Kırıntılarına rastladığım hikayelerin peşine düşmek, arkalarından koşmak, benzer olayları yaşamış kişilerle konuşmak, o konuşmaları yapabilmek için bir sürü kişiyi aracı kılmak ve hiç bilmediğim yerlere seyâhat etmek, kolay kolay bulunmayan kaynakları edinmek, bilmediğim dilleri çözmeye çalışmak, eve perişan bir halde gelmek ve nihayetinde topladığım her şeyi masama yayıp onları , onlara has bir kurguda bir araya getirmek ve birbirine yoldaş kılmak zor bir serüvendi.
"Tepeye tırmandığımı zannederken aslında bayır aşağı koşmak. Tam böyleydi durum. İnsanların gözünde giderek yükselirken, aynı anda hayat da benden o kadar eksiliyor, ayaklarımın altından çekilip gidiyordu."
Öyle ya da böyle, başlangıçların peşinden koşmak bana, ölüme ve unutulmaya karşı yapılmış bir fetih gibi görünüyor, sabırla kendini vererek, ısrarla, sadakatle yürütülmesi gereken bir fetih.
Kişisel mutluluk peşinde koşmak, evrensel olarak herkesçe kabul edilmiş bir haktır. Oysa günümüzdeki toplumsal koşullar bireyin kendisini güçsüz hissetmesine yol açıyor. Birey, içinde bulunduğu durumla olmak istediği durum arasındaki çelişkiyi her gün yeniden yaşıyor.
"Kaçmaktan yoruldum. Ben artık sana doğru koşmak istiyorum."
Yanı başımdaki Wright, "Vay canına," dedi. "Şiir gibiydi, dostum." Burnunu çekti. "Kahretsin. Eski karımı aramam lazım."
"Defol git," diye bağırdım.
Henüz on dört yaşındaydım ve şarkı söylemenin kötü bir şey olduğunu babamdan o gün öğrenmiştim. Hem de dayak yiye yiye. Oysa şarkı söylemek; şiir okumak, yazmak, koşmak, gülmek kadar masum bir şeydi.
Sayfa 20 - Lora Yayıncılık, 1. Basım, Kasım 2022.Kitabı okudu
Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi İlk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkansızlıkla beraber gelmişti? Niçin hayatının en büyük arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz öldürmeye mecbur kalıyordu?... Niçin? Kimin için?..
Ama yazı yazı yazmak, boşuna kafamızı, ruhumuzu harcamak, hayallerimizi, düşüncelerimizi satmak, tabiatımızı zorlamak, durup dinlenmeden hareket içinde olmak, hep bir amaç peşinde koşmak....