Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mehmetçik/Medine
Anne , burada ölmekten korkmuyorum.İnan bana.Ancak mezarımın başında bir ağacın bile olmayacağı en büyük üzüntüm. Hiç olmazsa beni bir hurma ağacının gölgesinde toprağa verseler. Gölge yok burda anne. Hasretim bir sana bir de gölgeye ...
Sayfa 165 - MehmetçikKitabı okuyor
"Askerine 'Mehmetçik' diyen ve askeriyesinden Peygamber Ocağı olmasını bekleyen tek milletiz. Bununla iftihar da edebiliriz. Oysa gönül isterdi ki; hâkimlerimize, muallimlerimize, kaymakamlarımıza, tüccarlarımıza ve bilumum meslek erbabına da 'Mehmetçik' diyebilseydik. Sadece askeriyemizin değil başta mekteplerimiz olmak üzere adliyemizin, mülkiyemizin, çarşı pazarın ille de hanelerimizin Peygamber Ocağı olmasını temenni edebilseydik. Allah ve Resûlü (sav) uğruna yaşamayı ihya edebilecek yerleri Peygamber Ocağı kılamadıkça, Allah ve Resûlü (sav) uğruna can verilecek askeriyeyi de Peygamber Ocağı eyleyemeyiz. Zira toplumlar da fertler gibidir. Nasıl yasarlarsa öylece ölürler.
Reklam
12 Eylül cuntasının hayatta kalan iki üyesi Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya cunta döneminde işlenen insanlık suçlarından sorumlu tutuldukları için değil, rejime karşı suç işledikleri, darbe yaptıkları için yargılandılar. Mahkûm da oldular: "Devlet kuvvetleri aleyhine" suç işledikleri için müebbet hapis cezasına çarptırıldılar; askeri rüt­beleri söküldü. Ama cuntanın o dönemde kimler tarafından nasıl desteklendiğini bugün kimse hatırlamak istemiyor. Sermaye sahip­lerinin, kanaat önderlerinin, üniversite yöneticilerinin, köşe yazarlarının "hızır gibi yetişen Mehmetçik"e nasıl selam durduklarını, 12 Eylül'ü toplumun çatışmalı taraflarını uzlaştıran bir "barış harekâtı" olarak nasıl sevinçle karşıladıklarını, hasta Türk demokrasisini aya­ğa kaldırabilmek için istemeye istemeye yönetime el koyan fedakâr Türk ordusu masalını nasıl dolaşıma soktuklarını hatırlamak iste­miyor. "Kendini kontrol etmekten aciz Türk demokrasisini" sağlam temeller üzerine oturtmak için meclisi fesheden, "demokrasiden çok daha kıymetli olan anavatan"ı kurtarmak için elini taşın altına koyan bu centilmen komutanları nasıl tebrik ettiklerini, arka arkaya ger­çekleştirilen infazlara nasıl alkış tuttuklarını hatırlamak istemiyor. İş bitti, rüzgâr döndü, şimdi mahkûm edilebilir Kenan Evren. Mah­kûm edelim; çünkü mahkûm olması gerekir. Ama otuz yıl önce ger­çekleştirilen o işin, yerine getirilen tarihsel işlevin, o sırada alkışla­nan "paha biçilmez hizmet"in ne olduğunu da unutmayalım.
Sayfa 28 - Suç ve CezaKitabı okudu
Mehmetçik yürür iken düşmana kaçmak kalır
Şehitlik
«- Paşam, işin hülâsası şudur: Sizinle bizim aramızdaki fark, milletin dinî inanışlarına ve tarihî şahsiyetine âid kıymet hükümleri tersliğinden ibârettir. Siz, şu kapıda nöbet tutan mehmetçik, AJlah'a ve Ahıret'e inanmasa dahi onunla vatanın müdafaa edilebileceğini sanıyorsunuz. Bizse, hayır diyoruz. Bu mehmetçik sırf kuru bir toprak için ateş ve ölüme karşı savaşmayı kabul etmez. Onu ancak «Ölürsem şehid, kalırsam gâzi» inancı harakete geçirebilir.» dedim ve bu sırada elimle de cadde tarafında nöbet tutan mehmetçiği işaret ettim. İrfan Özaydınlı hazır mükâleme bitmişken münakaşayı tazelemiş olmaktan pişman olmalıydı ki: «- Neyse, neyse!.. Daha çok görüşeceğiz!. Şimdi arkadaşlar senin ifadeni alacaklar!» dedi.
di "Destana Şerê Rizgariyê" de Memet heye Nazim jî pesnê Memet vedide: -Mehmetçîk Memet- piçek merhamet!.. evqas mêrxasî, evçend rûmet hemû ya Memet e, Nazim Hîkmet?!
Reklam
Seyit Onbaşı
Çelik püskürtüyor deniz Ve Mecidiye Tabyası’nı altüst eden ateş, Mermi yağıyor âdeta, Cesur Mehmetçiğimin üzerine. Ve bir emir Takım subayı Fehmi Bey’den: Sığınağa gir, asker hemen!
Düşman bu bombardıman karşısında canlı hiç kimsenin kalmadığını, kalamayacağını, kalan varsa da kaçmak zorunda kaldıklarını düşünüyordu. Ancak hiç de öyle değildi. Mehmetçik siperini terk etmedi, sabırla yaklaşmalarını bekledi.
Tarihler 18 Mart 1915’i gösteriyordu, Ve saat 10.30 idi, Gelen Haçlı ittifakı, İslâm düşmanlarının donanması, Düşman gurur mu gururlu. Tarih 18 Mart, Ve 18 büyük savaş gemisi,
Mayınlar Mehmetçik tarafından belli aralıklarla birer birer denize döküldü. Görev tamamlandıktan sonra Binbaşı Nazmi Bey’in emri ile geri dönüş için harekete geçildi.
Reklam
Ümmetin umudu Mehmetçik hak için, adalet için, zulmün saltanatına son vermek için, mazlumların gözyaşını dindirmek için kışlalarından çıkacak ve Kızılelma'nın peşine düşecek.
Üzülen kimdir bilir misiniz? Asker. Evet, asker yani Mehmetçik. Namus bildiği hudut aşılmıştır, engel olamamıştır, işte bunun üzüntüsünü yaşar. Bir de bu uyuşturucu kullanan çocukların ana ve babaları, bu zehirden evlatlarını kurtaramamış olmanın üzüntüsünü yaşarlar hem de ömür boyu.
Yürüyüş
Gün batıdan doğuya bir dualı er yürür Çölleri, orduları, surları yener yürür. Malazgirt'te, Mohaç'ta devler keser yolunu Poyrazdan yaratılmış, atlarla çiğner, yürür. Kan ile yazılmıştır cenk meydanı yasası Burda yürek konuşur, özge bir hüner yürür. Nice siperler vardır, gülle kurşun kår etmez. Bileklere iş düşer, sürgüler süner yürür. Sakarya boylarında bu mübarek erlerin Alnından öpmek için melekler iner yürür Bir çağ gelir çelikten küheylänlar şahlanır Lefkose ovasında paletler döner yürür. Tanrı ona Türk demiş, önüne dursa dağlar Onları binek eyler üstüne biner yürür. Mehmetçik yürür iken düşmana kaçmak kalır Kara yere karılır; sürünür, siner yürür.
Taşhan, Bana dünyanın en büyük meydanı gibi geldi. Gözüne güneş gelmesin diye elini Siper eden Mehmetçik heykeli ne güzeldi. Ve büstlerinden yalnız göğsüne kadar tanıdığım Atatürk
Sayfa 119 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
1.007 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.