Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Birtakım Adamlar
Gece saat on ikiyi on geçiyor. Taksim’de saatin altında tramvayı bekliyorum. Öyle olmasa, bu kadar ince eleyip sık dokumaya lüzum görmez; vakit gece yarısını geçmişti, derdim. Epey oluyor. Baharın bu soğuk günlerinde, şu devam eden kıştan bir buz gibi gece, hatırıma geliyor. O zamanlar daha Camlı Köşk’ün camları ve hanende ilânlarının
... dalmıştım ki... "Adam paf oldu," dedi kızım. Sıkı bir dayaktan sonra kanlar içinde yere düşüp hayatı paf olmuş talihsiz adamın umutsuz yüzüne merakla bakmıştık. Maceralarımı izleyen duyarlı okurlarım, benim de hayatımın çoktan "paf" olduğuna ve geceyarıları kendimi içkiye verişime bakıp da kendimi koy verdiğimi
Reklam
Kesin başına gelmiştir
Sözlerimin sonuna doğru gerçekten epey coşmuştum; şimdi bu hal gururuma dokunuyordu. Sessizlik epey uzamıştı. Neredeyse kızı dürtecektim. -Siz neden öyle... diye başladı ve sustu. Fakat bu kadarı bana yetmişti: Sesi deminki gibi haşin, kaba, inatçı değildi; şimdi yumuşak, utangaç bir titremesi vardı, hatta o derece utangaçtı ki, ben bile utanıp, kendimi ona karşı suçlu hissettim. Şefkat dolu bir merakla: -Ben ne? diye sordum. -Siz şey... -Ne? -Siz şey... kitap gibi konuşuyorsunuz. Sesinde gene alaya benzer bir ton belirmişti. Bu sözleri yüreğimi sıkıştırmıştı. Beklediğim bu değildi. Liza'nın alaycılığının, utangaç, kalbi temiz insanların, ruhlarına paldır küldür, izin almadan girmek isteyenlere karşı gururlarını korumak ve bir çeşit çekingenlik perdesinin ardına gizlenip hislerini açık etmemek için başvurdukları sıradan bir son çare olduğunu anlayamamıştım. Halbuki o alaylı sözleri söyleyinceye kadar geçirdiği kararsızlıktan, ürkeklikten bunu tahmin etmeliydim. Fakat edemedim işte ve kötü bir duyguya kapıldım. (...) Zoraki, yapmacıklı, kitap gibi konuştuğumu biliyordum, ama ancak "kitap gibi" konuşabiliyordum.
Sayfa 106Kitabı okudu
"Siz neden öyle..." diyerek sustu. Sevecenlik dolu bir merakla: "Ne diyecektiniz, neyim ben?.." diye sordum. "Siz, şeysiniz, şeyy..." "Neyim?" "Şeyy... Siz kitap gibi konuşuyorsunuz..." Bunu söylerken sesinde alaycı bir hava sezdim. Ondan beklediğim bu değildi, yüreğim üzüntüden ezildi.
Oda Yayınları
Torununu mescide getirdiği bir gün secdeyi fazlasıyla uzatmıştı. Cemaati oluşturan müminler vahiy geldiğini sandılar ve secde halinde beklediler. Uzun bir secdenin arkasından namazı bitirince merakla sordular: ‘Ey Allah’ın Resulü.’ vahiy mi geldi?’. ‘Hayır’ dedi: ‘Secde sırasında torunum omzuma bindi. Onun inmesini beklediğim için secdeyi uzattım. [155] Aynı olayı bir sahabe ise şöyle anlatıyor: ‘Allah’ın Resulü gündüz namazlarından birisinde torunlarından birisi kucağında olduğu halde mescide geldi. Öne geçip çocuğu yere indirdi. Sonra namaza durdu. Biz de kendisine uyduk. Namaz sırasında secdelerden birisim o kadar uzattı ki, merak ederek başımı kaldırıp bahtım; ne göreyim çocuk secde eden Resulüllah’ın sırtında değil mi? Secdeme geri döndüm. [156] Bizzat şahit olduğu benzer bir durumu ise Ebû Hureyre şöyle anlatmıştır: ‘Resulüllah ile birlikte yatsı namazı kılıyorduk. Resulüllah secdeye vardığı zaman Hasan ve Hüseyin sırtına çıkıyorlardı, Resulüllah secdeden kalkarken onları gayet nazikçe sırtından indiriyor, tekrar secdeye vardığında onlar tekrar aynı şeyi yapıyorlardı. Namazı bitince birini bir yanına diğerini öbür yanma oturttu. Ben yanına varıp ‘Ey Allah’ın Resulü, onları annelerine götüreyim mi?’ diye sordum. ‘Hayır’ dedi. O esnada bir şimşek çaktı. Resulüllah, çocuklara ‘Haydi annenize gidin’ dedi. Çocuklar da kalkıp gittiler.
Sayfa 239Kitabı okudu
Reklam
BİR KİMLİK VAKASI "Sevgili dostum," dedi Sherlock Holmes, Baker Sokağı'ndaki evde ateşin karşısında otururken, "hayat, insan aklının düşünebileceğinden çok daha gariptir. İnsan, gerçekte sıradan denen şeyleri çoğu zaman hayal bile edemez. Eğer şu pencereden el ele uçup, bu büyük şehrin üzerinde dolaşarak çatıları hafifçe kaldırıp
Bir idam mahkumunun son şiiri...
"Beni burada arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma anne Ağlama Kaç zamandır yüzüm tıraşlı Gözlerim şafak bekledim
Şafak Türküsü
Beni burada arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma anne Ağlama Kaç zamandır yüzüm tıraşlı Gözlerim şafak bekledim
Bit zamanlar benim de dostlarım vardı. Gerçek dostlar. Ağızlarından çıkacak sözleri merakla beklediğim dostlar...
Sayfa 110 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Merakla beklediğim kitabın ismi
Aralarında bu kitabın kahramanı da var, kolaylık olsun diye ona G. diyeceğim.
Müşfik bir merakla sordum: "Ne?" "Şey, siz..." "Ben ne?" "Sanki... Kitaptan okuyor gibi konuşuyorsunuz da..." Bunu söylerken gene bir alay var gibiydi sesinde. Yüreğime bir şey saplandı sanki. Beklediğim böyle bir cevap değildi. Bilerek alaycı bir tavır takındığını; bunun, içekapanık, kusursuz yürekli insanların, ruhlarına kabaca, ısrarla girmeye çalışıldığında gururlarından, size içlerini açmakta son ana kadar direndiklerinde, duygularını açıklamaktan korktuklarında son başvurdukları bir savunma sistemi olduğunu anlayamamıştım.
Sayfa 115 - Can YayınlarıKitabı okudu
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.