Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
184 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Hata Neredeydi İncelemesi
Bernard Lewis
Bernard Lewis
özellikle İslam tarihi üzerinde uzmanlaşmış bir tarihçidir. Ortadoğu ve İslam tarihi üzerine 15’e yakın kitap yazmıştır. Tarihçi kimliğinin yanında George Bush’a danışmanlık da yapmıştır.
Bernard Lewis
Bernard Lewis
konusuna o kadar vakıf bir tarihçidir ki araştırmalarını derinleştirebilmek için Türkçe öğrenmiştir. Bizi bizden daha iyi bilen bir tarihçi
Hata Neredeydi?
Hata Neredeydi?Bernard Lewis · Kronik Kitap · 20201,679 okunma
Müslüman radikallerin ve militanların yazdıklarında düşman çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Bazen Yahudi veya Siyonist, bazen Hristiyan veya misyoner, bazen Batılı emperyalist, bazın -daha az sıklıkla- Rus veya başka bir komünist olagelmiştir. Ancak birincil düşmanları, kampanya ve saldırılarının ilk hedefi, yerel laikleşme taraftarlarıdır; laiklik okullar ve üniversiteler, laik yasalar ve mahkemeler getirip İslam’ı ve üst düzey temsilcilerini eğitim ve yargı gibi iki temel alanının dışında tutarak devletin İslami temellerini zayıflatmaya veya değiştirmeye çalışanlar bu laiklik taraftarlarıdır. Çoğu için baş düşman, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Müslüman dünyadaki ilk büyük laik reformcu Mustafa Kemal Atatürk’tür
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
Reformcu Padişah II. Mahmut, 19. yüzyılın ilk yarısında, sarığın yalnızca din adamları tarafından kullanılmasını, sivil ve askeri yöneticilerin fes giymesini istemişti. Kırmızı yumuşak fötrden yapılan fes, Akdenizli denizcilerin başlıklarından esinlenmişti ve Fas'ın dört başkentinden birinin adını taşıyordu.
Kudurtucu bir tarzı var
Müslüman radikallerin ve militanların yazdıklarında düşman çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Bazen Yahudi veya Siyonist, bazen Hıristiyan veya misyoner, bazen Batılı emperyalist, bazen -daha az sıklıkta- Rus veya başka bir komünist olagelmiştir. Ancak birincil düşmanları, kampanya ve saldırılarının ilk hedefi, yerel laikleşme taraftarlarıdır; laik okullar ve üniversiteler, laik yasalar ve mahkemeler getirip İslam'ı ve üst düzey temsilcilerini eğitim ve yargı gibi iki temel alanının dışında tutarak devletin İslami temelini zayıflatmaya veya değiştirmeye çalışanlar bu laiklik taraftarlarıdır. Çoğu için baş düşman, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Müslüman dünyadaki ilk büyük laik reformcu Kemal Atatürk'tür.
Sayfa 125 - Laiklik ve Sivil ToplumKitabı okudu
sultan abdülaziz'in yurtdışı seyahati
‘Diyâr-ı küfrü temâşâ” bahsine gelirsek; Sultan Abdülaziz, Fransa İmparatoru III. Napoléon'un Paris Uluslararası Sergisi'ne ve İngiltere Kraliçesi Victoria'nın da Londra'ya davetleri üzerine 21 Haziran 1867'de Avrupa seyahatine çıktı. Eşzamanlı olarak E. Dentu tarafından Paris'te neşredilen Abdul-Azis adlı kitapçıkla Fransız kamuoyuna reformcu, vatansever ve karizmatik bir hükümdar olarak tanıtılan Sultan Abdülaziz, Veliahd Murad Efendi'yle Abdülhamid Efendi'yi de yanına almıştı. Sultaniye vapuruyla çıkılan bu seyahat kapsamında Napoli, Toulon, Paris. Londra, Brüksel, Viyana ve Budapeşte şehirlerini ziyaret eden padişah 7 Ağustos 1867 de Rusçuk-Varna üzerinden İstanbul'a döndü. Kendisine, yurtdışına resmi ziyaret gerçekleştiren ilk ve tek Osmanlı padişahi unvanını kazandıran bu seyahat, Avrupa kamuoyunda büyük bir ilgi uyandırdı. Paris ve Londra'da basın-yayın yoluyla faaliyet gösteren muhalif Yeni Osmanlılar sınır dışı edildiler. Diplomatik açıdan ise Avrupa devletleriyle ilişkilerde nispeten bir yumuşama sağlandı; Eflak-Boğdan, Sırbistan ve Girit'teki isyanların bertaraf edilmesinde ve Balkanlar'da barışın sağlanmasında olumlu katkısı oldu. Sultanın Avrupa seyahati dış dünyayı bizzat tanımaya yönelik bir hamle olduğu kadar, Batı kamuoyunda imaj tazeleme isteğinin bir tezahürü olarak da yorumlanabilir. Bu seyahatle edinilen tecrübe, saray ve çevresinde, şehircilik, mimari, müzik, kültür, sanat ve sosyal hayat konularında, diğer bir ifadeyle gündelik hayatta belirgin bir değişim ve dönüşüm sürecinin başlamasında ve alafranga kültürün yerleşmesinde etkili olmuştur.
Sayfa 224Kitabı okudu
"Hz Muhammed, erken bir sosyalisttir" iddiasına bir cevap olarak:
Tipki diğer peygamberler gibi Hz. Muhammed de kendi içinde bütünlüklü bir toplumsal doktrine sahip değildir. İlk ortaya çıktığı andan itibaren toplumsal programı tepkisel, söylemi ise vicdani duygulara hitap eden reformcu taleplerle sınırlıdır.
Sayfa 55 - Claude Cahen ve Gerhard Endress'in itirazlarıKitabı okudu
Reklam
Arapçı El-Kevakibi hakkında,
Balkanların tebaa halkları, dinleri ayrı olduğu için kendi milli farklılıklarını daha çabuk keşfetmişlerdi. Ancak Arap Müslümanları nezdinde ümmet bağları her şeyin üstündeydi ve bu bağlar Osmanlı devleti tarafından temsil edilmekteydi. İmparatorluğa sadakat İslamiyet'e sadakatle uyumlu göründüğü sürece, Arap Müslümanların çoğu Osmanlı
Sayfa 145 - Agora KitaplığıKitabı okudu
ismet inönünün itirafı ve sadakati...
Terakkiperver Fırka erkânı, reformcu kimselerdi ama, Osmanlı reformcusu idiler. Ben dahil, hiçbirimiz, reformculukta Atatürk metotlarını daha evvel görmüş, düşünmüş, benimsemiş değiliz. Atatürk metotları meydana çıkınca, ben sükûnetle vaziyeti mütalaa ederek, halin, zamanın tedbirleridir diye düşünmüşümdür. Atatürk'le konuşmalarımızda, yapılabilirse bu şimdi yapılır, dediği zaman benim inanmam, ötekilerin korkması... Farkımız bundan geliyor.
288 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Tarihseverlere ve meraklısına tavsiye edilir. Osmanlı tarihine hakim olanlara pek tavsiye etmiyorum onlara çok yüzeysel gelecektir çünkü bu kitap başlangıç için uygun. 600 senelik Osmanlı tarihi, 288 sayfada ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Bu yüzden Osmanlı tarihine giriş için harika bir başlangıç kitabı. Konularına bakacak olursak;
Herkes İçin Kısa Osmanlı Tarihi
Herkes İçin Kısa Osmanlı TarihiErhan Afyoncu · Yeditepe Yayınevi · 2017301 okunma
248 syf.
6/10 puan verdi
Türk inkılabına ilham veren ve Türk aydınlanmasının ilk meşalelerinden birisi olan ender şahsiyetlerden birisidir Ali Suavi. Çok fazla tenkide maruz kalmış, kimine göre kahraman, kimine göre hain, kimine göre serseri, kimine göre allame, kimine göre inkılab şehididir. Herkes kendi cihetinden tefsir etmiştir adeta. Mithat Cemal Kuntay'da bunlardan birisidir. Ali Suavi husûle getiren fikri aksiyonundan ziyade şahsi sergüzeştini ele almıştır. Yaşadığı zamandaki ilmi ve içtimai yapıyı, siyasi iklimi, nereden gelip nerelere uzandığını ele almıştır. Başladığı mücadele onu çok farklı yerlere sürüklemiştir. Muallimlik, muharrirlik(gazetecilik), saray müşavirliği, mekteb-i sultani (Galatasaray) müdürlüğü yapacak; azil, sürgün, takibat hepsini yaşayacaktır. Sarıklı olup softa olmayıp gayet aydın ve reformcu olması ona çok farklı bir şöhret kazandıracaktır. Kendisi gibi inkılab mücadelesine giren Namık kemal ve Ziyâ paşa münevver zatlar ile yolu kesişecek bir dönem Yeni Osmanlılar cemiyetinde birlikte hareket edeceklerdir. Fikri ayrılıklar yaşanır ve hasmane tavır alırlar bir birine karşı. Çırağan vakası ile hayatı son bulur. Mithat Cemal Kuntay Ali Suavi'yi hayatından, yazılarından ve şahitlerinden aldıkları ile bir portresini çizmiştir. Anlatımı güzel okunmaya değer bir biyografik eser. Tavsiye ederim. İyi okumalar
Ali Suavi
Ali SuaviMithat Cemal Kuntay · Oğlak Yayınları · 201418 okunma
Reklam
Genç Türkler Hükümeti Balkanlardaki küçük krallıkların, Arnavutluk’taki Şeflerin, Türklere saldırılarını önlemek için onlara rüşvet vermeyi kesmişlerdi. Ayrıca devlet içindeki yüksek mevkilerde bulunan kişilerin çok yüksek olan gelirlerini kısmışlardı. Abdülhamit zamanında yirmi bir yaşında olan bir şahıs nüfuz ve torpille orduda general
Önce Baki Tezcan'ın ana tezini onun ağzından aktarmak istiyorum: 17. yüzyıl tarihçilerinin büyük çoğunluğu Osman'ın katlini şiddetle kınamış olsalar da kendisinin tahttan indirilmesini çok başka bir çerçeveden izlemişlerdir. Osman gençtir, tecrübesizdir, inatçıdır, kendine çok kötü akıl hocaları seçmiş ve onların olumsuz etkilerinden
Sayfa 230Kitabı okudu
Sonsöz
Bu son sözü, 2006 yılında, Macaristan dostları ve bütün dünya bu eseri ithaf ettiğim ihtilalin 50. Yıldönümünü kutla­maya hazırlanırken yazıyorum. 1981 yılında Fransızca yazı­lan ve yayımlanan eser ayaklanmanın ellinci yılı münasebe­tiyle Macarcaya çevrilmiştir. Macar halkının ayaklanması, öncülüğünü işçi gençlikle birleşen üniversite gençliğinin
Alışkanlıklar siz kritik bir eşiği atlayana ve yeni bir performans seviyesinin kilidini açana kadar hiçbir fark yaratmıyor gibi görünür. Her arayışın başlangıç ve orta aşamalarında genellikle bir hayal kırıklığı vadisi vardır. Lineer bir şekilde ilerleme kaydetmeyi beklersiniz ve değişikliklerin ilk birkaç gün, hafta ve hatta aylarda etkisiz
Sayfa 23
174 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.