Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
·
Puan vermedi
İki aydan fazladır Anna, Levin, Vronski, Kiti ile beraberiz ama onları yanımda götüremedim her yere. Zira 1063 sayfalık bir kütük ağırlığına sahip kitabı sabit bir yerde tutmam gerekti. Araya başka kitaplar girdi tabii ki. Aslında kitaba dair pek bir şey yazma hevesim yok. O kadar çok incelemesi, eleştirisi var ki benzer şeyleri söyleyip
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939,3bin okunma
Goethe için de Hafız için de dünya bir "ağlama ve sızlanma yeri" değildir. Hal böyle olmakla beraber Müslüman şairle mukayese kesinlikle burada son bulmamaktadır. Goethe kendi şiiri için sadece İncil'den beslenmez, bilakis idolü Hafız gibi Kur'an'dan da istifade eder. Hakikaten de Goethe hatta bir adım daha ileri gider: Doğu Batı Divanı'nın büyük girizgah şiirine o, -ki Şarkılar Kitabı'nın başında takdim etmektedir- Hegire (Hicret) başlığını vermekte ve bu şekilde Peygamberin Hicret'ine işaret etmektedir. Kendisi de bu misali takip etmektedir. Hz. Muhammed'in 622 yılında Mekke'den Medine'ye hicreti, bilindiği üzere İslam takviminin başlangıcını teşkil eder. Hicret şiirinin ilk kıtasında Doğu Batı Divanı'nın şairi, "pederşahilerin havasını teneffüs etmek" için "saf Doğu"ya "hicret eder".
Reklam
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak?
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak? 1983 Kışında, Şırnak'ın Uludere kazasına bağlı "Kela Memo" mevkiinde av köpekleriyle avlanmaya çıkan Timurhan Ağa ve adamları bir ara köpeklerini kaybederler. Köpeklerinin yeraltı gibi bir yerden seslerini işitirler. Mağara gibi bir yerden girdiklerinde aşağıya doğru yol olduğunu
Hindistan
İngilizlerin peşinde bir gölge gibi dolaşan Seyyid Ahmet Han, onlara yaranabilmek içir İncil ve Tevrat'ın tahrif edilmediğine dair kitaplar yazdı. Hintli Müslümanları işgalci İngilizlere ve Batı kültürüne ısındırabilmek için tarihselliği fikrini savundu. Kuran'ın sosyal gazete çıkardı, kolejler açtı. Kuran'ın hayatla ilgili hükümlerinin bugün uygulanamayacağı nı iddia ederken, diğer yandan "Hindistan halkını o devrin Victoria İngiltere'sinin hayat tarzını, kültürünü ve sosyal yaşantısını tatbik etmeye çağırıyordu." (Prof. Yakup Çiçek) Kurduğu okullarda İngiliz öğretmenlere öncelik tanıya-rak yeni neslin İngiliz kültürünü benimsemesini sağlayan Seyyid Ahmet Han, bu hizmetlerinden dolayı İngilizlerden "Sir" unvanı bile almıştır. Bu gibi faaliyetler neticesinde Hindistan tam bir İngiltere sömürgesi haline gelmiştir. Yazar Mevdudi, " 1937-38 yılları arasında Ingiltere tarafından yönetilen Hindistan'da İngiliz dini hüküm sürer. Çünkü Hindistan Ceza Kanunu ve Medeni Kanunu İngiltere'den alınmıştır." demektedir.
Lao Tzu, uygarlığı geride bırakarak bir mandanın sırtında çöle doğru yola çıktı. Krallığı koruyan büyük duvarın son kapısına vardığında, bekçi onu felsefesinin ilkelerini gelecek nesiller için kaydetmeye ikna etti. Eski Çin metni, İncil'den sonra dünyanın en çok tercüme edilen klasiğidir. Tao Te Ching
443 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
DOSTOYEVSKİ Yazarı: Henri Troyat; Cem Yayınevi; Biyografi; 1973 basımı; Türkçemize Çeviren: Leyla Gürsel; Kapak resmi: Güner Ener; 461 sayfa (10) (21.05.2010) Yukarıda künyesini yazarak tanıttığım, uzun yılları geride bırakmış olan bu kitap 1973 yılında, Ahmet Sarı Matbaası'nda dizimi ve basımı yapılmış, 'Cem Yayınevi'nden çıkmış
Dostoyevski
DostoyevskiHenri Troyat · İletişim Yayınları · 2014186 okunma
Reklam
Chambord Kontu (V. Henri) olayını hatırlıyor musunuz? Bu da bir kral, lejitimist [iktidarın meşruluğunu soya dayandıran monarşi taraftarı]... İspanya'da Don Carlos'un yaptığı gibi, o da aynı dönemde Fransa'da iktidar arayışına girmişti. Hatta birbirlerini aynı aileden, aynı kökten sayabilirler, ama ne kadar farklı! Biri inançlarına
Sayfa 296 - 297, 298, 299,300, 301,302,303Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
608 syf.
·
Puan vermedi
Geniş Özet
Tanrı'yı ve dinleri akademik bir çevrede konuşmak ne kadar mümkün ve doğrudur, bilemiyorum. Bilim bazı inanç temelleri üzerinde yükselmiş ve bunlar yıllar içinde birbirine öylesine kenetlenmiştir ki artık bunun dışında söylenen bir şey'in imkanına dair düşünmemek gerektiğine dair bir algı vardır.  Armstrong'un bir kaç eserini daha
Tanrı'nın Tarihi
Tanrı'nın TarihiKaren Armstrong · Pegasus Yayınları · 20171,642 okunma
İsa elbette ki reenkarnasyonun bilincindeydi. İncil'de doğrudan olmasa da bunu işaret eden bir çok ipucu vardır. Birkaç gün önce İsa'dan şöyle bir alıntı yapmıştım: "Ben İbrahim'den çok önce vardım." Ve İsa der ki, "Geri geleceğim". Bunun dışında bin-bir tane doğrudan reenkarnasyon göndermesi mevcuttur. O reenkarnasyonun tamamen bilincindeydi fakat farklı bir nedenden ötürü bu bilgiyi yaymamayı yeğledi
Sayfa 131Kitabı okudu
160 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
SİSLERİN İÇİNDEKİ GERÇEKLER, DÜŞLERDEKİ DURULUK VE SONSUZLUK...
Jorge Luis Borges, zihnimin içine korkunç bir dalış yaptı. Kum Kitabı sıradan bir öykü kitabı değil öncelikle bunu belirtmem gerek. Her bir öyküsü sanki ayrı bir kitap okumuş doyumunu veriyor. Asla sonu yok... Bu kitapta kesinlikle kara büyü var... Hiçbir kitap, okuma, düşünce, düş son değil... Gerçekler ise asla duru değil...İnsanın asıl
Kum Kitabı - Shakespeare’in Belleği
Kum Kitabı - Shakespeare’in BelleğiJorge Luis Borges · Can Yayınları · 202337 okunma
Reklam
Yürek şimdi nerede hemen saf ve basit bir şeyi akla getiriyor. Benim gençliğimde hâlâ utanmadan telaffuz edilebilen bir sözcüktü, oysa artık kimsenin kullanmadığı bir terim oldu. Tek tük adı anılırsa o da işlenmesinden bir aksaklık olduğu içindir: O bütünlüğü içinde değil de bir koroner ya da atardamar sorunu olduğu zaman akla geliyor. Ama yüreğin insan ruhunun merkezi olduğu artık anımsanmıyor. Pek çok kez bu vefasız sürgünün nedeni hakkında kendimi sorgulamışımdır. Augusto, İncil'den alıntı yaparak, "Yüreğinin sesini dinleyen aptaldır" derdi sık sık. Neden böyle olsun? Yürek bir ateş yakma odasına benzediği için mi? Orası karanlık olduğu için mi, karanlık ve alev alev? Zihin ne kadar çağdaş bir terimse yürek de o kadar demode oldu. Yüreğine kulak veren -diye düşünülüyor bu halde- hayvan dünyasına, doğal denetim altında olmayan dünyaya daha yakındır, mantığına kulak verenler ise daha yüksek gözlemler peşindedir. Peki ya böyle olmayıp da tam tersi olsaydı? Yaşamı besinsiz, soluksuz bırakan bu mantık fazlalığı olsaydı?
Sayfa 70
Serkan Özer'in Makalesinden alıntı... (syf 501)
"(...) kendileri için bir çıkış yolu arayan Tafurları temsil eden bir delege grubu yanlarında kralları olduğu hâlde Pierre l'ermite'in çadırlarını ziyaret ederek, bir rivayete göre ondan eşeğini yemek için kendilerine verilmesini, diğer bir rivayete göre de açlıklarını nasıl dindirecekleri hususunda akıl almak istediler. Eşeğini kurtarmak kaygısı ya da Haçlılar üzerindeki bir süredir yitirmiş olduğu saygınlığını yeniden kazanmanın beklentisiyle Pierre l'Ermite onlara ölü Türklerden bazılarını yemelerini tavsiye etti. O, bu önerisini İncil'den alıntılar yaparak ve Hıristiyanlığa uygun olduğunu söyleyerek güçlendirdi."
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
Jesse, Marx'tan alıntı yapmanın İncil'den alıntı yapmak gibi olduğunu söyledi; istediğin herhangi bir şeyi bulabilirdin.
Sayfa 110Kitabı okudu
134 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.