Mevlana Celaleddin-i Rumi
Ölüp gidenler derler ki: ‘Boş yere ne olmayacak gamlar yemişiz, üzülüp durmuşuz! Ömrümüz, çeşitli vesveselerle geçti gitti!
Bir hayal için düğünler yapmışız, evler kurmuşuz; yine hayal için zırhlar giyinmişiz, savaşa girmişiz!
O düğün de, o savaş da, o yas da hep boş şeylermiş; bütün bunlar, bu nefsin işleri imiş!..
Bugün ne ondan ne bir oyun kaldı, ne bundan bir ağıt, bir feryad!..’
Sayfa 42 - Destek Yayınları
Hamlar, dünya ağacının dalını daha sıkı tutarmış...
"Ham meyvayı kopardılar dalından" Nida Tüfekçi tarafından derlenen Akdağmadeni türküsü. Gençken ölen sevgili için yakılmış ağıt. Mesnevi okurken bu türküyü hatırladım. "Bu cihan ağaç gibidir," diyor Mevlânâ. "Biz onun üzerinde yarı olmuş meyveleriz. Hamlar, dalı sıkı tutar." Olgunlaşınca dünya ağacının dalından daha kolay ayrılıyoruz sanki...
Sayfa 15 - Çizgi Kitabevi, 1. Baskı, Aralık 2021Kitabı okudu
Aşüre günü gelince Halepliler şehrin Antakya kapısına gelip toplanırlar ve gece yarılarına kadar Ehli Beyt'in çektikleri zulüm anlatılırdı. Yine böyle bir günde merak etti, (Her halde büyük biri ölmüş ki, bu kadar insan bir araya gelmiş) diye düşündü.
Topluluğa yaklaştı ve : "Ölen kişinin adını ve ne iş yaptığını anlatın ki, ben de ona ölümsüz bir "ağıt" yazayım. dedi. Bunu duyan halktan biri: "Ya Hû sen deli misin? Ehl-i Beyit'ten ve Aşüre gününden haberin yok mu?
Kerbala 'da yas tutmanın yüzlerce yıl yaşamaktan daha üstün olduğunu bilmez misin?"Deyince, ŞAİR : "Haklısın ama, YEZİT DEVRİ NERE, KERBELA NERE!
Bu yas buraya çok gelmiş. KERBELA' da işlenen kötülükleri körler bile sağırlar bile işitti.
Siz şimdiya kadar uyuyor muydunuz ki, bu kadar yıl sonra yas tutup ağlıyorsunuz?" Dedi.
....
Bir ara açtığım ama kullanmadığım blog sayfamdan
Çoğunu okumadım sağdan soldan derledim:
Aşkın Şehidi - Ahmet TURGUT (Bozkırın Sırrı Türk Peygamber romanını öneririm)
Aşkın Elçisi - Ahmet TURGUT
Aşkın Secdesi - Ahmet TURGUT
"Musa, bir tek sopayla savaşa gitmişti ama o sopayla Firavun' u da kırdı geçirdi; kılıçlarını da.."
Mevlâna
Sayfa 43 - SurKitabı okudu
Bu düğün de hava, şu yas da; bugün ne ondan bir oyun kaldı, ne bundan bir ağıt, bir feryat.
95 syf.
6/10 puan verdi
Cemal Oğuz Öcal (1913-1971), İstanbul Erkek Öğretmen Okulunu bitirir (1935). Öğretmenlik yapar. Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümüne girer. 3 Mayıs 1944 Turancılık olaylarında Serdengeçti ile birlikte tutuklanır; okuldan kaydı silinir. Berat edince 1947'de öğretmenliğe döner. Heceyle milli, hamasi şiirler yazar. Serdengeçti ile önceden
Şu dumanlarla dolu evde bir pencere açtılar da duman çıktı gitti, güneş ışığı girdi.
O ev hangi ev? Gönül. O duman da ne? Kaygı, düşünce. Kaygıdan, düşünceden, zevkinin, neşenin boynu kırılmıştır âdeta.
Uyan da düşünceden de kurtul, hayalden de; yarabbi şu bizim uykuya dalanımıza bir davulcu gönder.
Uyuyan, bir hiç için binlerce gam yer;
Sayfa 655Kitabı okudu