Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Amadeus/Film
Wolfgang Amadeus Mozart.Peki İtalyanlar neden Wolfgang yerine Amadeus diyor?Çünkü müzikal dillerine Amadeus daha uygun olduğu için.İzlemeyenlere filmini ve oyununu iliştirelim.
Atatürk'ün yaptığın en mühim iş, uyuyan bir milleti o derin uykudan uyandırmayı başarmasıdır. Atatürk, bir yeniden doğuş mucizesi yaratmıştır. Sadece bir politik lider, muzaffer bir kumandan ya da iyi bir reformcu veya bilim insanı değil aynı zamanda gerçek bir kahramandır. Bir düşünsene, Adana'da Fransızlar, Antep'te İngilizler, merhaba Antalya'da İtalyanlar, Ege'de Yunanlar... Yedi düvel Anadolu'ya toplanmış, bugün ikamet ettiğimiz bütün toprakları parça parça paylaşıyorlar. Ülke fiilen işgal edilmiş durumda. Ordu dağıtılmış, halkın elindeki şahsi silahlara kadar ülkedeki tüm silahlara el konulmuş. Osmanlı Deyleti tam olarak teslim olmuş. Böyle bir ortamda birisi çıkıp diyor ki: " Ya istiklal Ya ölüm!"
Reklam
İtalyanlar bu bölgeye Turchia veya Turchimania derlerdi.Alman seyyahları "Turkei,Tirkenland, Fransızlar ise "Turquie"şeklinde hitap ederlerdi.16. asırda bir ingilizce seyahatname kaleme alan Nicola de Nicolay "Turkie" diyor.Bizim bugünkü söyleyişimize çok yakın. Sonradan İngilizce konuşup yazanlar,muhtemelen telaffuzda Hind Adalarının ünlü kuşuyla aramızda yanlış bağlantı kurdular. Türkiye konusunda asıl tartışılacak ve rahatsız edici nokta bizdeki bazı kimselerin uydurduğu "Türkiyeli", Türkiyelilik gibi tabirlerdir.
Sayfa 74 - İlber Ortaylı
Türkiye / İklim-i Rum?
“İlber Ortaylı, ‘Türklerin Tarihi’ adlı eserinde ‘Türkiye’ adlandırması için, ‘Aslında ülkemizin böyle adlandırılması tuhaftır ki bizim dedelerimizin değil, bu ülkeyi başlangıçtan beri çok iyi tanıyan İtalyanların işidir,’ diyor ve ekliyor: ‘Bizim dedelerimiz buraya ‘İklim-i Rum’ derlerdi. Onların ‘Rum-Roma’ dedikleri yer, İtalyanlar ‘Turchia’ veya ‘Turcmenia’ derlerdi. Bütün orta çağ zamanı Alman seyyahları ‘Turkeyi, Türkenland’ ve Fransızlar ‘Turquie’ derlerdi. 16. Asırda İngiliz seyahatname kaleme alan Nicolas de Nicolay ise orada ‘Turkie’ diyor.” Ülkemizin adını bizim vermeyişimizi, evvela İtalyanların daha sonra da diğer milletlerin buraya adında ‘Türk’ geçen bir isim vermeleri, daha açık bir şekilde anlatılamazdı. Ayrıca Marco Polo’nun 1254-1324 tarihleri arasında Anadolu toprakları için ‘Turcomania’, Orta Asya için de ‘Great Turkey’ dediğini de İlber Ortaylı’nın bu açıklamasına eklemekte fayda vardır. ‘Türk’ adının 5-10. yüzyıllar arasında ‘güçlü, becerikli, terk edilmiş,’ 10-15. yüzyıllar arasında ‘güzel, civan, taşralı, saf, olgun,’ 15-20. yüzyıllar arasındaysa ‘mert, cesur, kahraman, asker, savaşçı’ şekillerinde geçtiği ve Fransızca ile Almancada hem ‘genç, güzel’ demek olduğunu hem de ‘kaba, korkunç’ anlamlarına geldiğini de unutmamak gerekir.”
“Türkiye” ismi nereden geliyor?
Aslında ülkemizin böyle adlandırılması tuhaftır ki bizim dedelerimizin değil, bu ülkeyi başlangıçtan beri çok iyi tanıyan İtalyanların işidir. Bizim dedelerimiz buraya “İklim-“ Rum” derlerdi. Onların siyasi hedef ve misyonları Roma İmparatorluğu’nu ele geçirmekti. Anadolu toprağındaki Roma’yı, yani Garplıların sonradan “Bizans” dedikleri İmparatorluğu ele geçirmeye başlamakla elhak bu yolda da ilerlediler. Onların “Rum-Roma” dedikleri yere, İtalyanlar “Turchia” veya “Turcmenia” derlerdi. Bütün orta zaman Alman seyyahları “Turkei, Türkenland” veya Fransızlar “Turquie” derlerdi. 16. asırda İngilizce seyahatname kaleme alan Nicolas de Nicolay ise “Turkie” diyor, dikkat ederseniz bizim bugünkü söyleyişimize oldukça yakın…
Sayfa 21 - İlber Ortaylı | Türklerin TarihiKitabı okudu
1. Futbol kumardır, adamı böyle rezil eder 2. Suudi futbol federasyonuna pankartlar ile ilgili bilgi verilmemiş. 3. Sözleşme yapılmış, pankartlar ile ilgili bir madde yok. 4. FB ve GS son gün böyle bir pankart olayını icat ettiler. 5. Türkiye'de bile izin almadan hiç bir takım sahaya pankartla çıkamaz, yasak. 6. Önce bir söylenti
Reklam
Karşısında iki grup düşman vardı. Birinci grup düşman Yunanlılar, İtalyanlar, Fransızlar vs. İkinci grup düşman ise, milletinin içinden çıkan, çoğunlukla İngilizlerin din propagandası yaparak azdırdığı isyancılardı. Mustafa Kemal, bu ikinci grup düşmanla mücadele için başlangıçta silahlı çetelerle işbirliği yaptı. Çerkez Ethem bunlardan biriydi.
Attilâ İlhan ile söyleşi: Çağdaşlık ile Batıcılık
Attila Bey, sizinle, Batı, Batıcılık, çağdaşlık kavramları, Türkiye yakın tarihinde bu kavramların dönüşümü, bugünkü durum, Batı’yı aşmak mı ya da onun kuyruğuna takılmak mı sorusu; bütün bunları içeren hem kavramsal, hem de tarihsel bir söyleşi yapalım istedik. Bunlar tartışılan, gündemdeki ciddi konular. Benim gündemimde 40 senedir
Machiavelli
Papalığın gücüne ilişkin Söylevler'deki değerlendirme daha uzun ve daha içtendir. Burada, öne çıkan kişileri etik bir hiyerarşiye sokarak işe başlar. En iyileri, diyor, dinlerin kurucularıdır; sonra monarşilerin ya da cumhuriyetlerin kurucuları gelir; sonra da edipler. Bunlar iyidir; ama dini ortadan kaldıranlar, cumhuriyetleri ya da krallıkları yıkanlar, erdem ya da edebiyat düşmanları kötüdür. Julius Caesar da dahil olmak üzere, tiranlık kuranlar kötüdür; diğer yanda Brutus, iyidir. (Bu görüş ile Dante'nin görüşü arasındaki karşıtlık, klasik edebiyatın etkisini gösterir.) Doğru olduğu için değil, toplumsal bir çimento olduğu için dinin devlette seçkin bir yeri olması gerektiğini savunur: Romalılar kehanetlere inanıyormuş gibi davranıp, onlara aldırmayanları cezalandırmakta haklıydı. Kendi zamanındaki Kiliseye iki eleştirisi vardır: Sahip olduğu kötü yönelimiyle dini inancı zayıflatmıştır ve papaların dünyevi iktidarı ve bunun ilham verdiği politika İtalya'nın birleşmesini önlemektedir. Bu eleştiriler güçlü bir biçimde ifade edilir. “Halk, dinimizin başı olan Roma Kilisesine ne kadar çok yaklaşırsa, o kadar az dindar olur... Yıkımı ve cezasını bulması yakındır... Biz İtalyanlar dinsiz ve kötü olmamızı Roma Kilisesine ve onun rahiplerine borçluyuz; ama ona daha büyük ve yıkımımıza neden olacak bir borcumuz daha var, yani Kilisenin ülkemizi parçalı durumda tutması ve hâlâ tutmaya devam etmesi.
Mustafa Kemal Atatürk
''Bir düşünsene, Adana'da Fransızlar, Antep'te İngilizler, Antalya'da İtalyanlar, Ege'de Yunanlar... Yedi düvel Anadolu'ya toplanmış, bugün ikamet ettiğimiz bütün toprakları parça parça paylaşıyorlar. Ülke fiilen işgal edilmiş durumda. Ordu dağıtılmış, halkın elindeki şahsi silahlara kadar ülkedeki tüm silahlara el konulmuş. Osmanlı Devleti tam olarak teslim olmuş. Böyle bir ortamda birisi çıkıp diyor ki ''Ya istiklal ya ölüm'' Böyle inançlı bir adama nasıl hayranlık duymayacaksın?''
Sayfa 184Kitabı okudu
Reklam
SENUSİ HAREKETİ
Seyyid Ahmed Eş-Şerif, öğrenimini bizzat amcasının gözetiminde gördü. Yeni liderin karşısındaki en önemli sorun, Avrupa Emperyalizmine karşı verilmesi gereken ölüm-kalım mücadelesi idi. Kanının son damlasına kadar mücadele eden Senusiler sonunda Fransızların askeri ve teknik güçlerinin fazla oluşuna yenik düştüler. 1909'da yenilgi
Sayfa 149 - Bir YayıncılıkKitabı okudu
Bugün kullandığımız "Türkiye" ismi nereden geliyor? Aslında ülkemizin böyle adlandırılması, tuhaftır ki bizim dedelerimizin değil, bu ülkeyi başlangıçtan beri çok iyi tanıyan İtalyanların işidir. Bizim dedelerimiz buraya "İklim-i Rum" derlerdi. Onların siyasi hedef ve misyonları Roma İmparatorluğu'nu ele geçirmekti. Anadolu toprağındaki Roma'yı, yani Garplıların sonradan "Bizans" dedikleri imparatorluğu ele geçirmeye başlamakla elhak bu yolda da ilerlediler. Onların "Rum-Roma" dedikleri yere, İtalyanlar "Turchia" veya "Turcmenia" derlerdi. Bütün orta zaman Alman seyyahları "Turkei, Türkenland" veya Fransızlar "Turquie" derlerdi. 16. asırda İngilizce seyahatname kaleme alan Nicolas de Nicolay ise "Turkie" diyor, dikkat ederseniz bizim bugünkü söyleyişimize oldukça yakın...
Sayfa 20 - Timaş Yayınları | 18.Basım 2016Kitabı okudu
İtalyanlar Yunanlılara niye gay diyor aww asıl İtalyanlar feci gay vibe veriyorlar.
Diyor ki, namussuz, alçak, korsan İtalyanlar, bizim haberimiz yokken, aramız kendileriyle iyi iken, bizim dostlarımız iken birdenbire vatanımıza hücum ettiler. Oradaki silâhsız adamları, ihtiyarları, kadınları, kızları, çocukları top gülleleriyle öldürdüler. Vatandaşlar! Onlar büyük ve kavî zırhlılarına güveniyorlar. Fakat onların zırhlıları varsa bizim de mukaddes bir hakkımız vardır. Ve bu, onların zırhlılarından daha kuvvetlidir.
Sayfa 144 - Cedit Neşriyat/2.KitapKitabı okudu
Bugün kullandığımız "Türkiye" ismi nereden geliyor?
Önceki kuşaklar "Türkiya" derdi; hatta bizi okutan ortaokul ve lise öğretmenlerinin bazılarından bu telaffuzu aldık. Gerçekten "Türkiye" diyenler, bir ara dilimizin ses uyumu kuralına uygun bu söyleyişi korumak için kanun yoluna müracaat ettiler; 1950'de TBMM'ye seçilen Nazlı Tlabar'ın bu konuda teklif ettiği bir kanun kabul edildi. Ama "Türkiye" şeklindeki telaffuz ve yazım zaten çoktan harita ve kitaplarda kabul görmüştü. Aslında ülkemizin böyle adlandırılması, tuhaftır ki bizim dedelerimizin değil, bu ülkeyi başlangıçtan beri çok iyi tanıyan İtalyanların işidir. Bizim dedelerimiz "İklim-i Rum" derlerdi. Onların siyasî hedef ve misyonları "Roma İmparatorluğu'nu ele geçirmekti. Anadolu toprağındaki Roma'yı, yani Garplıların sonradan "Bizans" dedikleri imparatorluğu ele geçirmeye başlamakla elhak bu yolda da ilerlediler. Onların "Rum-Roma" dedikleri yere, İtalyanlar "Turchia" veya "Turchomania" derlerdi. Bütün orta zaman Alman seyyahları "Turkei, Türkenland" veya Fransızlar "Turquie" derlerdi. 16. asırda İngilizce seyahatname kaleme alan Nicolas de Nicolay ise "Turkie" diyor, dikkat ederseniz bizim bugünkü söyleyişimize oldukça yakın...
Sayfa 19 - Kronik Kitap 5.BaskıKitabı okudu
78 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.