Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
Stefan Zweig okumayı severler ve daha önce Zweig okumamış olup kitaplarını keşfetmek isteyenleri bir araya getiren bir etkinlik yapma fikri tam da şu anda oluştu aklımda.
* Hadi gelen hep beraber 20 MART - 20 NİSAN tarihleri arasında Stefan Zweig kitapları okuyalım.
ETKİNLİK KAPSAMINDA OKUNACAK KİTAPLAR:
1-
9 yaşında Mafalda adında bir kız çocuğunun on bin kişide bir rastlanan Stargardt hastalığına yakalanmasını ve 6 ay sonra görme yetisini tamamen kaybedecek olmasını ele alan muhteşem bir kitap..
7 'den 70 'e herkesin okuyabileceği bir günlük edasıyla yazılmış ve betimlemeleri çok başarılı olan bu kitap ; insana karanlıkta kalmanın ne demek olduğunu ve görme yetisini kaybeden kişileri daha iyi anlamasını sağlıyor.
Yapmak istediklerimizi, olduğumuz konumun neleri yapmamıza müsaade edebileceğini baz alarak belirlemek hayatta insanı bir adım önde tutacak altın kural kesinlikle...
İnsanın insanı anladığı, saygı duyduğu, değer verdiği, koruduğu, iyiliğe yönlendirdiği bir dünya olması dileğiyle. İyi okumalar..
İlhan Arsel’le cahiliye dönemine gidip dönem hakkında yanlış fikir sahibi olabilmek için çok ideal bir kitap. Alternatif tarih arıyorsanız el kitabınız olabilir. Birkaç iddiayı örnek olarak vereceğim.
İlhan diyor ki, kız çocuklarını gömmek yaygın değildi kız çocuklarının doğuşunu talihsiz saymak gelenekte yoktu. Dakika bir gol bir. Evet her evde
"Dünya cehenneme gitmiş durumda -gitmekte değil- onu oraya itmekten de hepimiz sorumluyuz." #134716024
Günümüz çağının en büyük problemi kontrol edilemez insan nüfusudur, bu nüfusun yarattığı en büyük sorunlardan birisi ise milyarlarca insanın bu dünyayı arsızca sömürmesi, doymamasıdır, kısacası sorumsuz
Tamam o zaman, zengin olmaya gerçekten kendinizi adamış iseniz ve spesifik, elle tutulur bir hedef belirlediğinizi varsayalım. Başka nelere ihtiyacımız var? Diğer herhangi bir hedef gibi üzerinde durmamız gereken başka noktalar da mevcut. Eğer bu noktaların üzerinde durup, bu tutumunuzda kararlı olur, her gün bu noktalara yönelik eylemler
Tesbihatında, nefsini terbiye, zühd gayretinde olanlarla bir derdimiz yok. Biz de bunları yapma çabasındayız.
Ama adını koyalım ki Tasavvuf İslam'dan ayrı bir dindir, denildiğinde coşanlar, dinlerinden habersiz olanlardır. Tüm Tasavvuf literatürü bunu, İslam'a benzetilmeye çalışılan bu dini anlatır.
Vahyin (İslam vahyi, kendi
*****
(Vücûduke zenbun lâ yukâsu bihî zenbun). Allah var ama ben de varım, demek tasavvuf akaidine göre şirktir. Yalnız Allah var, diyenler muvahhidlerdir. Muvahhid, birlemiş olana denilir.
*****
Uzun bir süredir okumak istediğim bir kitabı sonunda okudum ve inceleme yazmak için biraz beklemek istedim kitap üzerine düşünmek için. Kitap oldukça farklı türden konulara değiniyor. Yaklaşık bir 70 yıl evvel yazarın aklına gelen gelecekte nasıl bir dünyanın bizi beklediği fikri ve bunun üzerine kitap yazması oldukça hoşuma giden konulardan biriydi. Söyle düşünüyorum da acaba bir 50 sene sonra olacakları hangimiz yazabiliriz? Evet çeşitli varsayımlar oluyor ama bu eser kadar beni etkileyen türden fikirlere şu dönemde denk gelmedim. Eserden anladığım en temel nokta ise her dönemde sizi boyunduruğu altına almak isteyen insanların olacağı ve bu değişmez kural bugün daha iyi anlıyoruz ki size sorgulamadan kitap okumadan daha mutlu olacağınız söyleyen insanların kitapları en büyük tehlike olarak görmelerine,kitapların boş şeyler olduğu düşüncesini bize baskilamalarina rağmen akli selim insanların fazlaca olduğu ve bu düşüncelerle savaşını vereceğine sonuna kadar inanıyorum. Yaşadığımız bu günlerde dahi şunu görüyoruz ki en büyük dusmanimiz olan televizyon milyonlarca insanı uyutuyor ve insanlarin böyle daha mutlu olacağına insanlara aşiliyor. Umuyorum ki halinden memnun mutluluğundan taviz vermeden yaşayan insanların olduğu kadar mutluluğundanvve rahatından da her ne olursa olsun fedakarlık eden insanların var olması umudumu kaybetmeme engel oluyor. Son olarak çok sevdiğim bir sözle incelememi bitirmek istiyorum.
"Özgürlüğün en büyük düşmanı, halinden memnun olan kölelerdir. "