Günün İlk Işıkları - Osamu Dazai
Olvido Yayınları - 152 sayfa
️9/10
•Hikayelerden oluşan bu kitapta yine Dazai’nin kendisini, ailesiyle olan ilişkisini, hayata karşı tutumunu okuyoruz. Özellikle ‘Anılar’ öyküsü yazara dair birçok şeyi anlayabileceğimiz muhteşem bir metin. Yazar bu öyküyü yazdığı dönem ‘intihar mektubu’ olarak nitelendiriyor. Babasına karşı olan hislerine ilk defa bu kadar açık bir şekilde tanık oluyoruz.
•Kitapta tam olarak söylemeyeceğim (spoiler olur diye) bir kısım var. Dazai’nin bildiğimiz intiharları arasında başka denemelerinin de olduğuna dair. Okuduğumda buruk bir şekilde gülümsemiştim, artık üzülmüyordum Dazai için çünkü gerçekten ölmek isteyen bir insan okuduğuma emin olmuştum bu kitapta.
•Kitapta çok güzel bir paragraf var. Dazai’nin kendini ve yazma amacını açıkladığı:
‘Yaptığım işin maksadı, 1909’un yaz başında Honşu’nun kuzey ucunda doğan, ürkek ama yine de diğer insanlara örnek olması gerektiğini hisseden ve bunun uğruna tökezleyen o erkek çocuğunun, yaşadığı müddetçe -biraz da olsa övünç duyabilmek için- verdiği aptalca savaşları tek tek yazıp arkasında bırakma çabasıdır.’
•Yazarın en sevdiğim ikinci kitabı oldu bu. (Birincisi Batan Güneş) Belki de onu artık anladığım için her satırı okurken farklı bir zevk almaya başladım ve bu yüzden çok sevdim kitabı. Ne olursa olsun Dazai favori Japon yazarlarım arasında.
Aylar önce bana ulaşan fakat ancak yeni okuyabildiğim, yazarının heyecanını paylaşmak için daha önce davranamadığım için bir parça hüzünlü olduğum
Modern Soslu Postmodern Makarna nihayet bitti. Yazdığım 11 sayfa notu derlemek için kolları sıvadım.
Turhan Bey’in elinde, birçok kitabı okumuş olmasının sağladığı
KPSSde şöyle güzel bir paragraf okumuştum bir vakitler;
"Sevgiyi muhteşem bir iyilikle, yücelikle birlikte düşünmek gibi evrensel bir hatamız var. Oysa bencil bencilce sever, zalim zalimce. Mori Morisson'un da dediği gibi sevgi asla sevenden daha iyi değildir."
Dostoyevski "Suç ve Ceza"romanına şöyle başlar:
"Temmuz sıcaklarında çok sıcak bir gün,akşama doğru,genç bir adam S...Sokağı'ndakı bir pasiyonda kiraladığı küçük odasından çıktı ve ağır,kararsız addımlarla K...Köprüsü'ne yöneldi..."
Ve muhteşem romanını şu paragraf ile bitirir:
"Ama burda yeni bir öykü başlıyor;
Bir insanın yavaş yavaş yenilenmesinin,yeni bir hayat bulmasının,bir dünyadan başka bir dünyaya geçmesinin öyküsü...
Ve bu öykü yeni bir kitabın konusu olabilir.Bizim şimdiki öykümüzse burada bitiyor."
Ne desem ki, nasıl anlatsam ki bu kitabı? Dünya edebiyatının zirve kitabını. Dünya edebiyatının en zor romanı olarak nitelendirilen roman. Belki üstüne bir daha bir eser yazılamayacak, bir daha bunun gibi bir eser gelmeyecek dünyaya. Türk edebiyatına bile ilham olmuş bir eser. Yani
Benim de kötü dönemlerim vardır.Kimin yoktur ki? Ama beni ele geçirmiş değil.Onlar hastalığımın değil, benim varlığımın bir parçası.İsterseniz şöyle diyelim; onlarla beraber yaşama cesaretini gösterebiliyorum.
Uzun bir aradan sonra, sonunda bazı değer verdiğim şeylerle tekrar ilgilenmeye başlayabileceğim. Bu durum karşısında ise ilk defa bu kadar tedirginim. Çünkü hayatımın büyük bir kısmında bu uğraşımı sadece kendi çok yakın arkadaşlarımla paylaşmıştım. Şimdi ise yine bu yakın çemberimdeki arkadaşlarımın ısrarı ile bu yola giriyorum.
Bugün üzerine
Kısa bir görev umuduyla gittiği çölden bir türlü dönemeyen, oradaki hayatın sıradanlığı içinde kaybolmayı kanıksayan Drogo’nun öyküsü. Başlangıçta, kısa sürede döneceğini düşünmesine rağmen gerekli adımı atmaya bir türlü yeltenemediği için süre uzuyor. Hep bir şeyleri bekliyor ve dört aylık olacağını düşündüğü görev süresi bir ömre uzuyor.
Ara
#dnfed #okumaktanvazgeçtim
Ceviz'in kendini dalgalara atmak isteyen müritleri, size karanlık bir kitapla geldim. #dalga #carnaio hem
Meltem Bige 'nin #canlandıranokumalar grubu hem de #cevizinseçkisi Deniz etkinliği için seçtiğim bir kitaptı. Kapağı tek kelimeyle muhteşem. Kontrastı ve seçilen renkleriyle tekinsiz bir açık deniz
Ali Çankırılı - Çocuk Resimlerinin Dili
Herkese selam! Yine muhteşem bir öneriyle geldim. Fazlasıyla faydalı ve yardımcı bir kitap olduğunu düşünüyorum. Anne babaysanız veya öğretmen ya da işi çocukla ilgili olan biriyseniz kesinlikle bu kitabı edinmelisiniz. İçinde gelişim alanlarını, Erik Erikson'u, Piaget'i, Jung'ı, davranış
Dünya edebiyatının başyapıtlarından biri Deniz Feneri ama bunu ben değil 125 yazarın oturup 20. yüzyılın en iyi 10 kitabını belirledikleri listede olan bir kitap. Ve bence sonuna kadar hak ediyor. Ne desem az kalır o zaman incelemeye geçelim.
Mrs. Ramsay ve Mr. Ramsay'in 8 çocuğu vardır. Mrs. Ramsay feminist bir kadın karakterdir. Ve evin bütün sorumluluklarını neredeyse o görür. Burada aile Fener'e gitmek isterler. Mr. Ramsay yağmur yağabilir der gidemezler rüzgar olabilir der gidemezler falan.
Şimdi gelelim kitabın anlatım tarzına. Kitap benim en sevdiğim anlatım tekniği olan Bilinç Akışı ile yazılmış ve buraları okumak benim için çok güzeldi. Faulkner gibi değil Woolf yani bir bölüm şu karakterin bilinci demiyor. Woolf bir paragraf mesela Mrs. Ramsay'in zihni olurken bir paragraf Mr. Ramsay'e geçebiliyor ve bu yüzden sakin bir kafa ile okumak daha sağlıklı olur.
Kitap bir de 3 bölümden oluşur. En zorlarından biri 1 ilk bölüm çünkü daha kim kim belli olmadığı için. Ama benim için en iyi bölüm 2. bölüm olan Zaman Geçer bölümü. Çünkü burada muhteşem bir anlatım var ve en kısa bölüm burası 30 sayfa falan. Ve bu bölüm Ahmet Altan'ın 'Hayat Hanım' kitabında da geçer.
Ben çok sevdim. Herkese önermem çünkü zor bir kitap. Ama eğer sakin bir kafa ile okursanız muhteşem bir kitap okumuş olursunuz. Keyifli okumalar.
Deniz FeneriVirginia Woolf · İş Bankası Kültür Yayınları · 20215,8bin okunma
"İçinizdeki öküze oha deyin" yazar kitap adına yüzeysel olarak bakan okuru tam olarak ters köşe ediyor. Başlık okurda kişisel gelişim kitabı algısı uyandırıyor lakin kitap tam olarak kişisel gelişim kitaplarının insanlar üzerindeki etkilerini oldukça sert ve net bir üslupla eleştirmektedir. Açıkçası kitabı okumadan önce kişisel gelişim
Ahmet Hamdi Tanpınar, adına en çok kitap, makale yazılan; eserleri en çok tahlil edilen yazarımız desem mübalağa etmiş olur muyum bilmiyorum. Ancak bunca derinlikli ve çeşitli eserleri olan, bir medeniyetin çöküşüne şahit olmuş bir yazarın değerinin geç de olsa bilinmiş olması sevindirici. .
Tanpınar’ı anlamak ve anlatmak için çokça kitap,
Henüz bitirdim ve şuan kitabın tamamı hakkında ne hissettiğimi bilemiyorum. Farkında olduğum tek şey muhteşem bir olay örgüsü ve kurguyla karşılaşmam olabilir. Çok geniş bir karakter yelpazesine sahip olmamasından ötürü bazı kişilerin neler yapmış veya yapacak oluşunu tahmin etmek zor olmasa da, günlük hayatta yaşanılan bazı küçük olaylar kendisini finalde bir sebebe dayandırıyor ve tam burada şaşkınlığa uğruyorum. Kitap kendisini tamamen son birkaç bölümde kanıtlıyor, soluksuz okutturuyor ve merakınızı ayakta tutuyor. Geneli için maalesef ki aynısını söyleyemem. Müphemin amaçları hakkında uzun uzun cümleler ve belirli bi ruh halinin birkaç paragraf ağdalı anlatımının ardından akışta dilin sadeliğe aniden dönmesi beni biraz akıcılıktan uzaklaştırdı. Editoryal açıdan da birkaç şey gözüme takılmadı değil. (Spoiler) Ana karakterin ilk geçmişi değiştirme girişiminden sonra yatağın altına bakmaması, en yakın arkadaşına tüm bu deneyimleri yüzeysel olarak bile aktarmıyor oluşu bana mantık olarak uzakta gözükse de bunları leyla'nın depresif moduna verdiğimde bile ondan hoşlanamıyorum. Tüm bu arkadaşa ihanet olaylarından önce de uyuşamamıştık zaten. Buna rağmen annesi ile olan o derin konuşma sahnesi ve on dün önceki kız bestesinin yapılma anı içime gerçekten işledi ve leyla'yı bana hissettirdi. Sezini bu konularda gerçekten kutluyorum. Ama kitaba başlamadan önce okuduğum tüm övgüleri kafamda aşırı büyüttüğümü yeni fark ediyorum. Bunu kötüye yormayın, genel olarak zevk aldığımı ve kitap şevkimi ayakta tutmama yardımcı olduğu gerçeği bu incelemede net ve açıktır diye umuyorum.
-Reyyan.