Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Okullaşmanın gizli müfredatı halkı her yerde bilimsel bilginin klavuzluğundaki bürokrasilerin etkili ve yardımsever oldukları yolundaki mite inanmaktadır. Aynı müfredat üretim ne kadar artarsa aynı oranda iyi bir yaşam standardına ulaşılacağı yolundaki miti öğrencilerin kafasına yavaş yavaş yerleştirmektedir. Aynı şekilde kendi zararına olan hizmetlerin tüketimi alışkanlığı ve yabancılaştırıcı üretimi, kurumsal bağlılığa yönelik hoşgörüyü ve kurumsal tasnifin onaylanmasını geliştirmektedir. Öğretmenlerce bunun tam zıttı gerçekleştirilen çabalara rağmen ideolojinin denetimi ele geçirip geçirmemesi hiç önem arz etmeksizin, okulun gizli müfredatı tüm bu etkilerin oluşmasına sebebiyet vermektedir. Diğer bir deyişle, okullar temel olarak faşist, demokratik ya da sosyalist, büyük ya da küçük, zengin ya da fakir olsun tüm ülkelerde benzerlik arz etmektedir. İçerisinde mitin ifade bulduğu büyük mitolojilere rağmen okul sisteminin bu tanımı, mitin dünya genelindeki tanımını, üretimin modunu ve sosyal kontrolünü açıkça görmemizi sağlamaktadır.
Köy Enstitüleri
Bahsi geçen kanun Cumhuriyet tarihinin en büyük eserlerinden birinin, meşhur Köy Enstitülerinin, kuruluş kanunudur. 1940-1942 yılları arasında kurulan 17 Köy Enstitüsü şu esaslara göre kurulmuştur: "1. Köyden kız-erkek ilk okulu bitirmiş çocuklardan almak. 2. Onları köy hayatının şartlarına uygun bir çevre içinde 5 yıllık eğitime tabi tutmak. 3. Yalnız okuyup yazma öğreten ve müfredat organlarındaki dersleri okutan pasif bir insan değil, Cumhuriyetin ve inkılabın adamı olarak köyde önder olma vasfında, köy hayatında işe yarar öğretmen yetiştirmek. 4. Okuyup yazacakları ve yaşayacakları yerleri, başlarına bilirkişi koyup bunların kendilerine yaptırmak. 5. Öğretmen çıktıkları zaman gidecekleri köye toprakla, bahçe ile ve köy işleriyle vazifelendirip kendilerini devamlı surette bağımlı kılmak"
Sayfa 137 - 2. Bölüm: Doğa Bilimlerinin Işığında Eğitim Kuramı ve Türk Aydınlanması - Hasan-Âli Yücel ve Bilimsel EğitimKitabı okudu
Reklam
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
kişisel sorumluluğun yalnızca değerinin bilinmediğini değil, standart sınıf modeli tarafından o zoraki pasifliği ve müfredat-zaman konusundaki katı kurallarıyla baltalandığını düşünüyorum. Neyi nasıl öğrenecekleri hakkındaki en temel kararları bile vermelerine fırsat tanınmayan öğrenciler, kendilerini derse tam olarak vermiyor.
Sayfa 43
Müfredat, sizi özgür bir birey olarak topluma kazandırmaya çalışan anne ve babanızdır. Size kitap veya müzik tavsiye edebilen aydın dostlarınızdır.
Sayfa 73
Gayb
Beş duyunun algılama alanı dışında kalan ve insanın bilgi sınırını aşarı şeylerdir (İsfahani, Müfredat, III, 192). Gayba iman; öncelikle imânın altı esasını kapsar. Allah'a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe ve hayırla şerrin Allah'tan geldiğine inanmak gibi. s-6
Reklam
Hayvan Okulu ( Temsili; Öğütüm Sistemimiz)
Bir gün ormandaki hayvanlar bir araya gelerek okul açmaya karar verirler. Bir tavşan, bir kuş, bir sincap, bir balık ve yılanbalığı yönetim kurulunu oluşturdu. Tavşan, müfredatta koşmanın bulunmasını istemektedir. Kuş, uçmanın dahil olmasını, balık, yüzmenin dahil olmasını ve sincap, ağaca tırmanmanın mutlaka zorunlu dersler arasında olması gerektiğini söylemektedir. Bütün bunları bir araya getirip, bir müfredat programı yaptılar. Ve bütün hayvanların bu dersleri görmesini istediler. Tavşan, koşu dersinde A alıyor olmasına rağmen, ağaca tırmanmak onun için çok ciddi bir sorundu. Sürekli kafa üstü düşüyordu. Bir süre sonra beyni hasar gördü ve artık eskisi gibi koşamadı. Artık koşuda A almak yerine, C alıyordu. Ve tabii, ağaç tırmanmada ise her zaman zayıf alıyordu. Kuş, uçmada çok başarılıydı, ama sıra toprak kazmaya geldiği zaman, o kadar başarılı değildi. Sürekli gagasını ve kanatlarını kırıyordu. Bir süre sonra, toprak kazma notu hâlâ F olmasına rağmen, uçma notu C'ye düşmüştü. O da ağaca tırmanmakta çok zorlanıyordu. Sonuçta, sınıf birincisi olan hayvan her şeyi yarım yapabilen, geri zekalı yılan balığı oldu. Ancak eğitimciler çok mutluydu çünkü herkes bütün dersleri görüyordu. Ve buna "geniş tabanlı eğitim sistemi" dediler. Buna gülüyoruz ama gerçek bu. Sen de bunu yaşadın. Biz aslında herkesi başka biri yapmaya çalışıyoruz. O yüzden de insanların kendi olma potansiyellerini yok ediyoruz.
Okul, modernize edilmiş proletaryanın dünya dini hâline geldi ve teknolojik çağın yoksullarına beyhude bir kurtuluş vadediyor. Ulus-devlet bunu benimsedi ve eski zamanların ruhban sınıfına ait başlangıç ritüelleri gibi, tüm vatandaşlarını derecelendirilmiş bir müfredat içinde sırayla diplomalar almaya koşullandırıldı.
Biraz da Öğretmenlere Laf Atalım :)
Toplumsal gelişim eğitimden geçer doğru ama o eğitimi verecek öğretmenler yetişmiyor. Öğretmenler idealist bir bakış açısıyla ve toplum refahını yükseltme amacıyla yola çıkıyorlar. Bir süre sonra hedef, "KPSS ile kapağı bir yere atıp garanti memurluk" yönünde bir gelişme gösteriyor. Müfredat çok eski zaten. Çocukların interneti tanımadığı yıllardan kalma köhnemiş ve eski müfredat var. Onu da değiştirmek lazım. Çünkü gelişime kapalı öğretmenin sığınacağı şey müfredat oluyor. Gerçek toplumsal gelişim, iyi bir eğitimle ve yasaların gücüyle olur.
Sayfa 303 - DESTEKKitabı okudu
"Okul, diğer ticari mallar gibi aynı yapıya sahip aynı sürece göre uyarlanmış olan bir eşya satmaktadır: Müfredat."
Reklam
Rahman, Rahim
Her ikisi de rahmet (acıma) mastarından, Cenab-ı Hakk'ın mübalağa ifade eden birer sıfat ismidir. Rahman; çok merhamet eden, rahmeti her şeyi kuşatan, ihsanı her şeye yaygın olan ezeli rahmeti ifade eder. Bu, iyiye, kötüye, inanana ve kafire yaygındır. Bu sıfatın tecellisi, yağmur gibi her şeyin üzerine yağar ve güneş gibi her şeyi aydınlatır ve ısıtır. Rahîm de çok merhametli demektir. Fakat bu rahmet yaratıkların başlangıcından çok sonuçlarına, yani âhirette inananlara ait bir acımadır (Ragıb, Müfredat, "Rahmet" mad.). Yaygın tanıma göre, "Rahmân, bütün mahlükatı rahmetiyle yaratıp besleyen; Rahim ise ahirette inananlara lütfuyla cennet veren, küfür ehline de adaletiyle azab eden demektir (bk. Ahzab, 33/43). s-5
Bence, bütün mesele, insanın umumî kültürünü ve meslek bilgilerini ihtiyaçlarına ve istidadına göre hazırlamasının yolunu kendisine göstermek ve vasıtalarını vermektir. Müfredat programlarının ezici yükü altında bunalan şimdiki mekteplerde her çocuğun ayrı ihtiyaç ve istidadı hesaba katılamaz. Talebe derse çalışmaktan ve imtihana hazırlanmaktan şahsî araştırmalara da vakit ve enerji bulamıyor. Halis kültürü de, meslek bilgisini de bu şahsî araştırmalar verir.
Sayfa 44 - Ötüken Neşriyat, 38.Basım
"Okul, diğer ticari mallar gibi aynı yapıya sahip aynı sürece göre uyarlanmış olan bir eşya satmaktadır: Müfredat."
“Eşit eğitim fırsatı, aslında hem arzulanan hem de uygulanabilir bir hedeftir, ancak bunu zorunlu eğitime endeks demek elmayla armudu işlemek demektir. Okul, modernize edilmiş bir proletaryanın dünya dini haline geldi ve teolojik çağın yok sularına beyhude bir kurtuluş vadediyor. Ulus devlet bunu benimsedi ve eski zamanların ruhban sınıfına ait başlangıç ritüelleri gibi, tüm vatandaşlarını derecelendirilmiş bir müfredat içinde sırayla diploma almaya koşullandırdı. İspanya kralları, fetihçileri ve engizisyonu kullanarak kendi teologlarının kararlarını uygulattığı gibi modern devlette okul kaçakları ile ilgilenen iyi niyetli görevlilerinin iş ihtiyacın binaen, eğitim ve eğitimcilerin değerlendirmesi görevini üstlenmiştir.”
Atmosfer Seçimi
Çocuklarımızın kaliteli bir şekilde yetişmesi ve güzel Müslümanlar olmasında, "eğitim kurumları”nın rolü, zannedilenden çok daha azdır. İnsanı, bina ve müfredat değil, yine insan yetiştirir. Hayatımızın bir döneminde karşımıza çıkan bir öğretmen, bir usta, bir rehber, bütün istikametimizi belirleyecek bir tesir meydana getirebilir. Çocuk yetiştirirken, okul seçiminden çok, çevre ve atmosfer seçimine odaklanmak en doğrusudur. Anne-babanın münasebette bulunduğu aileler, o ailelerin çocukları, paylaşılan değerler, alışveriş alışkanlıkları, gündemde tutulan meseleler, öncelikler, aciliyetler... Hatta yaşamak için tercih edilen semt, binadaki komşular, evimizden ezan sesinin duyulup duyulmaması... Tüm bunlar, çocukların şahsiyetinde, ömür boyu hiç silinmeyecek izler bırakır. İslâm'ın güzellikleriyle donanmış, İslâm'ı tutarlı ve dengeli bir şekilde yaşamaya çalışan bir çevrede onu büyütmek, güzel insanlarla hemhal etmek ve yetişme
Sayfa 36 - Aşina
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.