-Dan Brown kitaplarının hepsinde, aynı olan kahramanımız Robert Langton, bu kitabında İtalya’da başlayıp Türkiye’de sona eren bir maceranın ve kovalamacanın içinde oluyor yine. Bu sefer Langton, insanlığın ve dünyanın giderek artan nüfusunu durdurmak için biyolojik savaş ilan edenlere karşı mücadele ediyor. Tabi mücadele ederken yine geçmişe yolculuk yaptırıyor bize. Bu hikâyemizde de Dante’nin Cehennemini ve İlahi komedyasını ezberletiyor okuyucuya. Kitabın bazı bölümlerinde bugün tüm dünyayı kasıp kavuran korona(covid-19) virüsüne atıfta bulunulan yerler var. Bana da çok mantıklı geldi. Yıllar boyunca insanoğlunun yaşadığı bu tür hastalıkları bir kısım yararlı bulup dünya nüfusunun azalması gerektiğini savunurken, diğer kısım ise tam tersini düşünüyor. Diğer kısma göre eğer insanlar bilinçli tüketici olursa ne kıtlıklar yaşanır ne de insanların ölmesine gerek kalır. Hatta daha üzün süre yaşamının formülünü bulmak için uğraşmak gereklidir tezini savunuyorlar. Bende şu an Dünya ki salgının insan nüfusunun azalmasını isteyen kişi veya kişilerce üretildiğini tahmin ediyorum. Çünkü daha önceki yıllarda da bu yöntem denenmiş ve başarılı bulunmuştu. Şimdi de aynısı yapılıyor.
Dan Brown’ın kitaplarında en çok tasvirleri(yer imleri) dikkatimi çekiyor. Anlattığı şehirlerdeki kiliseleri, müzeleri, camileri gezerken elinizde Dan Brown’ın kitabı varsa rehbere gerek kalmıyor. Ve herkesin bilemeyeceği gizemli şeylere odaklanıyoruz bu tür yerlerde. Kitabın birkaç kısım fazlalığı olsa da kendisini bitirtiyor. Genellikle de mutlu sonla bitiyor.
Okunmasını tavsiye ederim. Sıkmadan bitiveriyor.