Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tara bana yaklaşarak nadide bir mücevheri inceler gibi beni inceledi. "Sadece görmesi yeterli mi diyorsun?" Rae gülümsedi. "Sadece istemesi yeterli." Elini belimin üzerine koydu. "Az önce benim gibi düşünceleri duymak istediğini söyledikten sonra zihnime girdi." Karr kahkaha atarak omzuma vurdu. "Bizim arsız ölümlüye bak sen. Seni gördüğüm ilk anda bu kadın hepimizin ağzına sıçar demiştim ve haklı çıktım." Bana bir dosta, müttefikine bakar gibi baktı. "Ben de mi kehanet işine girişsem acaba ne yapsam?"
Hiçbir dindar insan bugüne kadar Einstein'ın söylediği şu şeyi söyleyememiştir: "Eğer haklıysam, aşağıda belirttiğim fenomen bir güneş tutulması sırasında Afrika'nın Batı Kıyısında gerçekleşecektir." Ve gerçekleşti de, çok ufak bir ayrıntı farkıyla. Bunun gibi haklı çıkmış tek bir kehanet bile olmamıştır şimdiye kadar inanç dünyasında. Veya itibarını ve bir bakıma yaşamını bu fikrin gerçekleşeceği üzerine yatırmaya istekli birisi de.
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Pirosmani
Pirosmani, entelektüel sanat dünyasına, o dünya ne kadar isterse istesin, girmezdi. Ama bilgi ağacının yasak meyvasini isirdiktan sonra, önceki yaşamının doğal dengesine de dönemiyordu. İki akıntı arasında sıkışmış, " Bu dünyaya yalnız geldim, yalnız gideceğim." deyip duruyordu. Bu kehanet doğru çıktı. İçinde bir şeyler kırılmıştı. Meyhane köşelerinde, " Dost değil bu dünya, istenmiyorsun içinde." gibi sözler mırıldandığı isitiliyordu.
Sayfa 60 - Erast Kuznetsov, Gürcü ressam Nico Pirosmanaşvili üzerine yazısı.
Saatler/Geyikler
doğuya bakan yüzünle bak bana ve kalbimin porselen gibi olduğunu hiç unutma. çocuk gibi olduğumu söylemiştin zaten. çocuk gibi yaz- dığımı biliyorum bu kitapta. kırmızı mürekkeple boyanmış bir çocuk başı uyuyor kalbimde. fosforlu gözleri açıklanamayan şeylerin merkezi gibi. tıpkı bunun gibi açıklanamayan şeylerin merkezi olsun isterdim
Kehanet transı başka durugörü deneyimlerine benzemez. Diğer trans halleri gibi duyusal algılardan soyutlanmak değil, kıpır kıpır bir okyanusa gömülmektir. Her şey hareket eder. Sonsuzluğun ortasında mutlak pragmatizme ve evrenin kendi başına hareket ettiğinin, değiştiğinin, kurallarının değiştiğinin, bütün bu hareketlilik içinde hiçbir şeyin daimi ya da mutlak olmadığının, herhangi bir şeye dair mekanik açıklamaların sadece belirli koşullarda geçerli olduğunun ve duvarlar yıkılınca eski açıklamaların geçersizleştiğinin, yeni hareketlerle savrulup gittiğinin farkındalığına, bu kesintisiz farkındalığa ve talepkâr bilince varılır. Böyle bir transta görülen şeyler derin ve çoğunlukla sarsıcıdır. Bütünlüğünüzü koruyabilmek için var gücünüzle savaşmanız gerekir, ama bunu başarsanız bile o derin transtan çıktığınızda içiniz değişmiş olur. -Çalıntı Günlükler
Sayfa 222 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Alfred Adler bireysel psikoloji üzerine;
Bireysel psikoloji iki bakımdan bir kehanet niteliği taşır: İleride ne olacağını açıklamakla kalmaz, Yunus Peygamber gibi olacak şeyin olmaması için ne olması gerektiğini de söyler bize.
Sayfa 23 - Say yayınları
Reklam
Nesnelerin doğasından niçin şikâyet ediyoruz? O kendini iyi niyetle ortaya koydu. Yaşam, değerlendirmeyi bilirsen, uzundur. Ancak kimisini doymak bilmez bir açgözlülük esir alır, kimisini yüklü bir iş gereksiz uğraşlara zorlar. Kimisi şarapla sarhoş olur, kimisi üşengeçlikle sersemler, kimisine her daim başkalarının kararlarına bağlı olan bir hırs işkence eder, kimisini ticaret aşkı kazanç umuduyla tüm karaları ve denizleri dolaşmaya zorlar; kimilerine savaş tutkusu işkence eder, bazen başkalarını tehlikeye atar, bazen de kendileri için kaygılanırlar. Bazıları daha üstün insanlara yaptıkları gönüllü kölelik kabilinden, kıymeti bilinmeyen hizmetlerle kendilerini tüketir, birçoklarını da başkasının talihine duyduğu arzu ya da kendi halinden şikâyet esir alır. Değişmez bir hedefi olmayan, tutarlı hareket etmeyen ve bir türlü tatmin olmayan birçok kişi kararsızlığından ötürü her daim yeni planların içine gömülür; kimileri rotalarını belirlemelerini sağlayacak hiçbir ilkeyle tatmin olmaz; kader onları aylaklık edip esnerken ele geçirir, öyle ki şairlerin en büyüğünün kehanet gibi beyanındaki şu sözünün gerçeği yansıttığından hiç şüphem yok: "Yaşadığımız, yaşamın kısa bir bölümüdür. " Dolayısıyla bu kısa aralık yaşam değil, sadece zamandır.
Bir gün yakınlarının sürgününü sefaletini, ve ölümünü düşünmeye içimizden kim cesaret edebildi? Ve bunu düşünmeye istemli olup da uyarıyı uğursuz bir kehanet gibi reddedecek olan, bu felaketleri düşmanlarının ya da can sıkıcı öğütçülerin dosdoğru başına indirmeyecek olan kim peki?
Reklam anlamaya, öğrenmeye değil, umut etmeye yol açtığı ölçüde kehanet sözüdür. Reklamın söyledikleri önceden var olan hakikati (nesnenin kullanım değerinin hakikatini) değil, yaydığı kehanet göstergesinin gerçekliği aracılığıyla sonradan gelecek bir doğrulamayı varsayar. İşte bu reklamın etkili olma tarzıdır. Reklam, tüketicinin reklamın söylenmini benimsemesi yoluyla, günlük yaşamın gerçek olayı haline gelecek olan nesneyi bir sözde-olaya dönüştürür. Burada doğru ve yanlışın kavranılamaz olduğu görülüyor, tıpkı seçimin yoklamaları gibi, bu yoklamalarda gerçek oyun kamuoyu yoklamasını mı izlediği (ki bu durumda oy artık gerçek bir olay değil, ipuçlarına dayalı tahmin modelleri olmaktan çıkıp gerçekliği belirleyen etmenler haline gelmiş yoklamaların yerine geçen şeydir) yoksa yoklamanın kamuoyunu mu yansıttığı bilinmez. Burada içinden çıkılamaz bir ilişki söz konusudur. Tıpkı doğanın sanatı taklit etmesinde olduğu gibi, günlük yaşam da modelin kopyası olur.
Sayfa 148Kitabı okudu
Atalardan bir kehanet: Her kim dağgelinciği usulü okur, öğrenir ve yaşarsa, başka dünyaları kendi içindeki dünya gibi ulvileştirerek ışığın muhafızı olur.
Sayfa 3 - April YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Yalnızlık, bazılarının inandığı gibi bir enerjisizlik ya da eylemsizlik hali değildir, tersine, ruhun vahşi erzaklardan alarak bize ilettiği bir nimettir. Hekim-şifacıların, dindarların ve mistiklerin gösterdiği gibi, es­ki zamanlarda bir amaç taşıyan yalnızlık hali, hem rahatlatıcı hem de koruyucuydu. Yorgunluğu gidermek ve bıkkınlığı önlemek için kulla­nılırdı. Kehanet amacıyla da kullanılırdı, günlük hayatın koşuşturmacası içinde aksi halde duyulması olanaksız olan ve öğüt ya da rehberlik istenilen iç benliği dinlemenin bir yoluydu.
Sayfa 323Kitabı okudu
Hiçbir dindar insan bugüne kadar Eins­tein'ın söylediği şu şeyi söyleyememiştir: "Eğer haklıysam, aşağıda belirttiğim fenomen bir güneş tutulması sırasında Afrika'nın Batı Kıyısında ger­çekleşecektir." Ve gerçekleşti de, çok ufak bir ayrın­tı farkıyla. Bunun gibi haklı çıkmış tek bir kehanet bile olmamıştır şimdiye kadar inanç dünyasında.
Ne yazık ki eğitim sistemi, çoğu zaman, çocuklar arasındaki öğrenme farklılıklarını göz önüne almaz ve fabrikalardaki seri üretim gibi, standart bir yöntemin hepsi için geçerli olacağını varsayar. Bu durumda çocuklar kolayca hiperaktif, aptal, yavaş, yaramaz, dikkatsiz gibi sıfatlarla tanımlanabilirler. Çocuklar kendilerine uygun görülen bu sıfatı benimsediklerinde, ona uygun davranmaya başlarlar. (Bu duruma kendini doğrulayan kehanet diyoruz. Neye inanırsak ona uygun davranırız.)
Wagner’in 1883 yılındaki ölümü ile sadece “ölümcül hakaret”in yarası tekrar açılmakla kalmayıp, çoktan toprağa gömülmüş olan bir talep tekrar gün ışığına çıkmıştı. “Karşısında kendimi savunmam gereken kişi," diye yazıyordu Nietzsche Köselitz’e, “son olarak yaşlı Wagner’di; gerçek. Wagner’e gelince, doğrusu onun mirasçısı olmak isterim”. Nietzsche’nin müzisyen yardımcısı Köselitz de bu gelişmeden faydalanacak, o zamana dek değeri anlaşılamamış olan Venedik Aslanı adlı bestesi kısa sürede büyük başarılar kazanacaktı. “Artık her şey mümkün” diye kehanet ediyordu Nietzsche hayalperest bir sevinçle, “mesela sizi dinlemek için Bayreuth’taki ‘tapmakta’ oturmak gibi” - Köselitz’in Aslan'ı, Wagner’in Parsifal’ine karşı. Bu da Nietzsche’nin “Mutlu Adalar”da bir felsefe okulu kurmak gibi, en büyük hayallerinden biriydi. Artık öksüz kalmış olan Bayreuth, onun için adeta rüyasında gördüğü “sevgilisi tarafından terk edilmiş prensesin, yani Cosima’nın üzüntü ve bitkinlikten uyuyakaldığı Naksos kumsalı”na dönüşmüştü.
Sayfa 196
1.262 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.