Önyargı sorunu. Kimsenin ciddiye almadığı ama toplumu ciddi anlamda etkileyen bir sorun. İnsanlarda sürekli fark ettiniz mi bilmem bu yaklaşım var. Doğulu ise şöyledir, İzmirli ise böyledir, o köyden adam mı çıkar, bu adamda şu özellik var düzelmez, kısa boyludan korkacaksın, şu meslekten kimse ile evlenme sakın aldatır, Kadın çok kazanırsa
Yazarımız Merlin Stone heykel sanatçısı ve sanat tarihi eğitmeni olarak yıllarca çalıştığı süre sonunda mesleği, dinler tarihi ve arkelojiye merak salmasında etkili olmuş ve bu sayede konu üzerinde uzun araştırmalar yaparak, pek çok inanışı yerinde, kendi sözlü ve yazılı kaynakları ile incelemeye karar vermiştir. Stone'un çocukluğundan yetişkinlik
Zihin Dil ve Toplum Bağlamında Bilinç
❆❆❆
Bilim insanların merak ettiği iki evren vardır. Biri Dünyamızı, Güneşimizi ve Ayımızı kapsayan ve sonsuza uzanan evrendir. Diğeri ise insan zihni çerçevesinde algılama, düşünme, konuşma, hayal etme fonksiyonlarıdır. Her ikisi de İnsanlık tarihinin bilme isteğinin olduğu konular olmuştur.
Yaşantıda Din Psikolojisi
***
Bireyin inanç dünyasında yaşadığı ve etkilendiği tüm sürecin psikolojik gelişim ve durumun ele alındığı bir bilim dalıdır. Akademik bir disiplinle din psikolojisi; bireyin inanç dünyasını rasyonel bir tarzda anlaşılır kılmaya çalışan herhangi bir araştırma alanıdır, diye biliriz. Bu alan teorik düşünceler
Kitap incelemesine geçmeden önce yazar hakkında kısa bir bilgilendirme yapmak istiyorum. Tıp fakültesi mezunu olan yazar Mario Mazzanti İtalya/ Milano’da dünyaya gelmiştir. Edebiyat dünyasına ilk adımını ise şu an incelemesini yapacağımız Şah Mat adlı romanıyla atmıştır. Polisiye, gerilim türü olan bu romanıyla da edebiyat dünyasında adından söz
"Oysa insanı diğer canlılardan ayıran en büyük özelliklerden değil mi iletişim? Bizi sosyal yapan yegane özellik. Bazen konuşarak, bazen yazarak, bir işaretle hatta bir bakışla anlaşabiliyor olmamız."
"Üç bin yılın hesabını göremeyen karanlıkta yolunu bulamaz; günü gününe yaşar ancak."
Goethe
Kitabın tanıtımındaki bu sözle incelemeye başlamak istedim. Goethe'ye bir yandan hak veriyorum; öte yandan da insan üç bin yılın hesabını görse dahi yolunu bulamayabilir hatta bembeyaz bir
Uzun bir aradan sonra bir kitabı bitirmenin verdiği hazzı tekrardan hatırlamakla oldukça mutlu olduğumu ve sizlerle tekrardan düşünce alışverişinde bulunacak olmamın heyecanını yaşadığımı belirterek yazıma başlayayım istedim. Siz de hak verirsiniz ki hissiyatlar üzerinden bir girizgâh ile pek değerli yazarımız Güntekin’e de selam durmuş
Ben kendi Sosyolojik okuma geçmişimi ikiye ayırıyorum: Bauman öncesi ve Bauman sonrası...
Bauman öncesi dönemde akademik kavramlar arasına sıkışmış, gündelik deneyimlerle sosyolojinin savunduğu görüşleri bir türlü birleştiremiyordum. Sorunun benden kaynaklı olduğunu düşünüyor ve bir yetersizlik duygusuna kapılıyordum. Sosyoloji disiplinine özel
Öğretmenler, anneler, babalar için önemli bir kaynak diye düşünüyorum. Çünkü artık bir çocuğu yetiştirirken arkamızda koca bir köy yok. Gelenekten koptuğumuz, yeni olanı yakalamada güçlük çektiğimiz bu zamanda kitaplar en iyi rehberimiz.
"Nasıl başaracağını öğrenmek en zekice başarıdır!" (s.13)
Kişisel başarı öykülerimizin
Selam arkadaşlar ! benim gibi vize haftasında olup da çılgınlar gibi kitap okuyanlara buradan kalp :).
Biraz duygusal bir inceleme olacak bu yüzden önce kitap hakkında konuşmak istiyorum.
Kitap1928 yılında yayımlanmış Cumhuriyet öncesi eserlerden.Kitabın olaylar zincirini Öğretmen Zehra ve babası Mürşit Efendi oluşturuyor.Yazar bu eserinde
Baruch Spinoza (1632-1677) Yahudi kökenli Hollandalı filozoftur.
Etika kitabın orijinal ismi "Ethica Ordine Geometrico Demonstrata" ("Geometrik Yöntemle Kanıtlanmış ve Beş Bölüme Ayrılmış Ahlak") olup Latince yazılmış bir eserdir.
Spinoza 45 yıllık ömründe fizikte
Hayatımda okuduğum en güzel kitaplardan biri. Yaklaşık iki yıl önce okumuştum.
Bir kitapta beni cezbeden önemli 2 şey vardır. Betimlemeler ve sürükleyicilik. Bu iki özellik ve kurgunun kusursuz işleyişi bu kitaba hayran bıraktı beni. Betimlemeler o kadar muhteşem ki insan ismi kullanılmadan bütün hikaye kafa karışıklığı oluşturmadan anlatılabilmiş. Hikâyenin konusuna gelince; insanoğlunun dara düşünce, başına büyük musibetler gelince ( ki şu zamanda dünya global olarak böyle büyük bir imtihandan geçiyor) ne kadar ileri seviyede bencil, ne kadar aç gözlü olabildiğini hem psikolojik hem sosyolojik anlamda anlatan bir yapıt. Birdenbire olan ve silsile halinde yayılan körlük salgınında insanlar karantina altına alınıyor. Ve hayat - memat mücadelesi başlıyor. İyiler her şartta iyi kalabiliyorken, kötüler kat kat kötüleşiyorlar. Her durumu fırsata çeviren bir güruh var mesela, korona günlerinde kolonya fiyatlarına %100 zam yapan ya da elindeki maskeleri satmayıp stok yapan firmalar ya da dezenfektanları hastane koridorlarından çalıp evine götüren masum! halk gibi. Gelen kumanyaları orada kalan salgınzedelere kıymetli eşyaları karşılığında satan, o ölümle burun buruna halindeyken bile kadınların iffetine göz diken bir grup da bu kitapta anlatılıyor. Okurken yok daha neler dediğim yerlerde vardı ama görüyorum ki bu korona günlerinde gıda stoğu yaparken ki halkın tutumu kitabın yaşanılabilir olduğunu maalesef gösterdi bizlere. Herkesin ( psikolojisi iyi olanların ) okumasını tavsiye ederim. İyi seyirler. ( Gerçekten okumuyor resmen senaryo izliyorsunuz )
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,8bin okunma