“Birisini eleştirmeye kalkıştığında, şu dünyada her insanın senin sahip bulunduğun ayrıcalıklara sahip olmadığını hiç aklından çıkarma.”
•Muhteşem Gatsby, okuyucunun girişteki bu cümleyle radarına giren bir eser. Türk filmlerindeki gibi bir tema karşılıyor bizi. Fakir ama gururlu erkek, zengin bir kıza aşık oluyor. Klasik bir aşk hikayesi gibi ama sadece bu aşk hakim değil kitaba. Bu çerçevede dönemin Amerikalılarının halleri, para kazanma şekilleri, hayata bakışları ve yaşam tarzları anlatılıyor. Nasıl eğlendikleri, partileri betimleniyor. Caz Çağı tüm ışıltısıyla film sahneleri gibi betimlenmiş kitapta. Sevdiği kız tarafından terk edilen Gatsby zengin olmak için her yolu deniyor. Tek emeli sevgilisine kavuşmak. Hatta bunun için o büyük partilerin yapıldığı malikaneyi satın alıyor ki sevdiği kadınla karşılaşsın...️
•Girişteki ilgi çekiciliğe rağmen kitabın devamı için hislerim aynı olmadı, yine de güzel bir kitaptı. Kimileri eseri hayatının eseri olarak tanımlıyor, ben aynı şeyi düşünmedim maalesef. Karmaşık anlatım, bir geçmişe bir geleceğe gitmesi zaman zaman beni kitaptan koparttı ama döneme ışık tutan sahneleri, alt anlamları ve sondaki mesajıyla güzel bir kitaptı. Hayatını tek bir amaca ve insana bağlayıp, mutluluğu ve yaşamayı unutup, kendin olmaktan çıkmak...Yazar, size bunun sonucunun mutsuzluk ve boşa yaşanmış bir hayat olduğunu apaçık gösteriyor. Salt bir şeye bağlanmış hayat, hayat değildir. Biz kendimizi yok sayar değer vermezsek kimseden bunu göremeyiz. Ben hala sonunu ve kendi çıkarttığım dersleri düşününce hüzünleniyorum, umarım herkes kitabı okuduğunda kendine bir pay çıkarır!