İnceleme demeyelim de kitap aklıma geldiğimde hatırlamak için yazıyorum bunu. Siz okuduğunuzda ne diyor bu diyebilirsiniz :)
Kitabın en beğendiğim kısmı aslında soruları. Düşünen her insanın soracağı sormuş olacağı sorması gerekenleri sorup çok okumuş çok bilen bir arkadaşınızla bu sorular üzerine akıl yürüttüğünüzü düşünün. Bundan keyif
Schopenhauer kitaplarını afilli aforizmaları bulup çıkarmak için okuyor birçok kişi. Eminim ki onu okuyan çoğu kişi felsefesinden habersiz. Bu yüzden ‘karamsar felsefeci’ olarak anılıyor. Oysa karamsarlığının içindeki güzelliği görebilmek ve kitaplarını doğru yorumlamak için onun felsefe sistemini bilmek gerekir.
Ben de biraz bu felsefe sistemini
Tanrı'yı ve dinleri akademik bir çevrede konuşmak ne kadar mümkün ve doğrudur, bilemiyorum. Bilim bazı inanç temelleri üzerinde yükselmiş ve bunlar yıllar içinde birbirine öylesine kenetlenmiştir ki artık bunun dışında söylenen bir şey'in imkanına dair düşünmemek gerektiğine dair bir algı vardır.
Armstrong'un bir kaç eserini daha
Bir yeraltı mağarasında yaşayan insanlar düşün. Sırtları girişe dönük, elleri ve ayaklarından bağlanmışlar; onun için mağaranın duvarlarını görebiliyorlar sadece. Arkalarında yüksek bir duvar daha var ve bunun ardında da çeşitli şekilleri duvardan biraz daha yüksekte tutarak, insan benzeri varlıklar gidip geliyor. Bu şekillerin arkasında bir ateş
Kitap konularını hayatının sonuçları olarak gören #dürrenmatt , eserleriyle yaşamı arasındaki ilişkiyi nesnel bir gözle keşfederek otobiyografisini yazar. 60'ların sonunda kaleme almaya başladığı 3 konu özelinde başlayan bu anlatım, daha sonra #babilkulesi kitabındaki 6 konuyla birlikte sürecektir.
Düşünce üreticilerine dahil yazılar kaleme
Morpheus Neo'ya "Zihnin için bir hapishanede," der. Köleler, savaş mahkûmları, toplama kampı kurbanları bile, an gelir, zihinlerinde özgür olurlar. "Bedenime sahip olabilirler, ama ruhuma asla." Köleliğe ve mahkûmiyete karşı bu direniş
çağlar boyunca birçok kahramana şiar olmuştur.
Örneğin Epictetus, Fredrick Douglass,
231 -237 SAYFALARI ARASI OKUMA BÜTÜNLÜGÜ İÇİN
Şimdi, Dedim, insan Denen yaratığı Eğitimle Aydınlanmış ve Aydınlanmamış olarak Düşün.
Bunu şöyle bir benzetmeyle anlatayım: Yeraltında mağaramsı bir yer, içinde insanlar.
Önde boydan boya ışığa açılan bir giriş...
İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş,
Bu, yedinci kitabın,
onun da mağara benzetmesi kısmının ilk müsveddesiydi. İlk metnin zihinde demlendikten sonra kâğıtta görünür kılındığı
ilk anın aceleci kanıtı. Ve bu, Platonun el yazısıydı.Nefesi
tıkandı yazıcı kölenin.
“Bunu Platon yazdı.”
Mağara Benzetmesi:Benzetmeye göre, ışığa açılan uzun bir girişi olan bir yeraltı mağarasının en dibinde insanlar, çocukluklarından beri, ayaklarından ve boyunlarından zincire vurulmuş olarak hareketsiz bir şekilde oturmakta ve yalnızca önlerini görebilmektedirler. Onların arkasında, yüksekte bir yerde bir ateş yanmakta ve ateşle bu insanlar ya da
"Plato'nun mağara Benzetmesi'nden gelen imgeyi kullanarak yaşam öykünüzden uzaklaşabildiğiniz gibi yaşam öykünüzün parçası olan acı verici düşüncelerinizden de uzaklaşabilirsiniz. Yaşam öykünüzün ve düşüncelerinizin işe yaramadığını görebiliyorsunuz. Onlar sizi degerlerinize yakınlaştırmıyor. Yaşamınızı ya da ilişkilerinizi iyileştirmiyor. Yaşam öykünüz ve düşünceleriniz yaşamınızı yönlendiriyor. Onları mesafe oluşturarak uygun bir perspektife koyduğunuzda kim olmak istediğinizle ve ilişkilerinizde nasıl olmak istediğinizle ilgili tercihleriniz için bir alan yaratıyorsunuz."
Işığın geldiği yönde, mağaranın kendisi kadar geniş bir ağzı bulunur.
İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş, bu mağarada yaşıyorlar. Ne kımıldanabiliyor, ne de burunlarının ucundan başka bir yer görebiliyorlar. Öyle sıkı sıkıya bağlanmışlar ki, kafalarını bile oynatamıyorlar.
Yüksek bir yerde yakılmış bir