Kendimi dünyadan, gerçeklerinden soyutlayarak kitap okumaya adıyorum. Amacım, kendime ait küçük bir dünya yaratmak. Dert, keder, sıkıntıya yer vermek istemediğim bir âlem. Fakat şunu söyleyebilirim ki, kitaplardaki dünya, gerçek dünyadan daha acımasız. Kitap okurken, sonunun gelmesini hiç istemiyorum. Çünkü biliyorum ki yüreğimde acı bir keder oluşacak.
Evet yine bir son geldi. Yine büyük sevdalar yarına kaldı. Sebepsizce üzülüyorum, büyük aşkların hüzünle sonlanmasına. Elbet bir gün bu hikâyelerin sonu mutlu sonla bitecek fakat neden şimdi değil..
Yusuf'un sabrından, Muazzez'in aşkından istiyorum. Onların hüznünden, kederinden istiyorum. Kalp hep mutluluk istemez ki, acı bir keder de ona yetebilir.
Kitap sade ve akıcı bir şekilde ilerliyor. Yusuf'un küçük yaşta ailesini kaybetmesi, kaymakamın ona sahip çıkması, kardeşim dediği kişiye gönlünü kaptırması ve son olarak sevdiğini kendi elleriyle toprağa vermesi.. Yüreğe işleyen bir yaşam konu edinmiş.
Yazarımızın son satırlarında dediği gibi,
Yaramın nerede olduğunu bilmiyorum. Yalnız bir yerlerim acıyor. Çok acıyor. Sonra canım çekilir gibi oluyor..."
İşte böyle bir şey,
Bir yerlerim çok acı çekiyor fakat bilmiyorum kim için.. Yusuf'un kederli yaşamı mı, yoksa Muazzez'in hazin sonu mu, ya da kendime bile açıklayamadığım kalp yarası mı.?
Biraz geç okunmuş bir kitap olsa bile, severek okuduğum bir kitap oldu.
Okumayanlara tavsiyemdir,
Kitap satırlarında buluşmak dileğiyle
Keyifli okumalar dilerim :)