkesin birbirini ‘Ergenekoncu’, ‘darbeci’, ‘Kürtçü’, ‘bölücü’, ‘terörist’, ‘şeriatçı’, ‘Fethullahçı’, ‘Batı şakşakçısı’,
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Değil Efendim!
Hani hiç kabahati de yok değildi, çenesini tutmaz, ileri geri söylenirdi. Kaç kere dedim: Oğlum, devir o devir değil, dünyayı sen mi ıslah edeceksin? Al üç buçuk kuruş maaşını, otur bir köşede... Değil mi efendim? Biz de fikir sahibiyiz... Ben kendi nefsime ondan çok daha ileriyim... Evet, bu dünya böyle yürümez, fakat her şeyin sırası var... Bak, ben ağzımı açıyor muyum?... İnsan karda yürüyüp izini belli etmemeli...Cahil çocuk
Sayfa 160Kitabı okudu
Ev işleriyle uğraşırken ben...(Benim içinde büyük bir şereftir)
Eski Türk kadınları, tamamen özgür ve serbest oldukları halde, boş işlerle uğraşmazlardı. "Ahlak-ı Alai" kitabında yazıldığına göre, Selçuklu prenseslerinden birisi, Kazvin şehrinin sahibesi idi. Her yıl, ilkbaharda, bu şehrin kenarına gelerek yeşil bir çimenlikte otağını kurardı. Bir yıl, kazvinliler şehre genel bir lağım yaptırmak
Öyle bir kapı olmalı ki çalınca, insana hiçbir şey sormadan açsalar: kapının ortasındaki küçük pencereden bakıp da kim o demeseler. Sonra hemen içeri alsalar beni. Ben anlatmak istesem bile, hemen sustursalar: biz her şeyi biliyoruz. Her şeyi biliyor musunuz gerçekten? Evet. Neden sormuyorsunuz ayrıntıları? İstediğin zaman anlatırsın. Sana
Başkomutanlık görevinin uzatılması görüşmesi...
"Dünkü görüşmede rahatsızlığım sebebiyle bulunamadım. Fakat tutanakları gözden geçirdim, verilen oyları inceledim. Bulunmuş kadar bilgi sahibi oldum. Efendiler! Başkomutanlık Yasası'nın kabul edildiği günü hatırlayalım. Yunan ordusu Ankara'ya yürümek üzereydi. Yüksek kurulunuz, düşmanı durdurmak ve durumu kurtarmak için bir önlem düşünmek
Sayfa 560Kitabı okudu
Erotisme
Evet, "kemal-i rezalet" mahkemeye düştük! Sebebi şu: Romanın bir yerinde, kız soyununca, vücudunun tüyleri kızıl kızıl beliriyormuş, "umumi ahlâk ve âdaba aykırı" bir şeymiş! Bu dediğim, yirmi yıl önceki hikâye. O tarihte, düpedüz müstehcenle; cinselin, estetiğin merceğinden geçmiş biçimi olan erotisme arasındaki önemli farkı,
Sayfa 171 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. basımKitabı okudu
343 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.