Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
128 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Profesör Ueno, Akita cinsi yavru köpeği beslemeye başladı ve ona Hachi ismini verir. Hachi Japonca sekiz anlamına geliyordu çünkü Hachi kardeşleri arasında 8. köpek ve profesörün de 8 uğurlu sayısı. Profesör Hachi’ ye birçok komutu öğretti.Bir tek havlama hariç. Hachi her sabah profesörü tren istasyonun da uğurluyor, akşam da karşılıyordu. Yine bir sabah uğurladıktan sonra ilk kez havladı ama o gün profesör gelmedi. Kalp krizi geçirerek vefat etmişti. Hachi onu beklemeye devam etti. İlk başlarda Hachi’ yi her sabah seven Yasuo evine götürdü ama daha ilk gece profesörün evine geldi. Orada yaşamadığını öğrenince tren istasyonuna geldi. Hergün 3’ te Shibuya İstasyonu’nda onu bekledi hem de tam 10 yıl. Ueno’ nun bir öğrencisi Hachiko’ yu anlatan makale yazınca Japon halkı onu tanımış oldu. Akın akın ziyarete geldiler. Hachiko için bir fon oluşturup onun ihtiyaçlarını karşıladılar. İstasyon şefi Yoshikawa ve Yasuo ilgilendi. 8 Mart 1935’ ye Hacki gözlerim yumdu. -ko Japonca “sevilen, sayılan “ anlamında bir ektir. Öldüğü yere Hachiko’ nun heykelini yaptılar ama 2. Dünya Savaşı’ nda kullanılmak üzere eritildi. İlk heykeli yapan sanatçının oğlu Takeshi Ando tarafından ikinci kez heykeli yapıldı. Hachiko’ nun korunan bedeni Ulusal Doğa ve Bilim Müzesinde sergilemektedir. Yasuo, Hachi’ yi anma gününde Miyuki adlı kızla tanışır ve ona her şeyi anlatır. Sonra Hachi heykelin altında ona evlenme teklif eder.
Hachiko
HachikoLeslea Newman · Yakamoz Yayınevi · 20181,914 okunma
ironi
Onun fikrince Türkçe: "Arapça, Acemce, Frenkçe, Almanca, Rumca, Latince" lisanlarından mürekkep mükemmel bir lisan olmalıydı. Ecdadımız Arapça, Acemce kaideleri çok kullanmışlardı. Her ne kadar bunlar konuşulan lisana geçmemişse de hükümet şimdiden sonra gayret ederek, ahaliyi cebrederek pekâlâ geçirebilirdi. Fakat bu Arapça, Acemce kaideler Türkçe kelimelerde de kullanılmalıydı. Meselâ "evimin kapısı" denecek yerde Farisî kaidesiyle "kapıyı evim" denilmeliydi. Sonra Türkçeye birçok Frenkçe kelimeler de girmişti. Bu zavallı kelimeler için hiç olmazsa lütuf makamında birkaç Fransızca gramer kaidesi kabul etmemek en büyük bir haksızlıktı. Öyle ya, Arapça, Acemce kaideler vardı. Niçin Frenkçeler için olmasın? Meselâ niçin "istasyon direktörü" denilmeliydi? "Direktör dö stasyon" en haklı en mantıkî bir telaffuzdu.
Sayfa 113 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Durmadan sağa sola "Süleyman!" diye bağırarak koşan Ayşe'nin hali istasyon memurunun yüreğine işlemişti.
Sayfa 39 - ötükenKitabı okuyor
Değilim ben bu trenin yolcusu İneceğim istasyon geride kaldı Yakalayın ruhum arkada kaldı Verin ruhumu bayım Alın ne olur şu plastik kartı
kıssalarla büyüyen bir yol eriydi babam yanlış bir hayatın doğrusunda ısrar. istasyon çeşmelerinin üşüyen suları gibi o fer gözlerden gideli çok o çorak toprak ezel birbirimizin ayazında bir ibre ve hata: her baba aslında bir imâdır oğluna.
"Hayat bir istasyon değil, bir trendir."
Nerede durup soluklandığın değil de hareket halindeyken bile soluklanacak zamanı kendine verip vermediğindir aslında önemli olan. İnsan durursa ölür, önemli olan durmadan devam ettiğimiz yolda kendimiz için bir şeyler yapabilmektir. Zaman zaman yoruluruz ve hızımızı düşürürüz ancak hiçbir zaman durmamalıyız. Yaşamak için zaman yok ama ölmek için her an bize kucak açıyor.
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
İleride sizi bekleyen bir istasyon daima vardı ve bacaklarınızın uyuşmasını gidermek her zaman mümkündü peronda dolaşarak.
Sayfa 715
Toplumumuz kadınlara öyle bir suçluluk aşılıyor ki, başkalarına duygusal hizmet veren bir istasyon görevi yapamadığımız için kendimizi suçlar hale geliyoruz.
"Kim olsan fakat hangisine binsen nasıl binersen bin değişmez varılacak son istasyon ki ölümdür ölüm."
Yaşamak, gitmek demek onun için. Yeryüzü, iki deniz arasında bir nokta demek, iki kent arasında bir istasyon.
Reklam
Bin çeșit sarının içinden geçtim. Yollar kirpikti. Evler yapraktı. Kocaman bir ağaçtı gökyüzü. İnsanlar toprağın elleriydi. Bulutların kum saatinde bir büyük zaman. İçimde sözünü bulamamış hayatların gizi. Çaresiz iyiliktim. Ekimdi, kasımdı. Bir kadın bembeyaz susmuştu. Dışarda gecenin siyah lalesi. Camlar acıydı. Ağzımda karıncalanmış bir dünya. İğde kokularından yaz ölüleri. Soğumuş sözdüm. Gözlerim çocukluğun yıldızları. Her arzu bozkırla yaralanyordu. Yagmurun raylarında bir tren. Bir istasyon unutmaktı öteki gökkuşağı. İnsan geçmişi değil geleceği bağışlarmış. Alnımda ışığı kalmamış harfler. Gittim, anıların kederine inanarak Şiirmiş, aşkmış, iyilikmiş.. bir çınlama boşlukta... kaldım öylece...
Sayfa 184 - Kırmızı Kedi Yayınları 12. BasımKitabı okudu
Ama siz var ya siz Boşluklara asılı bir istasyon gibisiniz
Sayfa 424 - YKY
Toplumumuz kadınlara öyle bir suçluluk aşılıyor ki, başkalarına duygusal hizmet veren bir istasyon görevi yapamadığımız için kendimizi suçlar hâle geliyoruz..
Sayfa 14 - Varlık yayınlarıKitabı okudu
- Ağabey, size neşeli bir istasyon arayayım mı? Radyoda değil, kalbimde neşeli bir istasyon arıyordu. Cevap vermedim. Yalnızlık.
İlk istasyon
عاقبت منزل ما وادى خاموشان است Âkibet menzil-i mâ vâdî-i hâmuşân est. Sonunda varacağımız menzil, susmuşlar vâdisidir(yani mezarlık). (Hafız Şirazi)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.