Kitap üzerinden Ülkenin en büyük "sorununa" değineceğim; türk-kürt çatışması. Bazıları kitabın ezen-ezilen ilişkisini anlattığını söyleseler haklıdırlar ama göreceğiniz üzere anlatılan tamamen türkler ve kürtler arasındaki çatışmadır.
Kimisi için acı gelecek bir gerçekle başlayayım, Türkiyede türklük ideolojidir, etnik değil. Türkiyede
...
Aydınlar da "AntiKürt" tavır sergiler mi? Elbette sergiler. Subjektif bakışa sahip bir beşere ne kadar aydın diyebiliriz orası da bayağı karışık. Nedir bu Kürt, Kürtçe düşmanlığı? Birilerine yaranmak adına atılan her türlü milliyetçi taklanın Kürtler üzerinden yapılması adet midir? Milliyetçilik kavramına dahi hakim olmayıp,
"Adalet olmayınca devlet büyük bir çeteden başka nedir?" Augustinus
Bu kitabın içeriği hakkında detaylı iki incelemeye rastgelince, ben farklı bir yol izleyeyim dedim.
Bu iki incelemeyi de sizler için şuraya bırakayım;
#26225287 ,
#30236775
"Büyük bir hayretle, dünyadaki
Yine Atatürk incelemesi ile karşınızdayım. Diyebilirsiniz ki "Bu da Atatürk'ten başka bir kitap incelemiyor", isyanınızda haklı olsanız bile elimde değil, çünkü Atatürk tarih sayfalarına sığan bir insan değildir. Onun, çatık kaşlı tarihin dışında kalan nice yönleri vardır. Bunları ancak okuyarak, araştırarak, anlatarak öğrenebiliriz.
Mehmed Uzun'un ilk romanı benim de yazarın ilk okuduğum kitabı oldu. Siteden bir arkadaş bu kitabı önermemişti, ama kitap evinde Sen'i bulduğum için, tereddüt etmeden aldım.
Kitapla ilgili okuduğum yorumlarda genelde ilk romanı olmasının da etkisiyle yazarın şu anda çok sevilmesinin sebebi olan üslûbunun burada çok da belirgin olmadığı
Geçirdiği trafik kazası sonucunda ölüme yakın deneyim yaşayan Alef, uzun süre psikolojik tedavi görür, Kendini en çaresiz hissettiği dönemde Ruhsal Saat Tamircisi ile tanışır.
Reenkarnasyona hiç inanmamasına rağmen delirmediğini ona kanıtlayabilecek birine duyduğu ihtiyaç o kadar yoğundur ki tüm yaşadıklarını anlatmaya başlar. Kafasına takılan tüm sorulara yanıt buldukça ruhunu tamamen açar.
Alef, geçmiş zamanda Nazi Almanya’sında bir Yahudi’dir. Savaş sırasında kimlik değiştirir, Nazi subayı olarak Rus cephesinde görev alır. Savaşın kirli yüzüne bire bir şahit olur. Toplama kamplarında bile bulunur. Bir Yahudi olarak kamplarda işkence görmek yerine sahte bir kimlikle orada bulunmanın vicdanı yükü, hayatta kalma iç güdüsü ile birbirine karışır.
İkinci bölümde, şimdiki zamanda Türkiye’de yaşayan bir kadının hayatındaki zorluklar kaleme alınmış. Özellikle Türk – Kürt sorunu ve ülkemizdeki ırkçılığın, fikir ve mezhep ayrılıklarının boyutları anlatılmış.
Üçüncü ve son bölüm ise gelecek zamanda işlenmektedir. Hayallerinizin çok ötesinde bir bilimkurgu örneğine şahit olacağınız bu gelecekte, sosyal medya ve internet tamamen hayatlarımızdan çıkacak, evcil hayvan sahibi olmak ise en büyük lüks sayılacaktır.
Fırtınanın esintiye dönüşmesiydi o. Her an kendini yenileyen hücre gibi, her yeni güne bir keşifti o. Sükûnetti tüm gürültülere mukabil. Mola vermekti durmaksızın dönen dünyaya rağmen. Huzurdu, manaydı. İnsan adedince seyir, çiçekler nevince renk cümbüşüydü. Ve en önemlisi kalbin kibrini paramparça eden gözü kara bir cengâverdi. Her insandaki
Orhan Pamuk, Türkiye’nin uluslar arası piyasadaki en popüler yazarı; bu kesin. Seveni, beğeneni olduğu kadar nefret edeni de hayli fazla. Ben ikisi de değilim. Kafamda Bir Tuhaflık, Pamuk’un son romanı. Benimse okuduğum beşinci Pamuk kitabı. Aralık 2014’te yayımlanan roman epeyce satıyor.
Pamuk’un kitaplarının bir özelliği de bence şudur; çok
Aziz nesin, 1978 de kürtlerle ilgili olarak “kürtler vardır ayrı bir halktır” Kürt dili ve Kürt kültürü üzerindeki baskılar kaldırılmalıdır . Diyenleri ingiliz ajanı olmakla suçluyordu…