Aslında eserde, bağımsızlaşma ile bir erkeğe kayıtsız şartsız teslim olma arasında gidip gelen bir kadının hikayesi anlatıldığı söylenir. Ancak ben, burada daha farklı bir kadın gördüğümü söylemeliyim. Çünkü, kadının bir kere bağımsızlaştıktan sonra bir daha geri dönse bile teslim olmama fikrine sahip olduğunu görmek mümkün. Buradaki kadın, zihninde kesinleştirdiği bağımsız bir birey olma fikrinin erkek tarafından saygı görmesini beklerken erkekte göreceği küçücük bir olumsuzluğun fırsatını kolluyor. Dolayısıyla, kadın bir kere adamdan gitmiş ve aslında geri de dönmemiş. Evet, erkeğe karşı koymakta zorlanırmış gibi bir görüntüsü olsa da bu görüntüye neden olan duygu, kadının aklının karışıklığı değil; merhamet duygusu. Aslında kadın, adama acıyor.
Hikâyenin başında kuzenine kör kütük aşık olan karakterimiz, hikâyenin sonunda artık öncelikleri değişmiş, akıllı bir kadındır ve bir bireydir.
Eserde dönemine tamamen aykırı fikirlere sahip olan Salome’nin kendi yaşantısının ele alındığı düşünülmektedir. Çevirisi oldukça başarılı ve dili akıcı olan eseri, ilgililerine öneririm.