Din, keskin çizgiler ve yasaklardan ziyade esnek umutlarla insan ruhuna giriyor. Zaten inancın güzelliği ve cezbesi de orada başlıyor. O güzelliği hissetmek, yaşamak ve yaşatmak için dinin sosyal hayatta gelişmesi, toplum vicdanında tecelli bulması, kısacası bir devlet eliyle medeniyete dönüşmesi gerekir. Kaba yasaklarla yol almak yerine dinin zarafetini, nezaketini, gülümsemesini, kucaklamasını hissetmek...