Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nedir bu? Sema gösterisi. Senede bir yapılan "Mevlâna Ihtifali" de benzer bir etkinlik işte. Turist çekiyor kötü mü? Etrafta sema dönen dervişleri görüp Mevlevî olan yabancılardan çok bahsediliyor. Kötü mü? Bilmiyorum. Bildiğim, Eyüp Bahariye Mevlevihanesi'nin son şeyhi öldükten sonra Mevleviliğin defteri kapanmıştır. Ama belli olmaz, kimbilir, belki bugün bilmediğimiz bir yerde bir Mevlevî şeyhi irşada devam ediyordur. İstanbul'da Mevlevî olduğunu söyleyen şeyhler var, kadınları da semaya dahil ettiler. Bana susmak düşer. Bu halimle kalkıp Mevlevî araştırmalarına girecek değilim. Ama üzülüyorum. Şu "gösteri" kelimesi beni deli ediyor. Bu milletin maneviyatı bu kadar düşecek miydi? Konya kazan ben kepçe günlerce dolaşıp durdum. Girmediğim mescit, namaz kılmadığım cami kalmadı. Ne imama, ne müezzine, ne de cemaattan birine "Burada faal bir tekke var mı?" diye sormaya cesaret edemiyorum. Bunca yıl yasaklanmış, yeraltında varlığını sürdürmüş, koca bir gelenek. İnsanlar mazideki eziyetleri, işkenceleri hatırda tutup konuşmamayı tercih ediyor. Ayrıca soran kişiye de şüpheyle bakılıyor. Daha önceki cahilane tecrübelerimden biliyorum artık. Ama dön dolaş nereye kadar? …
Semazenler
Emin Işık
Emin Işık
14 Aralık 2015 semazen.net/yazar_yazi.php?... Hazret-i Mevlânâ, gerçek kişiliği ile Mesnevî ve Dîvân-ı Kebîr’de boy gösterir. İlâhî sırları, aşk ehlinin gönlüne oradan seslenir. Ancak ne hikmetse, Mevlânâ’nın adı anılınca, hemen gözümüzün önüne kelebekler gibi uçuşan semâzenler
Reklam
“Sema ölümü anlatmaz, yaşamı anlatır aslında. Yani yeniden doğuşu. Günahlardan arınmayı, suretler âleminden, hakikatler âlemine geçmeyi!...Sema için meydana çıkan semazenler tennurelerinin üzerine siyah bir hırka giyerler. İşte o hırka, semazenlerin mezarıdır aslında.” Sema: Mevlevi dervişlerinin ney, nısfiye gibi çalgılar eşliğinde, kollarını iki yana açıp dönerek yaptıkları ayin Semazen: Sema eden ,dönen derviş. Tennure: Mevlevi dervişlerinin giydiği kolsuz, yakasız, yırtmaçlı, beli kırmalı, uzun ve geniş giysi.
'Taşkasap sırtında Fatih yamaçlarına bakan bir pencere önünde oturuyorum. Ben, çay -vehmiyle ne olduğu bilinmeyen bir ot haşlaması- içerken yeni doğmuş güneşin dudakları da çiçekler ve yapraklar üstündeki rutubeti emiyor. Dalları, penceremin camını okşayan ayva ağacı -eski bir tabirle- pür-nakıl(baştan aşağı meyve çiçeklerle donanmış) çini fincanları andıran pembemsi çiçekleri bahar kadar taze ve hayat kadar nazik. Hepsinin etrafında ak ve oynak iki kanattan ibaret kelebekler uçuşuyor. Mahalle çocukları gibi yağmacı olan bu haşarılar, saldırdıkları o fincanların içindeki neşe rahiki? ile mest oluyorlar. Esen hafif bir rüzgâr onları kovalıyor. Fakat onları kaçıran esinti, çiçeklerin nazlı yapraklarını da uçuruyor. Çiçek ve kelebekten müteşekkil bir savruntu,fezayı kaplıyor. İnsanın: Berg-i ezhârı hevâ şöyle çıkardı feleğe Pür-kevâkip görünür künbet-i çarh-ı devvâr (Hava, çiçeklerin yapraklarını şöyle feleğe çıkardı Durmayıp dönen gökyüzü yıldızlarla dolu gözükür) beytini okuyacağı geliyor.
220 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Bu kitabın yazarı Eva de Vitray-Meyerovitch (Havva Hanım), ülkemizde tanınan bir sûfî ve gönül kadınıdır. Hz.Mevlâna’yı, Muhammed İkbal’le tanıyan Eva de Vitray-Meyerovitch (Havva Hanım), Fransada Hz.Mevlana’yı tanıtan ve orada bir Mevlâna dostluğu oluşturan çok önemli bir şahsiyettir. O, Hz.Mevlâna’nın ve Muhammed İkbalin bütün kitaplarını
Hz. Mevlana ve İslam Tasavvufu
Hz. Mevlana ve İslam TasavvufuEva de Vitray-Meyerovitch · Nüve Kültür Merkezi · 20125 okunma
Geceler ve Gündüzler
Bomboş ve masmavi Marmara nın bir kenarında koyu renkli adalar, rahata yatmış vücutlar gibi görünür ve yine solda , daha yakında , ölüm diyarının hududunu teşkil eden Karacaahhmet mezarlığının sanki yürürken duraklamış yüksek servileri görünür. Bazan tunçtan heykellere dönen, bazan içlerine düşen bir teessürle birden bir ürperme geçiren bu serviler, bence, yan yana, güya cenaze merasimine gelen ve hırkalarına sarılarak sükût eden uzun boylu yüksek sikkeli Mevlevi dervişlerin kafilesine benzerdi ve serviliğin teker teker bizden ayrılan ağaçları da sürüden uzaklaşarak güya birtakım şahsî fikirlere doğru yol alan birer dervise benzetirdim.
Reklam
344 syf.
·
Puan vermedi
Mor Salkımlı Ev Tahlil Mor Salkımlı Ev romanı iki ana bölümden ve ana bölümlerin alt başlıklarından oluşmaktadır. İlk bölümde 12, ikinci bölümde ise 2 başlık dikkat çekmektedir. Halide Edib Adıvar birinci tekil kişi tarafından anılarını anlatmaktadır. l. Bölüm
Mor Salkımlı Ev
Mor Salkımlı EvHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 20183,532 okunma
tefekkür
Bu dünyaya bakıp da düşünsene ey insan Arzdan göğe her yerde,duran bir nesne var mı? Gezegenler dönüyor durmuyor bir an zaman Kehkeşan'ın içinde sabit aheste var mi? Mevlevî gibi dönen zerrelere baksana Dönerken bi parçalar durmadan Hay-Hay diyor Ve gökte seyyerat, zührelere baksana Doksan dokuz esmayı göklerde say-say diyor Bak yer gök baştanbaşa O'na ayet oluyor Bakınca iman ile muhteşem mevcudata Sanatı dünya için bir hidayet oluyor Hayran kalıyor insan muciznüma Hilkat'a. *Goşgar Muharremov
Sayfa 67 - Carpe Diem
Mevlevî âyinini son defa dergâhların kapanmasından biraz evvel, bir Kadir gecesi, Konya'da görmüştüm. Bu kadar sembollerle konuşan bir terkip azdır. Her duruşun, tavrın, kımıldanışın ve adımın mânası vardır. O hırkaya bürünüşler, ilk ney sesinde uyanışlar (ölüm ve haşir), kol açışlar ve ayak kilitleyişler (Mevlevî âyininde her Mevlevî, Ali'nin ZUlfikâr'ı olur) bir kitap gibi derin derin anlatan şeylerdir. Asıl sema'a gelince, şüphesiz dünyanın en güzel rakslarından biridir. Mukaddesin iklimini zaptetmiş, orada hilkatin sırrını tekrarlayan bir bale. Yazık ki Degas cinsinden bir ressamı çıkmadı. Karşımda kandillerin titrek ışığında dönen, değişen, süzülen, âdeta maddî varlıklarından ayrılan bu insanlar gerçekten aşk şehitleri olmuşlardı ve gerçekten musaffa ruh hâlinde iki yana açık kolları ve rıza ile bükülmüş boyunları ile döne döne semâvâta çıkıyorlardı. O akşam sema'da gördüğüm insanları ertesi sabah çarşıda, pazarda işlerinin başında ve bir talebemi lisede karşımda görünce hakikaten şaşırmıştım. Onları ben arkalarında esen Rast'ın sert rüzgârında uçup gitmiş sanıyordum. Bu ölen ve ertesi sabah dirilmenin sırrını bilen insanların arasına katılamadığıma, o neşveyi bulamadığıma şimdi bile içimde üzülen bir taraf vardır.
Müteakip hadiseler, resmiyette Balkan Savaşları’ndan sonra kurulacak (Eşref daha sonra yeniden kurulduğunu söyleyecekti) ve imparatorluğun son yıllarında ekseriyetle dramatik ve trajik sonuçları olan kritik bir rol oynayacak Teşkilat-ı Mahsusa’nın ortaya çıkışında Libya’daki sürecin mühim bir aşama olduğunu gösterecekti. Enver, Eşref gibi fedaî
Reklam
Tarikat olarak Mevleviliği esas çizgileriyle Sultan Veled kurar. Fakat teşrifatı, nezaketi, terbiyesi, sülükûn ve âyinin erkânı tipki musikisi gibi daha sonraki zamanın, Osmanlı devrinin ve biraz da Istanbul’undur. Ve şüphesiz ki kültürümüzün en yüksek tara- fidir. Bir medeniyetin çiçeği olan ve ona hiç belli etmeden şekil veren terbiye ve
44 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.