Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ev, fiziksel açıdan olduğu kadar ruhsal olarak da perişan durumdaydı. Ruhsal açıdan bir tavşan deliğiydi, balık istifi bir yaşantının getirdiği sürtüşmeler yüzünden kavrulmuş, duygusallıktan kokuşmuş bir mezbelelik. Aile üyeleri arasındaki boğucu samimiyetler, delice müstehcen ilişkiler! Anne manyak bir şekilde çocuklarının üzerine titrerdi (kendi çocuklarının)... Bir kedinin, yavrularının üzerine titrediği gibi; ama konuşabilen ve tekrar tekrar "Bebeğim benim," diyen bir kedi.
Sayfa 61 - İthaki Yayınları
Kitapta her kes manyak ama komik manyak
"Kocan hakkında yanıldım", dedi. Sonra başını kaldırınca göz göze geldik. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Sözleriyle ve tüm bu ziyaretiyle kafam allak bullak olmuştu. "Baban benim için asla bir adamı öldürmezdi, biliyorsun". "Evet, bu iyi bir şey, anne". "Hayır, tatlım. Değil", dedi ve gitti.
Reklam
Sana öğretmen buldum,” dedi. “Ne öğretmeni?”“İngilizce.” “Ya anne manyak mısın, on beş tatilimi zehir mi edeceksin zaten kırk tane öğretmenle uğraştım ilk dönem.”
Korku filmlerindeki manyak katil kadınlara benziyorsun anne!
Sayfa 29 - TudemKitabı okudu
Anne yüreği işte
Maura ölmeye hazırdı. Bebeği güvendeyse hazırdı. İstediği tek şey buydu; Tanrım, lütfen bebeğim güvende olsun. Aaron güvende olduğu sürece bu manyak kendisine istediğini yapabilirdi.
Sayfa 334Kitabı okudu
Şu anda yüzlerce, binlerce günahsız saf ve tertemiz çocuk, yüzlerce manyak anne- babanın elinde yarının katilleri, seri katilleri, sadist leri, hırsızları, arsızları, ibneleri, puştları olarak yetişiyor ve biz hiçbir şey yapamıyoruz.
Reklam
Ev, ev -boğucu bir yaşam; bir erkek, düzenli olarak doğuran bir kadın, her yaştaki erkek ve kız çocuklarından oluşan bir güruhun balık istifi yaşadığı birkaç küçük oda, hava alamazsın, boş yer bulamazsın; mikroptan arındırılmamış bir hapishane; karanlık, salgın hastalıklar ve kötü kokular. (Denetçi'nin tasviri öylesine canlıydı ki, diğerlerinden daha hassas olan bir çocuk sırf bu tasvirden sarardı, neredeyse kusmak üzereydi.) Ev, fiziksel açıdan olduğu kadar ruhsal olarak da perişan durumdaydı. Ruhsal açıdan bir tavşan deliğiydi, balık istifi bir yaşantının getirdiği sürtüşmeler yüzünden kavrulmuş, duygusallıktan kokuşmuş bir mezbelelik. Aile üyeleri arasındaki boğucu samimiyetler, delice müstehcen ilişkiler! Anne manyak bir şekilde çocuklarının üzerine titrerdi (kendi çocuklarının)... Bir kedinin, yavrularının üzerine titrediği gibi; ama konuşabilen ve tekrar tekrar "Bebeğim benim," diyen bir kedi. "Bebeğim, ah sütümü emiyor, minicik eller, açlık, ve o ağza alınmaz ızdırap verici zevk! Ta ki sonunda bebeğim uyuyana dek, sonunda bebeğim ağzının köşesinde beyaz bir süt baloncuğuyla uyuyana dek. Minik bebeğim uyuyana..."
Anne manyak diye yorumladım...
Bir anne oğluna doğum günü için iki gömlek hediye eder. Ertesi gün, çocuk gömleklerden birini (mavi) giyer ve anne oğlunun kendisini sevmediğini çünkü diğerini (yeşil) giymediğini söyleyerek şikâyet eder. Sonra çocuk yeşil gömleği giydiğinde de yine annesini sevmemekle suçlanır çünkü mavi olanı giymemiştir. Ve en son çocuk birini diğerinin üzerine giydiğinde ise anne, "Oğlum delirdi!" diye bağırır. Çifte zorluğa bir başka klasik örnek: Çocuk okuldan gelir ve gidip annesini öpmek ister, anne ise çocuğu itip saçlarına dokunur ve "Saçımı bozuyorsun!" diye çıkışır. Ardından çocuk boynu bükük oradan uzaklaşırken annesi bu sefer de arkasından "Beni sevmiyorsun! " diye bağırır. Çocuk ne yapacağını bilemez halde ortada kalakalır: eğer öperse saçını bozuyor, öpmezse annesini sevmiyor. Ne yaparsa yapsın haksızdır ve dahası annesine bu çelişkilerinden bahsetmeye de hakkı yoktur. Dolayısıyla çocuk ne yapacağını bilemez halde içine kapanır.
Sayfa 46 - PDF - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyacak
İsviçreliler zamanında az manyak değilmiş :D
Calvin'in Cenevre'si pek de hoşgörülü bir toplum değildi (inandıkları tanrı kadar amansız olan belediye meclis üyeleri, anne babasını dövdüğü için bir çocuğun kafasının kesilmesine hükmetmişti) ve her şeyi olduğu gibi iş yaşamını da denetliyorlardı.
Sayfa 179Kitabı okudu
Ahahahhah
“Oğlum yüzünü yıkamadın mı sen?” “Yıkadım ya.” “Nereye yıkadın, gözlerin hep çapak içinde. Git doğru düzgün yıka, sabaha kadar şeytan yalıyor o yüzünü.” “Anne şu söylediğini kafamın içinde canlandırmak dahi istemiyorum. Ama engel de olamıyorum. Çocukluktan beri böyle şeyler diye diye psikoloji falan bırakmadın. Manyak gibi bi' şey oldum. Bugün sümüğünü yiyen biri olmaman bile benim için büyük başarıdır.
Reklam
"Bizim erdemli biri olduğumuza hiç kuşku duymadan inanan birinin yanında varlığından endişe duyup utandığımız kimi olası kötü özellikle­rimizi açığa çıkarmaya cesaret ederiz. Normal hayatta manyak olarak ni­telenmemize yol açacak sözcükler dökülür ağzımızdan, bu sırada yaptı­ğımız hareketler de manyaklığımızı kanıtlar niteliktedir. Birinin suratına sert bir tokat atmak ya da birinin boynunu sıkmaya yeltenmek bir sevgi ışareti olabilir. Partnerlerimiz bu tür davranışlarımıza izin vererek bizim aslında saygıdeğer insanlar olduğumuzu bildiklerini gösterirler. Benliği­mizin karanlık yönlerinin olması onları rahatsız etmez; bizi -ideal anne babalar gibi- bir bütün olarak görmeyi başarır, temelde iyi biri olduğu­muzu düşünürler. İlgili ve anlayışlı bir sevgili bizi aklımıza gelebilecek en kötü şeyleri söyleyıp yapmaya davet ettiğinde kendi benliğimizin içinde daha önce hiç yaşamadığımız bir huzura kapılırız."
Sebep çok basit. Çocuklara ilk okuma merakını aşılamak için yazılmış kitaplara, yani masallara göz atalım. Pamuk Prenses nedir mesela? Anne ölüyor, dakika bir gol bir! Üvey anne manyak. En güzel benim diye, kızı bir cadı aracılığıyla zehirletiyor! Külkedisi'nde sadece anne kötü değil, ablalar da ruh hastası! Yapılan işkencenin, aşağılamanın haddi hesabı yok. Üstelik sonuç olarak bahtsız kızın bulduğu prens de biraz tuhaf, kafayı ayaklarla bozmuş! Bütün kadınlara ayakkabı denettiriyor. Uyuyan Güzel'de yine kurban bir genç kız! Bu sefer ilaçla uyutuluyor! Hepsi birer korku filmi. Yani bir tane mutlu masal ailesi yok mudur?
Adı geçen yağmur lstanbul'a yağıyo anne ! Kazmapolit metropolümüz şimdiye çoktan sel ve afakan baskınına uğramıştır ... Elektrik kesintisi, su baskını, zincirleme kaza, kitli trafik arasında, on milyon manyak insan dışarda gırtlaklaşırken bir anne öz kızına "sokağa çık, Merter'e git" der mi?
Sayfa 12 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
​"Sana öğretmen buldum," dedi. ​"Ne öğretmeni?" ​"İngilizce." ​"Ya anne manyak mısın, on beş tatilimi zehir mi edecek​sin, zaten kırk tane öğretmenle uğraştım ilk dönem."
100 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.