Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İman etme, sorgula..
"Ama mitos ile logos arasında önemli bir niteliksel ayrımın bulunduğu da bir gerçektir: "İnsanın kişilikleştirilmiş tanrılarla olan ilişkisi saygı, dua, çekingenlik ve korku üzerine dayanmaktadır. Oysa nesnelerle olan ilişkisi seyretme, düşünme, araştırma ve inceleme niteliklerine sahiptir. Nesnel dünya anlayışı sayesinde düşünme, araştırma ve seyretmenin özgül imkânları daha önce hiç görülmemiş ölçüde serbest kalmıştır. Halbuki mitolojideki tanrılar hakkında akıl yürütülmez, onlara yalnızca hürmet edilirdi. Tanrılar araştırılmaz, bilakis onlara dua edilirdi. Onlar hakkında söylenenler incelenip açıklanmaz, bilakis insanın ve dünyanın tefsiri olarak görülürdü. Mitoslar dünya yorumudur. Ama bu yorum, teoriknesnel uzaklık değil, pratiki-kişisel yakınlık niteliğine sahiptir."
Sayfa 28 - ALFA Yayınları
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Reklam
Derin sularda yalnız bir mümin: Garaudy 1
Yıldız Ramazanoğlu son aylarda Roger Garaudy okumaları yapmakta idi. Okumalarının sonucunda Garaudy’nin Türkçedeki mütercimi Cemal Aydın ile uzun, dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdi. Garaudy üzerine yapılmış bu derinlikli ve ne yazık ki bir “ilk” olan önemli söyleşiyi sizlere sunuyoruz. Cemal Aydın, 1948 Isparta, Şarkikaraağaç doğumlu. İstanbul
[ Nuh dedi ki ] Rabbim bana mağfiret et [ 71 :28 ] , yani beni ve bana ait şeyleri gizle ki , değerim ve makamım bilinmesin. Allah'ı hakkıyla takdir edemediler [ 22:74 ] ayetinde buyurduğun gibi , senin de kıymetin bilinmemiştir. Ana-babama da mağfiret et [ 71:28 ] ; çünkü ben , onların sonucuyum. Ana-babam , akıl ve doğadır. Evime girene de mağfiret et [ 71:28 ] ; ev , kalptir. İman ederek girene [ 71:28 ] , yani kalbimde bulunan ilahi haberleri doğrulayarak oraya girene de mağfiret et. Söz konusu şey , nefslerinin kendilerine söylediği şeydir. [ Ayrıca ] erkek müminlere ve kadın müminlere de mağfiret et [ 71:28 ] ; erkek müminler akıllar , kadın müminler ise nefslerdir. Zalimlerin ise helakını artır [ 71:28 ]. " Zalim " [ karanlık anlamındaki ] zulumat kelimesinden türetilmiştir. Onlar karanlık perdeler ardında gizlenen ve saklanan bilinmeyen ve tanınmayanlardır. Böylece Hakkın yüzünü kendi dışlarında gördükleri için , kendi nefslerini bilemezler. Bu , İbnü'l - Arabî'nin nefs görüşüyle ilgili bir konudur. Bu konuda sûfiler , büyük ölçüde İslam filozoflarının nefs ve nefsin bedenle ilişkisi görüşünü benimsemiştir. Ancak Davud Kayserî , burada akıl ve doğa derken kastedilen şeyin teorik akıl değil , Âdem ve Havva'nın görülür âlemdeki yansıması olan ruh ve nefs olduğunu belirtir .
Sayfa 68 - Alfa | AraştırmaKitabı okudu
İnsan-Allah ilişkisi / Tasdik
Marifet, aklın eylemi iken tasdik, kalbin eylemidir. Akıl, bilgiye ulaşır ve onu kavrar; kalb ise o eylemin doğruluğunu tasdik eder. İnsanın Rabbi ile kuracağı ilişkinin sağlıklı olması aklın iknasına, kalbin ise teskiniyetinin tam anlamıyla oluşmasına bağlıdır. Tasdik olmadan, iman; iman olmadan da Allah (cc) ile ilişki kurulmuş olamaz. Bundan dolayı salt bilgi/marifet iman için yeterli değildir. Onun için Kur'ân bedevi arapların teslimiyetini iman diye kabul etmez. "Bedeviler: 'İman ettik!' dediler. De ki: Siz iman etmediniz fakat İslâm (teslim) oldunuz. Çünkü daha iman kalplerinize girmedi. "(29) 29: Hucurât 49/14
Sayfa 54 - Siyer
Birlik Tezi
İman ve akıl ilişkisi söz konusu olduğunda, iman ile ​aklın birbiriyle çatıştığını öne süren “bağdaşmazcılık” ​tutumunun tam karşısında akıl ile imanın çakıştığını ​savunan “birlik tezi” bulunur. “Birlik tezi”, dinin tamamen ​rasyonel olduğunu, akılla tam olarak anlaşılabildiğini ​öne sürer. Bunun nedeni ise iman ile aklın aynı ​hakikatin farklı görünümleri olmasıdır.
Reklam
Babama Mektup "sevgili babacığım, belki hatırlamazsın ama bugün sen öleli tam iki yıl oluyor. ne yazık ki bu süre içinde ben daha iyi ve akıllı olamadım; bu fırsatı da kullanamadım. oysa yıllar önce, bazı zamanlar, sen olmasaydın bir çok şey yapabileceğimi düşünürdüm. şimdi artık suçun kendimde olduğunu görmek zorundayım. sana bazı şeyleri
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
bir iman biçimi olarak Haute Couture ve kimi şer ağızlara Vogue tokadı.
İletişim kurmayı hedefleyen dilin tersine moda iletişimin kendisi olmaya çalışmakta ve bu işi mesajdan yoksun bir anlarnın sonsuza kadar sürüp gideceği bir meydan okuma oyununa dönüştürmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla verdiği estetik hazzın güzellik ya da çirkinlikle bir ilişkisi yoktur. Öyleyse moda, iletişim denilen gereksiz bir yansımaya sahip
Sayfa 165
İman ve akıl ilişkisi bağlamında gündeme gelen üçüncü görüş, iman ile aklın birbiriyle ne çatıştığı ne de çakıştığı ama bu ikisinin birbirini tamamladığını öne sürer. Bu görüşe İslam felsefesinde olduğu kadar Hıristiyan felsefesinde de rastlamaktayız. Bu anlayışı benimsemiş olan filozoflar, kendi inanç sistemlerine ek olarak Yunanlı filozoflar Platon ve Aristoteles’ten etkilenmiş kimselerdi. Tamamlayıcılık anlayışını benimseyenler arasında İslam dünyasından Fârâbî ve İbn Sînâ gibi büyük filozoflarla Hıristiyan dünyasından Aquinalı Thomas bulunur. Bu üç filozofun ortak noktası, onların Aristoteles’ten etkilenmiş olmalarıydı. Üçü de Aristoteles gibi vahiyden habersiz, Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi semavi dinlerle tanışmamış bir filozofun dini doğrulara çok yaklaşmış, tek Tanrı inancına erişmiş olmasından etkilendiler.
Reklam
_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır. _Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa
_Kadın olsam hayat kadını olurdum. _Bir çiçeğe konan kelebek olmaktansa, bir boka konan sinek olmayı tercih ederim. _Kelebeklerin ve arıların arzuladığı bir çiçek olmak varken, sinekleri cezbeden bir bok parçasıydım. _Beni soğuk, kibirli, ukala falan bulduysanız sizi sevmemişimdir. Sevdiğime kedi gibi olurum ben. _Yeterince dürüstsen, fazlasıyla
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.