Bu yıl boyunca okuduklarım arasında en iyi ilk 5'e girecek bir kitabı şu an bitirdim.
Kitabı sus pus okudum, içimden sesli bile okuyamadım. Ahrazlık bulaşıcı mı bilemiyorum öyle sükuta erdiğim bir andayım.
Kalemi öyle sarıp sarmaladı ki, kitabın öylesine içerisindeydim ki nasıl tarif edebilirim bilmiyorum.
İki gündür Ege'de geziyorum, sedirin üzerinde uyuyup uyanıyorum. Denizin tuzu üzerimde kuruyor. Dışarıda şu an kar yağıyor ama ben o kavurucu yaz güneşinde gölge arıyorum. Ahh o kokuların betimlenişi yok mu; çiçeklerin, zeytinlerin, sedir ağacının, yeni avlanmış bir balığın... Aldı götürdü beni Deniz Gezgin..
Böyle güzel tasvirlerin o müstesna tadını ancak İhsan Oktay Anar'da alabilirken, bir kadın yazardan böylesine bir eser. Muazzam etkilendim..
Çok hüzünlü bir hikayesi var. Yüreğime taş oturmuş gibi, kalkamıyorum yerimden.
İnsanlıktan bir kere daha nefret ettim.
Ah İsrafil çocuk, sana atılan taşlara siper olmak istedim.. Annenden göremediğin şefkatle sana sarılmak istedim.
O kuleni yıkanların dünyasını başına yıkmak istedim.
O kasabayı yakıp kül etmek istedim.
Tesirinden uzun süre çıkarmayacağıma eminim.
Mutlaka okuyunuz, gözü kapalı tavsiyemdir.