Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Jön Türkler Türkiye’ye meşruti bir hükümet kazandırmayı başaramamış olsalar bile İstanbul’a kanalizasyon sistemini kazandırdılar.
Sayfa 309 - Arkadaş yayınlarıKitabı okudu
Türk Wilsoncular'ın dilekçesi
1-Padişahın hükümranlığı ve Türkiye için meşruti bir hükümet şekli korunacaktır. 2- Bütün seçimlerde nispi temsil, azınlıkların hakkını temin edecektir. Bütün Osmanlı uyrukları, en alttan en üste kadar, hükümet memurluklarına alınacaktır. 3- Finans, tarım, endüstri, bayındırlık, eğitim bakanlıklarının her birine uzman yardımcıları ile birlikte bir Amerikan başmüsteşarı getirilecek bu müsteşarlardan kurulu Amerikan komisyonu yeni esaslara göre gereken reformları yapacak, yeni metotları getirecek, sosyal refah ve öğretimle ilgili bütün çalışmaları düzenleyecek ve tamamıyla idare edecektir. 4- Adliye reformu için Amerikan müsteşarının uygun göreceği memleket ve milletlerden seçilecek uzmanlardan bir heyet kurulacaktır. 5- Jandarma ve polis işleri bir Amerikan umumi müfettişine ve onun seçeceği memurlara bırakılacaktır. 6- Türkiye'nin her vilayetinde görevi yerli idarede reform yapmak olan bir Amerikan başmüfettişi ile ona bağlı uzmanlar bulunacaktır. 7- Bu şekildeki yerli idare her vilayetin özel olarak ve en iyi yolda gelişmesi için Amerikan yardımı ile yürütülecektir. 8- Amerikan yönetimi en az on beş, en çok yirmi beş yıl sürecektir. Amerikadan yönetmesi istenen Türkiye'nin sınırları barış konferansında tespit edilecektir. "
Sayfa 166 - PozitifKitabı okudu
Reklam
Sansürlü ve sansürsüz Aristo değerlendirmesi.
İslam düşünürleri (İbni Sina, Farabi), Aristo'yu defalarca okuyup tek yönlü yorumlamışlardır; şu bakımdan ki Aristo'nun akılcılığı her şeyin üstünde sayan ve daha sonraki yüzyıllar içerisinde demokrasinin gelişmesine sebep olan fikirlerine yanaşmamışlardır; diğer görüşlerini de çoğu kez şeriatın dar ve donmuş kalıplarına uydurmaya, şeriatla "sentez" yaratmaya çalışmışladır. Aristo'nun görüşlerini İslamla haşır neşir ederlerken, akıl ürünü verileri şeriatın gökten inme emirlerine feda etmekten kaçınmamışlardır. Batılı düşünürler de "Aristo"nun fikşrlerini Hıristiyanlığın katı çeberleri içine alma girişiminde bulunmuşlarsa da aynı zamanda onun akılcı felsefesine dalmaktan geri kalmamışlardır. İslam düşünürlerinin yaptıkları gibi "Aristo"yu incelerken ve ondan yararlanırlarken, onun akılcı usullerini ve toplumu demokrasiye çıkarabilecek fikirlerini bir kenara atmamışlardır. Aksine "Aristo"nun meşruti hükümet sistemlerine, "anayasalcılığa" ışık tutan görüşlerini kendilerine rehber yapmışlardır. Örneğin St. Thomas Aquinas gibi ünlüler, "Aristo"nun fikirlerini Hırıstiyanlığa uydurmaya uğraşırken akılcı usullerle ve deney yoluyla varılan verilerin değerini bilmezlikten gelmemiştir; aksine bu tür verilerin, vahiy yoluyla indiği kabul edilen emirler ve hükümler karşısında yok olmadığını söylemiştir.
Sayfa 311Kitabı okudu
İlin bu gördüğümüz üç örneği de demokrattır. Küçük ildeki 4 boy birbirine eşit olduğu gibi diğer il örneklerinde iki kolda birbirine eşittir. Çinlilerde sağ kol uğurlu sol kol uğursuzdur buna binaen sağ ve sol tasnifine dahil olan mahluklar ve mevcutlar da birbirinin zıttır mesela erkek sağ kola kadında sol kola mensup olduklarından Çinlilerin mantığınca erkek uğurlu kadın uğursuzdur.Eski Türklerde ise sağ kol sol eşit olduğundan Türk mantığına göre erkek de kadın birbirine eşittirler bunun gibi sağ kola mensup boydan da sol kola mensup boylarda birbirine eşittirler. İle seçilmiş bir yabgu başkanlık etse de hükümet meşruti bir tarzdadır.Boyların tudunları, boy beyleri şölenlerde ,kengeşlerde bir ayan meclisinde olduğu gibi müzakere ile karar verirler.Yabgu, hatunla beraber bu kararları infaz eden bir icra reisi hükmündedir
Sayfa 44 - Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı
Rusyadaki Türkler Ne Yapmalı?
Türklerin umumi ve ebedi vatanı olan "Turan" Kıta'sı, muhtelif zamanlarda muhtelif hakimiyetler altına geçmiştir. Biz, bu hakimiyetleri, üçü Türk üçü yabancı olmak üzere altı devre ayırıyoruz. Birinci devir, Birinci Türk Hakimiyeti Devri'dir ki Milat'ın 209 sene evvelinden başlayarak, Milattan 93 sene sonraya kadar devam
Meşruti Yönetime Geçilmesinin Kabul Edilmesi
Sadrazam Said Paşa ve hükümet üyelerini rahatlatan ilk adım II. Abdülhamid'den gelmişti, Sultan, Makedonya'dan gelen talepler karşısında direnmeyeceğini Şifre Kâtibi Esad Bey'e "suyun akıntısına gideceğim" demek suretiyle ilk defa ilan etmişti. Sultan'ın bu karar değişikliği oldukça önemliydi ve Heyet-i Vükela'nın da işini kolaylaştıracak nitelikteydi. II. Abdülhamid, ikinci kâtip İzzet Paşayı huzuruna çağırarak, kesin kararını açıklamadan önce son bir kez Heyet-i Vükela'nın "ne yaptığını" öğrenmek istemişti. Izzet Paşa, "Telgrafnameleri okuyorlar, daha bir karar vermediler" cevabını vermişti. Bunun üzerinde belli bir süre düşünen II. Abdülhamid, en sonunda İzzet Paşa'ya hitaben tarihi kararını şu şekilde açıklamıştı: "Kânûn-i Esâsi'nin ilanı benim zamanımda olmuştur. Bunun müessisi benim; bir müddet hasbe'l-lüzum mer'iyeti tatil edilmişti. Heyet-i Vükela'ya gidiniz, bunları söyleyiniz ve ilanı için mazbatanın yazılmasını irade ettiğimi tebliğ ediniz"
Sayfa 290
Reklam
10 Temmuz sabahı Selanik fevkalade bir heyecanla uyanmıştı. İttihat ve Terakki Cemiyeti kahramanları o gün için büyük bir faaliyetle hürriyet ilan etmeye hazırlanıyorlardı. Çarşamba akşamı gece yarısından sonra hürriyet fedaileri şehrin her tarafına dağılmış, insanların geçtiği bütün yerlerde göze görünecek noktalara bildiriler yapıştırmışlardı. Bildirilerde ahaliye pis istibdat hükümetinin kötülük ve mezalimi tasvir edilip anlatılarak bugün o harap hükümet binasının yıkılacağı, istibdadın mahvedilerek yok edileceği, yerine hürriyet aydınlığıyla meşruti bir idare, muntazam ve meşru bir hükümet ikame olunacağı anlatılıyor, hamiyet sahibi olan ahaliye hürriyet ve vatan saadetini elde etmek için çalışan ümmetin fedakârlarına yardımcı olması ve arka çıkması veyahut tarafsız kalması teklif ediliyordu.
“10 Temmuz sabahı Selanik fevkalade bir heyecanla uyanmıştı. İttihat ve Terakki cemiyeti kahramanları o gün için büyük bir faaliyetle hürriyet ilan etmeye hazırlanıyorlardı. Çarşamba akşamı gece yarısından sonra insanların geçtiği bütün yerlerde göze görünecek noktalara bildiriler yapıştırmışlardı. Bildirilerde ahaliye pis istibdat hükümetinin kötülük ve mezalimi tasvir edilip anlatılarak bugün o harap hükümet binasının yıkılacağı, istibdadın mahvedilerek yok edileceği, yerine hürriyet aydınlığıyla meşruti bir idare, muntazam ve meşru bir hükümet ikame olunacağı anlatılıyor, hamiyet sahibi olan ahaliye hürriyet ve vatan saadetini elde etmek için çalışan ümmetin fedakarlarına yardımcı olması ve arka çıkması veyahut tarafsız kalması teklif ediliyordu.”
Sayfa 131Kitabı okudu
Yeni Türkiye
Yeni Türkiye'nin eski Türkiye'yle hiçbir alakası yoktur. Osmanlı hükümeti tarihe geçmiştir. Şimdi yeni bir Türkiye doğmuştur. Tabii ki millet değişmemiştir. Aynı Türk unsuru bu milleti teşkil ediyor. Ancak idare tarzı değişmiştir. Ankara hükümetinden evvel İstanbul'da bir sultan ve bunun bir hükümeti vardı. Millet memleketin işlerine ancak vazifesi kanun yapmaktan ibaret olan bir meclis vasıtasıyla iştirak edebiliyordu. Bu hükümet tarzı millete istekli olduğu bağımsızlık ve hürriyeti vermeye kâfi değildir. Bu hükümet tarzının verdiği fena neticeler meydandadır. Sultan'ın hükümeti ve Sultan'ın kendisi de mesela Türkiye'nin bağımsızlığına son veren Sevr Antlaşması'nın şartlarını kabul ettiler. Diyebiliriz ki Sultan ve hükümeti kendi kendilerini öldürdüler. "Ama" diye devam etti Mustafa Kemal Paşa "Millet ölmek istemiyor, yaşamak ve iyi yaşamak için ne lazımsa onu yapmak istiyordu. İşte bunun içindir ki üç seneden beri idare tarzını değiştirdi, yukarıda izah ettiğim bir meşruti hükümete bedel, doğrudan doğruya milletten çıkan bir hükümeti kabul etti. 28 Ekim 1922 Le Petit Parisien Muhabirine Demeç (ATABE, c.14, s.54-55; Le Petit Parisien, 1 Kasım 1922; Renin, 2 Kasım 1922, No: 20, s.1; İkdam, 3 Kasım 1922, No: 9206, s.2; Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri III, Türk İnkilâp Tarihi Enstitüsü Yayımları, Ankara, 1954, s.48-52)
Sayfa 148 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
652 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Hikayenin Tohumu Stendhal'in Kızıl ve Siyah fikri, 1828 tarihli bir Fransız gazetesinden gerçek bir anlatımla başladı. Antoine Berthet, orta sınıf bir ailede öğretmen olarak çalışan ve evin hanımıyla ilişkisi olduğu için kovulan bir ruhban okulu öğrencisiydi. İkinci bir aileye geçti ve o evde genç bir kadını baştan çıkardı. İlk metresinden
Kırmızı ve Siyah
Kırmızı ve SiyahStendhal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20229,9bin okunma
Reklam
671 syf.
·
Puan vermedi
neredeyse tamamı ilk kitaptan altını çizdiklerimi word'e geçirmiştim. dağınık düzensiz karman çorman bir şekilde atıyorum buraya da. mezopotamyalılar kanallar inşa ederek tarımı ve düzenli çalışmayı hayatlarına yerleştirmiş, bu da tarihin ilk otoriter monarşilerinin kurulmasını sağlamıştır. kanallar kurulduğu için tarım, mevsimlik
Siyasi Tarih: 1918-1994
Siyasi Tarih: 1918-1994Oral Sander · İmge Kitabevi Yayınları · 2020768 okunma
Cumhuriyet 29 Ekim’de mi ilan edildi? * Okullarda “belletilen tarih”e göre M.Kemal 28 Ekim 1923 akşamı Çankaya’da arkadaşlarına; “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz” demiş ve ertesi günü de etmiştir. Sanki daha evvel hiç Cumhuriyet’ten bahsetmemiş gibi… Halbuki Viyana’da neşredilen “Neue Freie Presse” gazetesinin muhabirine verdiği bir mülakatta
Jön Türkler Türkiye’ye meşruti bir hükümet kazandırmayı başaramamış olsalar bile İstanbul’a kanalizasyon sistemini kazandırdılar. Diğer başarıları arasında polis teşkilatının, itfaiyenin, toplu taşıma hizmetlerinin yeniden organize edilmesi vardır.
Sayfa 309 - Arkadaş yayınlarıKitabı okudu
67 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.