Ah Saniye Çelik, sen bana ne yaptın. Şaşkınlıktan öfkeye, öfkeden siteme, sitemden anlayışa ve daha tarif edemediğim birkaç duygu arasında savrulup durdum.
Yazarımız Doğan Cüceloğlu’nun imza gününe giden Saniye Çelik, kendisinden imza almak yerine yazarımıza şiir hediye etmek ister.
Yazarımız şiiri okuduktan sonra kâğıtta telefon numarası da bulunan Saniye hanımı arar ve onu İstanbul’a söyleşiye davet eder.
Daveti kabul eden Saniye Hanım yaşamının en derin acılarını, en büyük savaşlarını, kayıplarını, az da olsa bazı sevinçlerini, özlemlerini tüm açıklık ve samimiyetiyle paylaşıyor.
‘’Ben küçükken mutluymuşum,
Ben büyüdükçe büyümüş mutsuzluğum’’
Türkiye’de bir kadının var olma savaşını anlatan bu güzel kitap bana birçok şeyi bir kez daha düşünme ve sorgulama fırsatı yarattı: ‘’ Türkiye’de kadın olmak. Türk toplumunda kadının yeri. Kadının adı yok. Bir eş, bir anne olarak kadın. Okumuş kadın, okumamış kadın. Mahalle baskısı içinde kadın. ‘’
Umarım Saniye Hanım’ın önderliğinde bu kitap birçok kadınımıza yol olur, ışık olur, cesaret verir. Bence öncelikle tüm kadınlar ama aynı zamanda tüm erkekler de bu kitabı okumalı. Zaten biz bizi biliyoruz, görüyoruz, duyuyoruz, anlıyoruz. Burada önemli olan bizi anlamayanların anlaması, görmesi, bilmesi, duyması ve artık durması.
Ben kitaba bu sabah erken saatlerde başladım ve öğlen olmadan. Bir çırpıda okudum bitirdim. Umarım sizler içinde güzel bir okuma olur. Kesinlikle tavsiye ediyorum.