Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
... çocukluğu olmayanın büyüklüğü de olmazmış.
Sayfa 43 - Kırmızı KediKitabı okudu
İnsandaki çocuk vicdanı, tohumdaki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenmez, gelişmez. Yeryüzünde bizi neler beklerse beklesin, insanoğlu doğdukça ve öldükçe, insanoğlu yaşadıkça, hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır.
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
“Oyuncak bebek ebediyen, daha ben onu istemek için kullanacağım sözcükleri dahi öğrenemeden, kayıplara karışmış, cümlelerimin orta yerinde her şeyi içine çeken koca bir delik bırakmıştı... Kendimi kayıp bir oyuncak bebek gibi gördüm; bir kenara atılmış, sahibesiz.”
Sayfa 59 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk/ Hiçbir yere gitmiyor."
Çocukluk, insan ömrünün, bütün mevsimlere rengini vuran ilkyazıdır.Akıl almaz bir saflık, sakıncalı sorular, sonsuz bir değişim.Bir coşku aylası, dünyanın aşınmış yüzünde.Yalınlık, güç, iyilik, direnç.İnsanın ileri yıllarında, yılgınlıkta, kirlilikte dönüp dönüp yunduğu, el değmemiş saklı su.İnsanlığın yapıp yarattığı ne varsa olumlu olumsuz, onu geleceğe taşıyan biricik olanak.
Öfke içinde büyüyoruz. Oturduğumuz semte, sokağa, odalara, eşyalara, kış aylarında güçlükleısıttığımız, eskimiş, ortası çukur pamuk yataklara öfke duyarak büyüyoruz.
Sayfa 23
Can attıkları şey:büyümek!..
~•~ Kar yağarken serçeleri seyrettim, Çocuklarım geldi birden aklıma; Sabırsızlanıyorlar büyümek için, Gelmeyin, burası derin! ~•~
Reklam
Kent yaşamına alışmış. Koşulları hızlı bir gerçekçilikle benimsiyor. Oysa ben henüz taşra bahçelerinin erik ağaçları altındaki durgunluktayım.
Geceleri anneme sokulunca hem soğuktan korunuyorum, hem de yalnızlıktan.
Şimdi taşrada değiliz. Geniş tahta evler arasındaki meyve bahçeleri sessiz kasabalarda kaldı. Ve sessiz kasabalar da 50’li yıllarda. Eriyen karlar altında açan sarı, mor çiğdemler topladığımız Esentepe’nin yüksek çamları soyut bir çocukluk düşü.
Bir zamanlar beden eğitimi öğretmenliği yapmış babam, düdüğünü saklamış. Sabahları çizgili, bol pijamasını çıkarmadan düdüğünü öttürüyor: — Nazlıydın niçin geldin askere? Haydi kalk! Haydi kalk! Borazan gibi bir sesle bağırıyor. Uyanıp, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kendimi Süm’ün koynunda buluyorum. Babamın bu evle, askerlik arasında ne gibi bir bağlantı kurabileceğini düşünüyorum. Babam ev yaşamında askeri bir düzen istiyor. Bu kesin. Zengin olsa belki de kapıda borazanlar çaldıracak... Babamın kuşağındaki Türk erkekleri ne büyük bir ordu ve askerlik sevgisi besliyorlar...
Reklam
Ne güzeldi çocuk olmak…
Birkaç tahta parçası, kutular, yırtık bir masa örtüsü ve belki bir avuç taşa birazcık da hayal karıştı mı, ah, ne oyunlar oynanırdı.
Çocukluğundan söz etti, o eşsiz günlerden.
Sayfa 104 - Parantez Gazetecilik ve YayıncılıkKitabı okudu
Ninemi anımsadım mı da, bütün kötü şeyler benden uzaklaşıyor, her şey değişiyor, çok daha ilginç ve hoş oluyor, insanlar daha sevecen, daha iyi oluyorlar..
Sayfa 104Kitabı okudu
Pek çok "duamı" bugün bile hatırlarım. Çocukluk yıllarına ait yaşanmışlıklar, insan ruhunda çok kez ömür boyu kapanmayan derin yara izleri açıyor.
448 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.