Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Scott bazıları ne kadar karmaşık olsa da romanlarını bile planlamazdı. Kurgulama­nın bütün zevki yok edeceğini söylerdi. Ona göre kitap yazmak otların arasında parlak renklerde bir ipin ucunu bulup kaynağına kadar nereye gittiğini takip etmek gibiydi. Bazen ip kopuverir ve öylece ortada kalını­verirdi. Ama bazen -şanslıysanız, cesursanız, sebatkarsanız- sizi bir defi­neye götürürdü. Ve define hiçbir zaman kitap için aldığınız para olmazdı; define kitaptı.
Kitap yazmak, ilk günahla ilgisiz değildir. Çünkü bir kitap, bir masumiyet yitimi, bir saldırı eylemi, düşüşümüzün bir tekrarı değilse nedir? Eğlendirmek ya da çileden çıkarmak için kusurlarını yayımlamak! Özel yaşamımıza yönelik bir barbarlık, bir saygısızlık, bir leke. Ve bir eğilim.
Reklam
İlim ve hikmette imam olan Hz. Ali (r.a) demiştir ki: "Eğer el-hamdü lillah sözünü açıklayarak bir deve yükü kitap yazmak istesem, bunu yapardım." işin içyüzü şudur: el-Hamdü lillah (bütün hamdler Allah'a aittir), ifadesi bir övgüdür. Bu övgüde pek çok şey vardır. Övgü ile, kemâl ve yücelik sıfatları ortaya konur. Ayrıca övülen kimseden kusur ve ayıplar uzak tutulur. Bu övgü ile yüce Allah'ın zâtını idrak etmekten âciz kalındığı itiraf edilir. Yine bu övgü ile, bütün kemâl ve üstünlük sıfatlarının sadece yüce Allah'a ait bulunduğu ve O'nun bu sıfatlarda tek olduğu ifade edilir.
Ayrıca hem Fatiha suresinin ilk ayeti olması, hem de "Bütün ilimler besmelenin 'bâ'sında derc olunmuştur." fikriyle Hz. Ali'den rivayet edilen "Eğer yazmak isteseydim besmelenin 'bâ'sı hakkında deve yükü kitap yazardım." sözüyle besmelenin ihtiva ettiği kutsal ve mühim mânâ, Türk-İslâm toplum hayatında önemli bir yer tutmasını sağlamıştır.
Bu, kötülük, dedim. Habis bir akıl. Hastalıklı bir bilgi. Kibirle zehirlenmiş bir dil. Sevgisiz. Yıkıcı. Küçülten. İnsanları içtenlikleriyle aşağılıyor. Sen, dedim, yazı yazıyorsun. Kitap okuyorsun. Harfler sadece bizim kalbimizden doğmazlar. Başka hayatların acısını, yokluğunu, heveslerini de yüklenir gelirler. Gelirler ve bize saygıyı getirirler, inceliği getirirler, kederi getirirler. Elbette huzursuzluğu da. İnsan, hastalıklı bir düşkünlükten, muhteris bir küçüklükten gelmiyorsa nasıl olur da başka hayatları, o hayatların ezik, kırık, yaralı sözlerini küçümser? Bilgi, başka insanlara götürmüyorsa nereye götürür bizi? Yazmak bir varoluş erdemi değilse nedir? Kabalık hangi kalbi iyileştirir? Küfür, nasıl bir gelecek kurar bize? İnsan nasıl bir değersizlik duygusuyla büyür ki kimseyi sevmez. Kendinden başka bilgisi olmaz. Öğrendiği her şey onu herkesten uzaklaştırır. Biliyor musun dedim, onurunu bitiriyorsun. Kendisini acısıyla var etmeye çalışan bir hayatı, kendi çaresizliğine tutunmuş bir hayatı, yürek çarpıntılarıyla boğulan bir hayatı, kendi sözüne benzetmeye çalışıyorsun. Benzemedi diye aşağılıyorsun. İnsan birisine merhaba derken bile iki cümle kurar. İkinci bir cümle kursan belki kalbin açılacak. Bu, tüketir insanı. Bu, bilgisizlik bile değildir. Güzellik, kinden doğmaz. Anlamak, nefretten doğmaz. Hiçbir büyük düşünce, hiçbir küçük akıldan doğmaz.
MÜPHEM
Ah,neler hissediyorum da tahlil edemiyorum. Bir şey yazmak, o duyguların içinden bir şey çıkarmak istiyorum ama bir kere ne yazmak istediğimi tayin edebilsem. Şurada -beynini gösteriyor- bir şey var, bir şey duyuyorum ama rüyalarda tutulamayan şekiller gibi parmaklarımın arasından kaçıyor. Bilir misin nasıl bir şey? Bak şu semaya, ne görüyorsun, mailiklerden mürekkep bir derya. Gözlerinle onun içine girmeye çalış; o mailikleri yırtmak için çalış uğraş,ne görüyorsun? Mai...Daima mai... Değil mi? Sonra, bak ayağımızın altındaki toprağa, ne buluyorsun? Donmuş, simsiyah bir renk... Of!.. O siyah tabakaları parçalayarak içeriye bak; in,in,in ne kadar inebilmek mümkünse o kadar in; ne buluyorsun? O siyahlılklar içinde ne buluyorsun? Siyah... Daima siyah değil mi? İşte öyle bir şey yazmak istiyorum ki yukarı bakılsa mai ve daima mai; aşağı bakılsa siyah daima siyah... Bir şey mi mai ve siyah olsun. Hasta mıyım, bilemiyorum fakat ah! O ne yazmak tasvir edilmiş görmek mümkün olsa; işte o vakit, zannediyorum ki artık ölebilirim; hayatta nisabını tamamıyla almış bir adam hükmünde gözlerimi kapayabiirim...
Sayfa 45 - Ahmet CemilKitabı okuyor
Reklam
Altıncı Bürhan (Altıncı delil,hüccet)
Gel, bu geniş ovaya çıkacağız. İşte o ova içinde yüksek bir dağ var. Üstüne çıkacağız, tâ bütün etrafı görülsün. Hem her şeyi yakınlaştıracak güzel dürbünleri de beraber alacağız. Çünkü bu acib memlekette, acib işler oluyor. Her saatte hiç aklımıza gelmeyen işler oluyor. İşte bak, bu dağlar ve ovalar ve şehirler birden değişiyor. Hem nasıl
Sana yazmak benim için hiç olmazsa kitap okumak kadar lazım...
Sayfa 117Kitabı okudu
" Neden hiçbir kelimenin altını çizmedin? " " Kağıda kıyamazdım. Zihnimin içine yeniden yazmak daha insaflı geldi . "
Sayfa 343Kitabı okudu
"Tevekkül, insanın işini, hiç muhtaç kalacağım korkusu olmaksızın Allah'a emanet ettiğini gösterir."
Sayfa 321Kitabı okudu
Reklam
" Büyümeye ve hakikate geçme vaktidir artık; içimizde o kabiliyeti hissetme vakti. Ama hakikate yalnızca tevekkülle erişilir, tevekkülede sadece ahlakını incelterek, kendini başına buyruk bilmemekle, masivayı terk etmekle erişilir. Ancak bunlardan sonra tevekkül gelir. Ahlakını edinmeden yola çıkan kişi istisnalar hariç, asla adam olamaz."
Sayfa 320Kitabı okudu
"Nefsin gırtlağını kesmekte kararlı olun. Unutmayın, Rabbi Hacer'i unutmadı. Onun başına gelen sizin de başınıza gelecek... Derken zemzem kuyusu çıkacak karşınıza."
Sayfa 318Kitabı okudu
"Vazgeçmek ve kendini nefsin cazibesinden çekip kurtarmak... Her birimizin içinde böyle köpürüp duran arzu kuyuları vardır. En büyük davamızda budur."
Sayfa 317Kitabı okudu
"Çünkü Kemal, kusursuzluk, eksiksizlik ancak Cemil-i Zülkemal olan Allah'a mahsustur. İnsan ilişkileri noksanlıklarla alûdedir: İnsanın kendi küçük dairesi içindeki her şeyin sınırlı olduğu açık değil mi?... İyi bilin ki hiçbir şey, hatta aşk bile, kendi çabamızın ürünü değildir. Veren yalnız Allah'ın rahmet elidir."
Sayfa 316Kitabı okudu
"Büyümek ve hakikate geçmek vaktidir artık.Kendi içimizde böyle bir kabiliyetin saklı olduğunu fark etmek zamanı geldi. Helal haram kaygısının ötesine geçip, tek derdimizi Ehad ve Samet olan Rabbimizin marziyyatı dairesinde yaşamaya indirmenin sırasıdır."
Sayfa 305Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.