Isabel Allende'den okudugum üçüncü kitap Sararmış Bir Fotoğraf.
Romanlarında genel olarak Şili'deki siyasi ortam,kadın gücü -ki baskın kadın karakterler vardır-cinsellik tipik bir Güney Amerikalı yazar gibi büyülü gerçekçilik anlayışı ile anlatılır.
Bu romandaki kadın karakter Aurora bugünden geçmişe bakarak hem ülkesinin hem de kendisinin yaşadıklarını anlatır.
Şili 'nin komşu ülkelerle savaşları ,siyasi çalkantıları, Chicago'daki Çin mahallesi,Çin'den getirilip fahişe olarak çalıştırılan en büyüğü 19 yaşında olan küçücük kızlar, icatlar ,buluşlar ,ekonomik krizlerin içinde Şilili ve Çinli büyükannesi ve dedesi,dayısı,kendisini doğururken ölen annesi, hiç görmediği babası ile ilgili bildiklerini ve bilmediklerini bir yapbozun parçaları gibi birleştirir.
Burada geçmişi sabitleyen ve geleceğe bir iz bırakan en büyük araç fotoğraf makinesidir ve makinesine sıkı sıkı tutunur.
Romanın sonunda daha renkli tonlara sıkı sıkıya tutunmak isterdim ama benim geçmişim belirsizliklerle dolu olduğu için soluk sepya rengini seçiyorum , der.
Kadın karakterler inanılmaz:)))
Nivea, büyükannesi, anneannesi,kayınvalidesi hepsi kendi çapında çok güçlü karakterler. Bu güç Aurora'yi da etkiler. 19.yüzyılın sonlarında hicbir kadının yapmaya cesaret edemeyeceği şeyleri yapar. Klişe bir ifade ile gerçekten çok katmanlı bir roman. Her karakter, üzerinde uzun uzun konuşulmayı hak ediyor.
Seneye okuma atölyemize önereceğim kitaplardan biri.
Gabriel Garcia Marquez’den bir hikaye daha okumuş olmanın tatlı esrimesini yaşıyorum günlerdir. Öyle ki bende uyandırdığı hisleri asla tam olarak
