Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir dokunuş böylesine bir huzuru nasıl verebilirdi? İnsan bir dokunuşla nasıl bu kadar hafifleyebilirdi? Bu hissettiği duygu da neydi? Bir dokunuş bedenin tüm ağırlığını alabilir miydi? Sonje ilk defa gerçekten de anlamak istedi. Savaşmak zorunda hissettiği, anlamak için kendini engellediği, içten içe küçümsediği insansılara dair her olgu bir anda, böylesine basit, siradan bir dokunuşla nasıl da anlaşılmaya değer hale gelmişti? Hissettiklerini hissetmemek, düşündüklerini düşünmemek istedi... Kendisine bulaşan insansılığı suçlamak istedi ama zihninde yayılan bu duyguya nereden saldırırsa saldırsın, bu duygu uyanmıs bir zihnin besini gibiydi, daha da uyanmak, anlamak için gerekli olan hammadde gibiydi... İnsan bir dokunuşla uyandırılabilir miydi? Daha önce anlamsız gelen bir sürü şeyi, bir dokunuş, anlamlı kılabilir miydi? Bu insansiların izledikleri pornolarda, kadinların kendilerini soktukları o aşağılayıcı durumlarda,deforme edilmiş çiftleşmeyi merkeze koydukları bu dünyada belki de her şey, herkes "gerçek bir dokunuşun" pesindeydi. Bu sistem, o dokunuşun arayışinda, uyanabilmek için "o dokunuşu" arayan milyonlarca insansının çaresizliği olabilir miydi? Çaresizliklerinin derinliğinde bu sistemin kendilerine sunduğu sahte yaşama nedenlerine, suni keyiflerine mi sarılmıştı zavallı insansılar?
Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme. Kalmadı hiçbir şeyim bak, günahım da yandı. Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme. Ülkem yıkıldı heyhat! Ordugâhım da yandı. Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin, Başıma tâc ettiğim padişahım da yandı. İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı. Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı. O'ndan başka ne varsa yandı, Yandık sen ve ben. O'nu göreyim diye, kıblegâhım da yandı.
Reklam
Ömrü kimsesizlikle geçmiş Cemile Hanım'ın hayatında belki de ilk defa bu kadar çok "kimseye" ihtiyacı vardı.
Sayfa 82 - -83
İşin en eğlenceli yerine gelmiştik şimdi ; ama ne yazık ki dersler bütün liselerde olduğu gibi sadece kırk beş dakikaydı. Tam kırk beşinci dakikada zil çaldı. Hababam sınıfı, zilin çalmasına ilk defa üzülmüştü bu derste.
Sayfa 92
İlk defa kıskançlığın öldürücü zehri kalbini yakıyordu.
Nizâmiyelerde verilen dersleri gördükten sonra, bunların XI. asır için öneminin yanı sıra, nizâmiyelerin ilmi kapasitesi de anlaşılmış olur. Selçuklular, diğer konular gibi, ilim müesseseleriyle de Avrupa'ya tesir etmişler, Rönesans ve reform hareketlerinin doğmasında etkili olmuşlardır. Oxford ve Cambridge üniversiteleri, nizâmiyelerin Avrupa'ya intikal eden en güzel örnekleridir. Medrese gibi hastahaneyi de bilmeyen Avrupa, Selçuklu bîmaristanlarını taklit etmiştir. Bu tesirin sonucunda Avrupa'da ilk defa XIII. asırda Roma'da ve Paris'te hastahaneler kurulmaya başlanacaktır. Nizâmiye ders programları İslâm âlemi içinde bir model olmuş ve bu programlar Islâm ülkelerinde (Osmanlılar'da da dahil) yıllarca takip edilmişlerdir.
Reklam
7. yüzyılda, imparatorluğun Helenleştiğini görüyoruz. İlk defa Heraklius döneminde, 627 yılında imparatorluk protokolünde, eski Roma sıfatları yerine, bundan böyle bütün Bizans imparatorluğu’nu tanımlayacak olan Yunanca “Tanrı’ya sadık Basileus” -πιστος εν θεο βασιλεύς- sıfatı kullanıldı.
Tanrım, diye düşündüm ilk defa. İlk defa, Tanrım dedim; bıraksınlar beni artık…
Sayfa 627
”Sana ilk defa her şeyi söylemek istiyorum; bütün hayatımı bilmelisin, o hayat ki, hep senindi ve sen onu asla bilmedin.”
Bilinen En Eski Türk Boyu
Kırgızlar Tarihte bilinen en eski Türk boyudur. ilk defa MÖ 202'de Hunlar zamanında tarih sahnesine çıktılar.
Reklam
Bir hayat yetmedi bana Biliyordum birkaç kişiyim Bunu başkaları da görsün istedim İçimin aynalarını açtım yabancılara Daha ilk soruda kıyamete uzanan Rüzgârla, suyla oynadım, ateşle kaç defa...
Sayfa 237
Sevgi, kimseyle kıyaslanmaz bir aşktır. Sen benim dünyamda kimsenin yer edinemeyeceği aşkımsın. Kimsenin bilmediği geleceğimsin. Bu aşkın bizi nereye götüreceğini inan ben de bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da artık kendimi kimsesiz hissetmiyorum . Geleceğin geleceğime sarıldı. O, seninle anlam kazandı. Ben artık geleceksiz değilim değil mi? Artık hayatımda sen varsın buna inanmak beni mutlu ediyor. Bunu yaşayacak olmak beni gülümsetiyor. Oyunculuğun dışında ilk defa sürekli gülümsüyorum bunu kinle ve nefretle değil aşkla yapıyorum.
bakışları önünde, yazı masasının üstünde duran mavi vazoya takıldı. Vazo boştu, yıllardan beri bir yaş gününde ilk defa boştu. Korktu: sanki birdenbire bir kapı görünmeksizin açılmıştı ve başka bir dünyadan gelen soğuk bir esinti, sakin odasına akıyordu.
Sen de benim sadece beynimin içindeki yaşamak istediğim aşk mısın ? Yoksa gerçeğim olmak için çabalayan kadın mısın? Gerçek olduğunu biliyorum. Buna inanmak istiyorum. İlk defa koşulsuz olarak birine inanıyorum. Seninle bir geleceğe değil birçok geleceğe adım atmak için tüm cümlelerimi senin için harcamak istiyorum. Sana güzel cümleler kurduğumun farkında değildim. Henüz elini tutmamışken nasıl güzel cümle kurabilecek aşka sahip olabilirim ki? İçinde aşka sarılmayan harfleri nasıl dansa davet edebilir ve nasıl onlara müziğin ritiminde soyunmayı öğretebilirim ki? En güzel cümleler senin için kurulmamış olan yaşamın gizeminde saklılar. Kulaklarının duymadığı insanlıktan daha güzel cümlelerimi aşkına sakladım. İlk defa içinde bulunduğum savaşın galibi olacağım diyemiyorum. Bu savaşı kim kazanır bilmiyorum ama ilk defa aşk kaybetmesin olur mu?
Yerine gelen Türkçe öğretmeni bütün dünyamızı değiştirdi. O da Türktü ama bizi Kürtçe sevdi. Biz de en çok onu sevdik. İki dilli olmanın güzelliğini bize o öğretti. Ana dilinizi unutmayın diye tembihledi. İlk defa Kürt olmaktan utanmadan sınıfa girer olduk. Ama çok sürmedi. Dört ay sonra okulun önünde ensesinden tek kurşunla vurduklarında yirmi beş yaşındaydı!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.