Talip Apaydın'ın Köy Enstitüsü Yılları kitabını okumak, enstitü ruhunu anlamak adına çok yararlı bir okuma oldu.
Enstitü ruhunun ne olduğu aşağıdaki cümlelerde öylesine güzel ifade edilmiş ki...
"Dinamizm, ülkücülük, heyecan bütün çalışmalarımızın rengi oldu.Mırın, kırın konuşmak bile yasaktı.Canlı konuşacaksın arkadaş, canlı! Haklıysan hatta, bağıracaksın.Boyun eğen insan, yalvaran, miskin insan bu çağın adamı değildir.Hakkını tırnaklarınla koparıp alacaksın.Kimseden korkmak, çekinmek yok.Biz yüzyıllardır kula kul olmuş bir milletiz.Bundan kurtulacağız, bu kabuğu kıracağız artık.İnsanlar eşittir.Kimse kimseden daha üstün değildir.Bunu kafalarımızın ortasına yerleştireceğiz.Konuşmalarımız, davranışlarımız, çalışmalarımız ona göre biçimlenecek.Kendimize güveneceğiz ve kendisine güvenilir insan olacağız." syf 41
Hakkı Tonguç'un köy çocuklarından bir eğitim ordusu oluşturma projesi olan Köy Enstitüleri sadece üç dönem mezun vermiş.
Her açıdan yoksul, geride kalmış bir toplumun öğretmenlerinin sadece okuma yazma öğretmekle yetinmeyip, köylüyü uyandıran, ilkellikten, gerilikten kurtaracak birer öncü olması gerektiğini düşünür Hakkı Tonguç.
1947 yılından itibaren, köylünün okutulmasından korkan gericilerin faaliyetleriyle son bulur Köy Enstitüleri.
Eğer devam etseydi bu nitelikli eğitim, Türkiye kim bilir nerelerde olurdu.İçim yana yana okudum.