Kalemini sevdiğim sevgili Zülfü Livaneli, İstanbul'u arka fona alıp bize başarılı bir iş kadını olan Zehra'nın gözünden memleketimin insanlarını (zengini, fakiri, garibi, şanslısı, inançlısı, yazarı, gazetecisi, alt tabakası, köylüsü, şehirlisi, katili, sapığı, siyasetçisi, sanatçısı, ölüsü, dirisi, kadını, erkeği, çocuğu) ve elbette hayatlarını, düşüncelerini anlatıyor.
İstanbul'da kaymak tabakaya hitap eden Konstantiniyye Oteli'nin açılışında bulunan davetliler, çalışanlar ve onlarla bağlantılı olaylar dökülüyor satırlara. Ölüler bile işin içinde ve bittabi ölünce herkesin eşit olduğu gerçeği de vurgulanmakta usta yazar tarafından.
İster Konstantiniyye deyin, ister İstanbul, ismi ne olursa olsun; kadim şehir, güzel şehir, büyülü şehir vesselam...
Keyifli Okumalar!