Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Öykünün tanıdık olması tuhaf değil mi?
§ "Bir köylü karısını dövüyor uzun yıllar, sakat bırakıyor, köpeğine davrandığından daha kötü davranıyor ona. Kadın umutsuzluk içinde yaşamına son vermeye karar veriyor ve yarı çıldırmış durumda köy mahkemesine gidiyor. Görevliler umursamazca 'Hadi git! Kocanla barış' diyerek kadını savıyorlar. Söyleyin, bu merhamet midir?" §
Sayfa 24 - YKYKitabı okuyor
🔲🔲🔲Acele Karar Vermeyin🔲🔲🔲 Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. "Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı" dermiş hep. Bir
Reklam
Beynim yandı :-D
Köylü, köylü! Anneme götüreceğim ciğeri geri verecek olan leyleğe vereceğim arpayı bana verecek çiftçi için yağmur yağsın diye Allah'a dua ederken yakacağım tütsüyü bana verecek olan bakkala götüreceğim ayakkabıyı, ayakkabıcıdan almam için post verecek öküze götürecek biraz saman ver.
Köylü milleti ne kadar korkaksa, o kadar yiğittir.
Sayfa 312 - YKYKitabı okudu
Aptallar! Sanki benim ölümsüzlüğümü beceriksiz aygıtlarıyla, ipleri ve darağaçlarıyla boğabilirlermiş gibi! Bu güzel yeryüzünün üstünde yürüyeceğim, yeniden yürüyeceğim, hem de sayısız kere. Ve etim kemiğimle yürüyeceğim, prens ve köylü, bilgin ve soytarı olacağım, yüksek yerlerde oturacak ve tekerin altında inleyeceğim.
Sayfa 32 - Darrell StandingKitabı okudu
Vatan toprağı bir köylü aşkıyla ve saflığıyla sevilmelidir.
İnkılap
Reklam
368 syf.
·
Puan vermedi
Tozak köyü
Yazarı köy enstitülerini araştırırken tanıdım. İyi ki tanımışım. Anadolu köylerinin yıllardan beri süregelen sorunlarına o kadar güzel değiniyor ki kitabı okurken Tozak köyü yerine kendi köyüm, köylü karekterler yerine kendi köylülerim ,köyün sorunları yerine ise kendi köyümün sorunları canlandı zihnimde. Müthiş bir eser okumadan hayata veda etmeyin derim :)
Kaplumbağalar
KaplumbağalarFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 20063,468 okunma
"Üniversitede, en çok sevdiğim hocanın odasındaydım. Bana, 'Ne olmak istiyorsun?' dedi. 'Entelektüel olmak istiyorum.' dedim. 'Senden entelektüel olmaz' dedi. Şaşırmıştım,sonra,kırılgan bir ses tonuyla; 'Dersinizi geçmeme rağmen sürekli dersinizdeyim. Okulda en çok okuyan, araştıran ve tartışmalara giren,hep benim?' dedim. 'Senden entelektüel olmaz' dedi. Çok kızmıştım! 'Doç. tezlerin konularını bile ben öneriyorum' dedim. Prof. gülümseyerek geriye yaslandı. 'Senden çok iyi bir araştırmacı olur. Ama entelektüel olmaz. Nedenine gelince, sana entelektüel olamazsın dediğimde, bana bir entelektüel gibi 'Niçin olmaz?' diye sormadın, aksine alındın ve hiddetlendin. Yazarlık bilgi işidir. Entelektüellik bilgi değil, davranış biçimidir. Bir insanın entelektüel olması için en az 3 kuşak ailesinin okuması gerekir. Okulun önüne bak. Hepsi son model araç dolu ve hocalara ait. Her sene model yenilerler. Gerçekten böyle bir yenilenmeye ihtiyaçları var mı? Niçin bu şekilde yaşıyorlar. Çünkü o unvanlarla gördüğün hocalarının kariyerleri ne kadar yüksek olursa olsun, ruhları feodal bir köylü. Güçlerini topluma kabul ettirmek için böyle hava atmak zorundalar. Gerçek bir entelektüel asla bu güdüyle hareket etmez. Entel feodal köylülere artık diploma ve unvan da yetmez. Tıpkı paranın yetmediği gibi.'" ((Alıntı ))
438 syf.
·
Puan vermedi
Sımsıcak Çukurova Hikayesi
Köylü-ağa çatışmasını ele alan kitap sizi içine sürüklüyor. Baş karakterimiz İnce Memedin köydeki Abdi Ağanın baskılarına dayanamayıp sevdiği kız için dağa çıkıp eşkıya olmasını anlatıyor.Çok da eski olmayan, ağalık sisteminin sadece topraklara sahip diye köylüleri nasıl ezdiğini, devletin adalet sağlamak yerine zengini kolladığı zamanları, eşkıyaların düzeni sağlayıp adalet mücadelesini anlatıyor. Öyle ki köylüler eşkıyaları jandarmalardan bile saklıyor, koruyup, kolluyor. Keşke parası olan değil de yüreği olanın sesi çıksa...
İnce Memed 1
İnce Memed 1Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202357,7bin okunma
Şark milletleri! Dünyanın en geniş, en cömert, en zengin toprakları sizin elinizdedir. Buraları vaktiyle medeniyetin beşiği olmuştur. Şimdi yalnız içindekileri değil, bütün dünyayı besleyebilir. Hâlbuki şimdi, dünyanın bu en geniş, bu en zengin, bu en cömert toprakları üstünde milyonlarca köylü yiyecek ekmek bulamıyor. Bulamıyor, çünkü kendi toprakları üzerindeki her şey; arazi, para, banka, fabrika ve atölye Avrupa kapitalistlerinin elindedir.
Reklam
“Dünya tarihinde görülmemiş deprem ve sarsıntıların, dev bir ülkenin çöküşünün ve büyük hayallerin yıkılışının canlı şahidi olarak vatanınızın kurucuları görevini üstlenecek olan sizlere sesleniyorum: Milli servetin, halk vicdanı ve millet aklının kurucusu olabilmek için çaba gösterin. Hayatta istediğiniz mesleği seçebilirsiniz; örneğin profesör, doktor, işçi, bilim insanı, tüccar, subay, din adamı, memur, köylü, veya bakan olabilirsiniz; bu sizin yeteneklerinizle ve şartların uygun olup olmamasıyla ilgili bir durumdur. Fakat şunu hiçbir zaman unutmayın: Vücudunuz, aklınız ve ruhunuzun sahip olduğu bütün gücü vatanınıza ve halkınıza adamalısınız.”
Sayfa 50 - Petrov'un “Bulgar Gençliği” adlı eserinden.Kitabı okudu
Kiralar da çekilmez artık. Yükseldikçe yükseliyor, iki oda bir küçük aralık: - Yakıt hariç, bin beş yüz lira efendim... Evlerde de oturmak güç olduğu için, "her zamandan daha çok milli birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz şu günlerde" havagazı kullanmaz, içki içmez ve gecekonduda oturursanız, yurttaşlık görevini yapmış olursunuz. Gecekondularda oturanlar ne olacak öyleyse?.. Ne demişler: Evli evine, köylü köyüne, evi olmayan sıçan deliğine...
"Fakat ne de olsa köylü bizim efendimizdir." "Yalnız bir şey söyleyeceğim: Efendi diye başkasını çalıştıran ve ona hükmünü geçirene derler; çalışıp çabalayıp en sonunda elindekini bir hiç mukabilinde verenlere değil.."
*O sancta simplicitas! |Latince| -Ne saygıdeğer basitlik!- *Ünlü ilahiyatçı, köylü ayaklanması lideri Jan Hus suçlu bulunduktan sonra, yakılarak idam edileceği odun yığınına, bir köylünün koşarak çalı çırpı getirdiğini görünce söylediği söz.
Sayfa 97 - Sol YayınlarıKitabı okudu
- Bu memleketin efendisi kimdir? Düşündüm. Cevabı O verdi. - Türk köylüsüdür, dedi. Ve devam etti: - Türk köylüsünü «efendi» yerine getirmedikçe memleket ve millet yükselemez. Bir de hâtıra anlattı: - Ben, dedi. Bulgaristanda ataşemiliterdim. Tedansanlı bir pastahanede oturmuştum. İçeriye, temiz giyinmiş, ayağı çarıklı bir Bulgar köylüsü geldi, oturdu. Masaya vurdu. Kimse aldırış etmedi. Hâttâ, bir an evvel gitmesini arzu eden bir yüz gösterdiler. Bir daha vurdu; ayağını da vurdu. Garsonlar geldi ve: - Burası sizin için değil, dediler. Nihayet patron geldi. "Çık buradan" dedi. Köylü: - Kimi ve nereden kovuyorsun? Bulgaristan benim sabanımla ve tüfengimle yaşıyor, utanmaz, diye bağırdı. Polis çağırdılar. Ona da aynı cevabı verdi. Polis bir şey yapamadı, dışarı çıkıverdi, ve, pasta reçel getirdiler. İşte, dedi. Türk köylüsünü bu hale getireceğiz.
Sayfa 94 - Sel Yayınları, 10 Haziran 1955 | Adliye Vekili Mahmut Esat Bozkurt anlatıyor
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.